20. Hukuk Dairesi 2017/8018 E. , 2020/393 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 09/06/2000 havale tarihli dilekçesiyle, ... mahallesi, İçme mevkiinde bulunan ve Aralık 1942 tarih ve 42 sıra numarasında kök muris ... adına kayıtlı taşınmazın orman olmadığı halde 1990 yılında yapılan orman kadastrosu ile orman sınırları içine alındığını ileri sürerek, dava konusu taşınmaz ile ilgili yapılan orman kadastrosunun iptali ve tapu kaydı kapsamındaki taşınmazın kök muris mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı ... ... vekilinin temyizi üzerine karar Dairece onanmıştır. Bu kez davacı ... ... vekili daire kararının düzeltilmesini istemiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2017/5064 – 2019/6074 E.-K. sayılı ilamı ile davacı ... ... vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede 1966 yılında yapılıp kesinleşen seri usulde orman kadastro ile 1990 yılında yapılıp kesinleşen önceki tahdidin aplikasyonu ve tahdid görmemiş yerlerde orman kadastrosu ve 2/B madde çalışması bulunduğu halde, mahkemece çekişmeli taşınmazın yörede yapılan hangi tahditle ilk kez tahdit içine alındığı belirlenmemiş, dayanak tapu kaydı uygulanmamış, 3573 sayılı Kanun kapsamında çalışma yapıldığı halde tutanaklar getirtilmemiş, yine taşınmazın 1978 yılında yapılan arazi kadastrosunda tescil harici bırakılma nedeni araştırılmamış ve orijinal arazi kadastro paftası getirtilmemiş, ayrıca en eski tarihli hava fotoğrafı ve memleket haritası da incelenmeden karar verilmiştir. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
O halde, Aralık 1942 tarih, 42 sıra numaralı tapu kaydı varsa krokisi, taşınmazın tescil harici bırakılma nedeni araştırılıp, çekişmeli taşınmazı kapsayan 1978 yılı orijinal kadastro paftası ve 3573 sayılı Kanun çalışmalarına ilişkin tutanaklar, orman tahditlerinin işlendiği hava fotoğrafları ile çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere ait en eski tarihli hava fotoğrafı ile bu hava fotoğrafından üretilmiş memleket haritası getirtilip, önceki bilirkişiler dışında Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşacak bilirkişi kurulu ile yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız yerel bilirkişiler aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında;
tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü
karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır. Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, 1966 ve 1990 yılı orman kadastroları, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6 - 7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan 1966 ve 1990 yılı orman kadastroları, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın 1966 ve 1990 yılı orman kadastroları aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verilerek taşınmazın hangi tarihte orman kadastrosu sınırları içine alındığı belirlenmeli; şayet çekişmeli taşınmazın 1966 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidi ile tahdit içine alındığı tespit edilmesi halinde, 10 yıllık süre içinde açılmış bir orman tahdidine itiraz davası bulunmadığından davanın reddine karar verilmelidir.
Yukarıda belirtilen şekilde yapılacak araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın ilk olarak 1990 yılında yapılan orman kadastrosu ile tahdit içine alındığı belirlenmesi halinde ise, dava 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde öngörülen 10 yıllık süre içerisinde açılmış olacağından en eski tarihli hava fotoğrafı ile bu hava fotoğrafından üretilmiş memleket haritası çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; davacı tarafın dayandığı Aralık 1942 tarih, 42 sıra numaralı tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 20. maddesi hükmü uyarınca yöntemine uygun şekilde yerine uygulanmalı, kayıtta tarif edilen sınır yerleri, uzman bilirkişiye düzenlettirilecek haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, tapu kaydında tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde taraflara bu konuda tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı ve dayanak tapu kaydının hem hudutları hem de 3402 sayılı Kanunun 20/C ve
32/3 maddeleri gereğince miktarı ile geçerli kapsamını gösterir krokili ve gerekçeli rapor alınıp dayanak tapu kaydının kapsamı belirlenmeli; dayanak tapu kaydının mahalline uyduğu tespit edildiği takdirde, dayanak tapu kaydının eski tarihli resmî belgelerde ki nitelendirilmesine göre 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısında hukukî geçerliliğini yitirip yitirmediği değerlendirilmeli, 3573 sayılı Kanuna göre zeytincilik için tesbit, tefrik ve parselasyon yapılan saha içinde bulunup bulunmadığı, bulunmakta ise imar ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı belirlenmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olup, kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu yazılı şekilde onandığı anlaşıldığından, davacı ... ... vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” gereğine değinilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu mahkemece dava konusu taşınmazın 1966 yılında yapılan orman tahdit çalışmasında, 3573 sayılı Kanun kapsamında imar ve ıslah çalışmalarına tefrik edilen "orman sayılmayan yer" içinde bırakılmış ise de, 1990 yılında yapılan 3302 sayılı Kanun kapsamında 2/B çalışmalarında, dava konusu yerde imar ve ihya işlemlerinin yapılmadığı ve tapusunun da alınmadığı belirlenmekle, kanunun aradığı koşullar gerçekleşmediğinden, dava konusu taşınmaz ile benzeri yerlerin, kesinleşmiş orman tahdit sınırları içerisinde kalan yerlerde bırakıldığı, dava konusu taşınmazın memleket haritalarındaki durumu değerlendirildiğinde, 1959 yılı basımı memleket haritasında taşınmazın "taşlık-çalılık", 1977 ve 1996 yıllarına ait basımlarda "çalılık" niteliğinde görüldüğü; hava fotoğraflarının incelenmesinde, taşınmazın bulunduğu yerlerin tamamının çok yoğun ve yüksek maki olarak nitelendirilen "ağaçlık ve çalılık" olduğu, ortafoto görüntülerinde de "çalılık ve maki" olarak göründüğü, bu açıdan da taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu, tarım dışı bir arazi olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6831 sayılı Kanunun 11 maddesine göre tapuya dayalı olarak 10 yıllık süre içinde açılmış orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce seri usulde yapılıp 1966 yılında kesinleşen orman kadastrosu ile 18.06.1990 tarihinde ilân edilerek kesinleşen evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu, aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve orman sayılan yerlerden olduğu belirlenerek hüküm kurulduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 03/02/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.