10. Hukuk Dairesi 2015/18387 E. , 2018/1495 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yersiz olduğu iddiası ile ödenen aylıkların tahsili amacıyla Kurumca başlatılan icra takibine itirazın iptali ile icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece ilamında belirtilen şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalının, iş kazası sonucu vefat eden oğlu ...’dan dolayı 06.08.2003 tarihinden itibaren gelir almaya başladığı, aynı zamanda yaşılık almakta iken vefat eden eşi ...’dan dolayı talep üzerine 28.04.2007 ödeme döneminden itibaren kendisine aylık bağlandığı, davacı kurum bu durumun tespiti üzerine yersiz ödenen aylıkların tahsili için icra takibinde bulunduğu, icra takibine yapılan ititrazın iptali talepli işbu davanın açıldığı, mahkemece 96/a maddesinin uygulanması gerektiği kanaatiyle ... İcra Müdürlüğünün 2012/10339 Esas sayılı takip dosyasında davacının yapmış olduğu itirazın 11.449,76 TL asıl alacak ve 2.932,94 TL faiz yönünden iptali ile, takibin tespit edilen bu asıl alacak ve faiz toplamı üzerinden devamına karar verdiği anlaşılmıştır. Ancak mahkemece verilen karar yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
Davanın yasal dayanaklarından, 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır…” hükmünü içermektedir.
Konuya ilişkin 5510 sayılı Yasa öncesi mevzuata bakıldığında, 506 sayılı Yasanın 121. maddesinde yersiz ödeme halinde iade yükümünün kapsamını belirleyen bir düzenleme bulunmadığı gibi, anılan Yasa içeriğinde konuyu düzenleyen başka bir özel düzenlemenin de yer almadığı görülmektedir. 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi ile 506 Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin iyi niyetle veya kötü niyetle gerçekleşmesine bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir. Kapsam belirlendikten sonra, ilgilinin Kurumdan alacağı yoksa geri alma işleminin genel hükümlere göre yapılacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Yasanın geçici maddelerinde ise, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kural yer almamaktadır.
Kurumun istirdadını isteyeceği yersiz ödemenin kapsamını belirlemedeki irade serbestisi de, 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmünün, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacakları konusunda süren uyuşmazlıklara uygulanması gereğini doğurmaktadır.
Somut olayda, 5510 sayılı Yasa’nın 96’ncı maddesinin süregelen uyuşmazlıklara uygulanması gereği dikkate alındığında davalının, borçluluk sıfatı mevcut olup, davalının müracaatında mevzuata aykırılık bulmayan kurumun, vefat eden oğlundan dolayı gelir almakta olmasına rağmen, davalıya aynı zamanda vefat eden eşinden dolayı aylık bağlamasına ilişkin işlemin kurum hatasından kaynaklandığı kabul edilerek yersiz ödenen aylıkların 96/1-b hükmüne göre davalıdan tahsil edilebileceği yönünde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum avukatı ve davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 27.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.