Abaküs Yazılım
6. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/5528
Karar No: 2022/245
Karar Tarihi: 19.01.2022

Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/5528 Esas 2022/245 Karar Sayılı İlamı

6. Ceza Dairesi         2021/5528 E.  ,  2022/245 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi
    SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK : ...
    SUÇLAR : Nitelikli hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığını ihlâl
    HÜKÜMLER : Beraat

    Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
    I- Suça sürüklenen çocuk hakkında iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan beraat hükmünün incelenmesinde;
    5271 sayılı CMK'nın 223/9. maddesinin hükmünün uygulanması ve özellikle “Derhâl” kavramının nasıl yorumlanması gerektiği hususunda doktrin ve uygulamada iki ayrı görüşün ortaya çıktığı söylenebilir.
    Birinci görüşe göre; CMK'nın 223/9. maddesinde yer alan “Derhâl” kavramını, “… delil takdirine girmeden beraat kararı verilebilecek”, “İşin esasına girmeden fiilin ilk bakışta suç teşkil etmediğinin anlaşılması” ya da “kanun değişikliği ile fiilin sonradan suç olmaktan çıkartılması hâlleri”yle sınırlı kabul etmek ve maddeyi de bu kabul ışığında uygulamak gerektiğinden; örneğin sanığın ölümü nedeniyle için dosyanın esasına girmeden, kararı bozmak ve davayı düşürmek gerekir.
    Doktrin tarafından büyük ölçüde benimsenen diğer görüşe göre ise; yargılamanın geldiği aşama itibariyle ilâve bir araştırma yapılmasına ya da delil toplanmasına gerek kalmadan, verilmiş olan beraat kararı usul ve yasaya uygun bir karar olarak değerlendiriliyorsa, iş bu karar dairesince onanmalıdır. Eğer dairece yapılan değerlendirmeye göre; beraat kararı hukuka ve yasaya uygun olarak kabul edilemiyorsa, diğer bir anlatımla örneğin, sanığın mahkûmiyetine karar vermek gerekiyorsa ya da eksik soruşturma söz konusuysa, o takdirde davanın zamanaşımından düşürülmesi gerekir.
    Aşağıda açıklayacağımız gerekçeler ışığında birinci görüşün; kanunun lafzına da, ruhuna da uygun olmadığını düşünmekteyiz.
    Bilindiği üzere, 5271 sayılı CMK’nın yazılı bir gerekçesi yoktur. “Derhâl” kelimesi “Çabucak” (bkz. tdk.gov.tr internet sayfası) anlamına gelmekte olup, madde metninde; “davanın esasına girmeden”, “delil takdiri gerektirmeyen durumlar” ya da “fiilin ilk bakışta suç teşkil etmediğinin anlaşılması” ve benzeri sınırlayıcı kavramlar mevcut değildir. Bu nedenle, belirtilen hususları CMK’nın 223/9. maddesinin uygulama koşulları olarak kabul etmek mümkün değildir.
    Değil mahkeme ve hâkim, gerektiğinde Cumhuriyet Savcısı ve kolluk amiri (Örneğin; CMK'nın 119. maddesi hükmü uyarınca aramada ...), kolluk ve hatta üçüncü kişiler (CMK'nın 90. maddesi hükmü uyarınca, suçüstü halinde “herkes” tarafından geçici olarak yakalama yapılabilir. ) bile, “Delil takdiri” yapabilirken, işi bu olan hâkimin, delil takdirine giremeyeceği görüşü kabul edilemez. Mahkeme ve hâkimin, CMK'nın 223/9. maddesi bağlamında da delilleri serbestçe takdir edip, değerlendirmesi son derece doğaldır.
    Esasen fiilin ilk bakışta suç teşkil etmediği durumlarda iddianame düzenlenemez. Düzenlenirse; bu iddianame, iadeye mahkûmdur. Her nasılsa böyle bir iddianame kabul edilmiş ise, o taktirde öncelikle beraat kararı verilmesini gerektiren bir durum söz konusudur.
    Kanun değişikliği ile fiilin suç olmaktan çıkartılması durumunda da, hiç kuşkusuz derhâl beraat kararı verilmesi gerekir.
    Kanaatimizce, “derhâl” kavramı dar (yukarıda belirtilen durumlarla sınırlı) yorumlanmak yerine; İ.H.A.S. 6, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 36 ve 38. maddelerinde vurgulanan “Masumiyet Karinesi” ve “Adil Yargılanma Hakkı” ile ceza muhakemesine egemen ilkelerden olan “Lekelenmeme Hakkı” dikkate alınmak suretiyle, “yargılamanın geldiği aşama itibariyle” diğer bir ifadeyle “ilâve bir delil toplanmasına ya da araştırma yapılmasına gerek kalmadan ...” olarak anlaşılmalı ve yorumlanmalıdır.
    5271 sayılı CMK'nın 223/9. maddesi hükmünün uygulanabilmesi için, beraat kararının hangi nedenden dolayı verileceği önemli değildir. Yâni, beraat hükmü, söz konusu maddenin ikinci fıkrasında yer alan beş nedenden (1- Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması, 2- Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması, 3- Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması, 4- Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması ve 5- Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması) herhangi birisine dayanılarak verilebilir. Önemli olan beraat kararının derhâl verilebilecek olmasıdır.
    Derhâl yâni yargılamanın geldiği aşama itibariyle, başka bir ifadeyle de, ilâve bir araştırma yapılmasına ya da delil toplanmasına gerek kalmadan beraat kararı verilebiliyorsa; artık koşulları olsa bile, “durma” “düşme” veya “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı verilemez.
    Zamanaşımına ilişkin görüşümüz sanığın ölmesi durumunda da geçerlidir.
    Somut olayda, suça sürüklenen çocuk aleyhine, 01.09.2015 tarihinde işlediği iddia olunan iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan açılan davada 05.04.2016 tarihinde, suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmiş olup, işbu karar o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmiştir.
    5271 sayılı CMK'nın 223. maddesinin âmir hükmü uyarınca; dava zaman aşımı süresi dolmasaydı, davanın esasına girip, işbu kararı bozmamız gerekirdi diyorsak artık; sırf yargılama dava zaman aşımı süresi içinde sonuçlandırılamadı, diye davayı düşüremeyiz, yâni sanığı lekelenmiş durumda bırakamayız.
    Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde;
    Suça sürüklenen çocuğun, açık bir rızaya gerek duyulmadan herkesin girebileceği otogar içerisinde faaliyet gösteren müştekiye ait iş yerinde, iş yerinin açık olduğu sırada hırsızlık suçunu işlediğinin anlaşılması karşısında, iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağından CMK’nın 223/2-c maddesi uyarınca beraatine dair olarak verilen karar usul ve yasaya uygun olarak değerlendirilmiştir.
    Öte yandan 15-18 yaş grubunda bulunan suça sürülenen çocuk ...’a yüklenen fiilin 5237 sayılı TCK’nın 116/2-4 ve 31/3. maddeleri kapsamında iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturduğu, aynı Kanun’un 66/1-e, 66/2 ve 67/4. maddeleri uyarınca 5 yıl 4 aylık asli dava zamaşımı süresine tâbi olduğu, suça sürüklenen çocuğun savunmasının alındığı 10/03/2016 tarihinden inceleme tarihine kadar bu sürenin dolduğu anlaşılmış ise de; kararı bozup, dava zamanaşımından düşme kararı vermek yerine, CMK'nın 223/9. maddesinin âmir hükmü uyarınca, suça sürüklenen çocuk yönünden de usul ve yasaya uygun olan beraat kararının onanması gerekmiştir.
    Açıklanan nedenlerle;
    Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, kararın dayandığı gerekçeye ve takdire göre, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usûl ile kanuna uygun ve takdire dayalı bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
    II- Suça sürüklenen çocuk hakkında nitelikli hırsızlık suçundan kurulan beraat hükmünün incelenmesinde;
    Suça sürüklenen çocuğun suç tarihinde geceden sayılan zaman dilimi içerisinde müştekinin otogar içerisinde faaliyet gösteren iş yeri açık olduğu sırada, müştekinin o an iş yerinde bulunmamasını fırsat bilerek iş yerinin içerisinden iki adet cep telefonu çaldığı, olay yerini gösterir güvenlik kamera kayıtlarını izleyen müştekinin 23.09.2015 günü eşgal bilgilerinden tanıdığı suça sürüklenen çocuğu otogarda görerek kolluk görevlilerine ihbarda bulunması üzerine kolluk görevlilerince suça sürüklenen çocuğun yakalandığı iddiasıyla açılan iş bu temyiz incelemesine konu davada; dosya içerisinde yer alan 01.02.2016 tarihli bilirkişi raporuna göre; şüpheli şahsın iş yerinin önüne gelerek çevreyi kontrol ettiği, iş yeri önünde bekleme yaptığı, aynı dakika içerisinde iş yeri içerisine girdiği, 45-50 saniye sonra da şüpheli şahsın iş yerinden çıkış yaptığı, cebine ne olduğu anlaşılamayan bir şeyler koyarak kamera görüş açısından çıktığı, suça sürüklenen çocuğun olayı gerçekleştiren şüpheli şahsa fiziki özellikler bakımından benzerlikler gösterdiği ve hakkında kamu davası açılan suça sürüklenen çocuk olduğu kanaatine varıldığının tespit edildiği, suça sürüklenen çocuğun önceki aşamalarda üzerine atılı suçlamaları kabul etmezken, 10.03.2016 tarihli oturumda, dosya içerisinde yer alan bilirkişi raporu ekindeki kendisine gösterilen fotoğraflardaki şahsın kendisi olduğunu, fotoğraftaki iş yerine girip çıktığını ancak iş yerinden telefon çalmadığı yönündeki kaçamaklı savunmaları karşısında suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı nitelikli hırsızlık suçundan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenle 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 19.01.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi