Taraflar arasındaki “tapu iptali, tescil“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Van 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 12.06.2007 gün ve 2006/615 E- 2007/374 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 01.11.2007 gün ve 2007/5124-6028 sayılı ilamı ile; (...Dairemizin 17.04.2006 tarih 2006/1675 esas, 2006/2607 karar sayılı bozma ilamında dava konusu ....parsele ilişkin olarak “… kadastro çalışmaları sırasında tarla niteliğiyle hazine adına tespit görmüşse de, mahallinde yapılan keşifte dinlenen ziraat mühendisi bilirkişi raporunda; taşınmazın çevresinde yer alan arazilerin tamamının mera vasfında bulunduğunu ve mera parsellerinin bir parçası izlenimi verdiğini,taşınmazın oldukça taşlı bulunduğunu, çevresinde bulunan mera dan açılıp tarlaya çevrili bir yer olduğu izlenimi yarattığını açıklamıştır.Bu açıklamalar karşısında dava konusu taşınmaz üzerinde davacının tarımsal amaçlı zilyetlikte bulunduğu kabul edilemez. Böyle bir yer zilyetlik yoluyla iktisap edilecek nitelikte değildir.Davanın bu parsel yönünden reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır…” denilerek mahkemece verilen hüküm bu parsele yönelik olarak bozulmuş ve mahalline gönderilmiştir. Bozma kararı taraflara tebliğ edilmiş, davacı tarafından karar düzeltme yoluna başvurulmamış mahkemece 08.08.2006 tarihinde yapılan tensiple 31.10.2006 günü hazır bulunmaları bakımından taraflara duruşma günü tebliğ edilmiştir.
Davacı HUMK.nun 440.maddesi gereğince, Yargıtay kararına karşı süresinde karar düzeltme talebinde bulunmadığına göre, bozma kararı davacının aleyhine davalı Hazine lehine usulü müktesep hak oluşturmuştur.Mahkemece yapılacak iş; HUMK.nun 429/2.maddesine göre, Yargıtay bozma kararına uymak veya uymamaktan ibarettir.HUMK.nun 429/3.maddesi hükmüne göre, mahkeme eski kararında direnirse dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilecektir.Yerel mahkeme 31.10.2006 tarihinde verdiği ara kararının (1) numaralı bendinde, önce “hükme uyulmasına” bilahare “uyulmasına yer olmadığına” sonradan “sonuç olarak karara uyulmasına” ve yine aynı cümle içerisinde “bozma kararına uyulmasının uygun olmadığına” şeklindeki sözlerle çelişkiler yaratmış, maksadının bozma ilamına uymak mı, yoksa Yargıtay bozma ilamına karşı direnmek mi olduğunu net bir biçimde açıklığa kavuşturmamıştır.
Yerel mahkeme davalı Hazine lehine, davacı aleyhine usulü müktesep hak doğmuş bulunmasına rağmen, mahallinde yeniden keşif yapıp ziraat mühendisi bilirkişiler dinlemiş ve davacının ibraz ettiği tapu kaydını mahallinde uygulamıştır. Yapılan bu işlemler kanuna ve usule aykırıdır. Bu haliyle bozma gereklerine uyulmayarak yeni bir hüküm oluşturulmuştur. Verilen bu yeni hüküm de, yukarıdan beri açıklandığı gibi taraflar lehine ve aleyhine oluşan usulü müktesep hak kurallarına uygun düşmemektedir. Mer"a niteliği Dairemizin 17.04.2006 tarih 2006/1675 esas, 2006/2607 karar sayılı ilamında ziraat mühendisi bilirkişinin raporuna atıf yapılarak belirlenen dava konusu taşınmaz yönünden; gerek müktesep hak kuralları ve gerekse bozma ilamında açıklanan sebepler göz ardı edilip davanın reddine karar vermek gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava tapu iptali,tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, .....Köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, murisinden irsen intikal eden iki parça taşınmazın, ..ve ...parsel numaralarıyla davalı Hazine adına tespit ve tesçil edildiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptalini, adına tesçilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine vekili davanın reddini cevaben bildirmiş; Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak kurulan hüküm Özel Dairece ..parsel sayılı taşınmaz yönünden onanmış; ...parsel sayılı taşınmaz bakımından ise mera niteliği taşıdığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, bozmadan sonra yeniden keşif yapılarak; araştırma, soruşturma yoluna gidilmiş; 135 parsel yönünden davanın kabulüne karar verilmiş; davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine hüküm yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
İlk bozma kararından sonra davacı, bozma ilamını kabul etmediğini beyan etmiştir. Mahkemece 31.10.2006 günlü ara kararında ... parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak aynen “Yargıtay ilamının 2 nolu bendinde kararın bozulmasına yönelik çelişki sebebiyle verilen hükme uyulmasına, gerekçe ve verilmesi gereken karar yönünden bozma kararına uyulmasının uygun olmadığına” denilmek suretiyle, çelişik ifadelerde bulunulmuş, bozma ilamına uyulup uyulmadığı açık ve net bir şekilde ortaya konulmamış ise de,Hukuk Genel Kurulu anılan sözlerle mahkemenin Yargıtay bozma ilamına karşı, gerekçe yönünden direnme kararı verdiği sonucuna varmıştır.
Bu durumda Mahkemece gerekçe yönünden direnme kararı verilmekle, davalı Hazine yararına usuli kazanılmış hak doğduğundan söz etme olanağı bulunmamaktadır. O nedenle Yerel Mahkemenin usuli kazanılmış hak doğmayacağına ilişkin direnme kararı usule ve yasaya uygun olup, yerindedir.
Ne varki, Özel Dairece, davalı vekilinin işin esasına yönelik temyizi bozma nedenine göre incelenmemiş olup, dosyanın davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan dosyanın işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için 8.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 07.05.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.