21. Hukuk Dairesi 2015/1903 E. , 2015/7395 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava; davacının 01.01.1989 – 13.01.2009 tarihleri arasında davalı ... Müdürlüğünde hizmet akdi ile çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının davalı kurumda, hizmet akdi ile ve işçi sıfatıyla 01.01.1989 - 13.01.2009 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 08.06.1961 doğumlu olan davacının 11.02.2002 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına alındığı, davacı adına 64355 sicil numaralı Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi işyerinden 15.07.1994 tarihinde işe giriş bildirgesi verildiği ve buna bağlı olarak bu işyerinden 15.07.1994 – 2003/2 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamında çalışmanın bildirildiği, yine ... sicil numaralı ... ait işyerinden 01.07.2003 tarihinde işe giriş bildirgesi verildiği ve buna bağlı olarak 2003/2 Dönem - 15.08.2003 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamında çalışmanın bildirildiği, ayrıca davacının 14.01.2005 – 13.01.2009 tarihleri arasında Ankara Üniversitesinde 5434 sayılı Kanun kapsamında okutman olarak, 14.01.2009 – 25.09.2014 tarihleri arasında da TRT Dış Yayınlar Dairesi Başkanlığında 5434 sayılı Kanun kapsamında çalıştığı, davalı ... tarafından 09.11.1990 tarihinden itibaren davacının hesabına bazen telif ücreti, bazen akit ücreti, bazen de maaş adı altında belli bir miktar paranın yatırıldığı, davacı ile davalı ... arasında önce istisna akdi, sonra da götürü bedel hizmet sözleşmeleri adı altında sözleşmelerin imzalandığı sigorta belgelerinden görülmektedir.
Uyuşmazlık; 11.02.2002 tarihine kadar yabancı uyruklu olan ve yazılı istekte bulunmayan davacının çalışmalarının tespitinin mümkün olup olmadığı, davada hak düşürücü sürenin gerçekleşip gerçekleşmediği ve davacının 5434 sayılı Kanun kapsamında çalışmaları ile çakışan dönemdeki çalışmalarının tespitinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Çalıştırılanlar, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 3. maddesinde belirtilen istisnalardan olmamak kaydıyla, 2. maddede öngörülen koşulların varlığı halinde kendiliğinden sigortalı sayılırlar.
Sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümlerinin sigortalının işe alındığı tarihten başlayacağına ilişkin norm, sigortalının kayıt altına alınabilmesi ile sonuç doğurur.
Bildirimsiz geçen çalışmaların tespitine ilişkin dava koşulları 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79/10. maddesinde tanımlanmıştır. Bunlar; 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılma, yönetmelikte tespit edilen belgelerinin Kuruma verilmemiş ya da çalışmaların Kurumca saptanamamış olması ile anılan davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmış olması şeklinde sıralanabilir.
Sigortalı, bildirimsiz kalan çalışmalarının tespitini hak düşürücü sürenin işlemeye başladığı, hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren beş yıl (20.6.1987 tarihinde on yıla çıkarılmıştı. Ancak 1.6.1994 tarihinde tekrar beş yıla indirildi.) içerisinde isteyebilir. Hak düşürücü süre, bildirimsiz kalan çalışmalar yönünden öngörülmüştür.
İşverenin, sigortalılara ilişkin hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanunun 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde, işverence Kuruma verilecek belgeler; işe giriş bildirgesi, aylık sigorta primleri bildirgesi, dönem bordrosu vd. şeklinde sıralanmıştır. Bu belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir.
Kesintili çalışmanın varlığı halinde ise, kesintinin öncesi ve sonrasında oluşacak her çalışma devresi için dava koşullarının varlığı yukarıda belirtilen olgular dikkate alınarak belirlenecektir.
Ayrıca 506 sayılı Yasa"nın 3. maddesinin II-A fıkrasının 4958 sayılı Yasa’nın 57. maddesi ile yürürlükten kaldırılmadan önceki halinde; malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları bir işveren emrinde çalışan ve Türk uyruklu olmayan kimselerden Kurumdan yazılı istekte bulunanlar hakkında ve istek tarihinden sonraki aybaşından başlanarak uygulanacağı belirtilmiştir. 4958 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 06.08.2003 tarihinden itibaren bir işveren emrinde çalışan yabancı uyruklu işçiler isteklerine bakılmaksızın tüm sigorta kolları kapsamına alınmıştır.
Öte yandan; 506 sayılı Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasının F alt bendi uyarınca, “Kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanlar,” 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı kabul edilmezler.
Somut olaya bakıldığında; davacının 14.01.2005 tarihinden itibaren Emekli Sandığı kapsamında çalışmalarının olması karşısında bu tarihten itibaren 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı kabul edilmesinin mümkün olmadığı, buna göre bu tarih itibari ile davacının çalışmalarında kesintinin meydana geldiği, 02.11.2011 dava tarihine göre 14.01.2005 tarihinden önceki çalışmalar yönünden hak düşümü süresinin geçtiği, ayrıca yabancı uyrukluların 06.08.2003 tarihine kadar ancak yazılı istekte bulunmaları halinde 506 sayılı Kanun kapsamında çalışması mümkün olduğu halde 11.02.2002 tarihinde vatandaşlığa geçen davacının bu şekilde bir başvurusunun olmadığı, davacının 14.01.2005 tarihinden sonraki çalışmalarının da Emekli Sandığı kapsamındaki çalışmaları ile çakışması nedeniyle tespitinin mümkün olmadığı anlaşılmasına rağmen davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Yapılacak iş; yapılan açıklamalar karşısında davanın reddine karar verilmesinden ibarettir.