17. Hukuk Dairesi 2015/7082 E. , 2018/4143 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 10.04.2018 Salı günü davacı vekili Av. ... geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalılardan ... ile müvekkilinin uzun yıllardır süregelen ticari alışverişlerinin bulunduğu, en son davalı ..."e sattığı mal karşılığı bono aldığı, vadesi gelmesine rağmen ödenmemesi üzerine ... takibi yaptıkları, davalı adına kayıtlı taşınmazlara haciz konmak istendiğinde, 20.04.2012 tarihinde, rayiç değerlerinin altında ve ihtiyati haciz kararından hemen önce diğer davalılara devredildiğini öğrendikleri, devirlerin muvazaalı olduğu bildirilerek, tasarrufların iptali talep edilmiştir.
Davalı ... ve davalı şirket vekili, devirlerin muvazaalı olmadığını, ..."ın davalı şirkete olan borçlarını kapatmak için yapıldığını beyan etmişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davalı ..."in acz içinde bulunup bulunmadığının tespit edilmediği, aciz vesikasının bulunmadığı ve aciz vesikasının dava şartı olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İptal davasının koşullarından biri olarak alacaklının elinde kesin (İİK.143) veya geçici (İİK.105/2) aciz belgesinin bulunması gereklidir. Kesin veya geçici aciz vesikasının
bulunması, iptal davası için ön koşul ise de bunun davanın açılmasından önce alınması zorunlu değildir. Davanın açılmasından sonra alınabileceği gibi, temyiz aşamasında ve hatta bozmadan sonra karar düzeltme aşamasında bile alınıp ibraz edilmesi yeterlidir. Ayrıca borçlunun haczi kabil malının bulunmaması halinde durumu tespit eden haciz zaptı, geçici aciz belgesi niteliğinde kabul edilebilir.
Mahkemece kesin veya geçici aciz vesikasının sunulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına ve Yargıtay ..."nun 02.03.2005 gün, 2005/15-100-119 sayılı kararına göre, borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu takdirde aciz hali gerçekleşmiş sayılır. Somut olayda, borçlu ...’ın üzerine kayıtlı taşınmazları olup olmadığı sorulmuş sonuç alınamamış, üzerine kayıtlı ... plakalı araca 17/05/2012 tarihinde haciz konulmuşsa da araç üzerinde fazla miktarda farklı ... takiplerinden haciz bulunduğu görülmüştür. 12/10/2012 tarihinde Borçlu ..."in davaya cevabında da bildirdiği ve tebliğ yapılan adresine haciz için gidildiğinde; borçlunun burayı İncirzade Şti,ne devrettiği, çalışanlardan biri olan ... Kar’ın beyanında; ben burada sigortalı işçi olarak çalışıyorum,borçlu burayı İncirzade Şti.ne devretti dediği ve İşyerinde borçlu ve borçluya ait haczi kabil mala rastlanmadığı görülmüştür. ... dosyasından davacı tarafından aciz vesikası talep edildiğinde; mernis adresi ile 12/10/2012 tarihli haciz adresi farklı olduğundan ve haciz konulan bir aracı bulunduğundan aciz vesikası koşulları oluşmadığı belirtilmiş,23/02/2015 tarihinde mernis adresi olarak görünen adreste yapılan hacizde de borçluya ulaşılamamış, köy muhtarından sorulduğunda, borçlunun köydeki evinde ... isimli bir kişinin oturduğu belirtilmiş, belirtilen eve gelindiğinde muhtar beyanında; burada ...’un oturduğunu, adresteki tüm eşyaların da ... a ait olduğunu, Borçlu ...’in köyde hiç oturmadığını belirtmiş ve gelinen adreste borçlu bulunmadığından ve borçluya ait eşya da bulunmadığından işleme son verildiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca davalı borçlunun aciz halinin gerçekleştiği kabul edilmelidir. Bu durumda, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları üç grup altında ve İİK"nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlendiği ancak bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarrufların sınırlı olarak sayılmış olmadığı, kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281) Bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkemenin bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre de iptal kararı verebileceği (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı) nazara alınarak davanın diğer koşullarının araştırılması yerine yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetli değildir.
2-Kabule göre de;borçlu hakkında alınmış bir aciz vesikası olmadığı ve İİK"nun 105.maddesi kapsamında yapılmış bir haciz bulunmadığından bu dava koşulunun da gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verildiğine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2.maddesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şeklinde nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi de hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.630,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16.4.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.