14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/9741 Karar No: 2017/2294 Karar Tarihi: 23.03.2017
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/9741 Esas 2017/2294 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/9741 E. , 2017/2294 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.11.2008 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, alacaklının İİK"nın 121. maddesi uyarınca aldığı yetki belgesine dayalı olarak açılan ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir. Davacı, 1123 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 3 nolu bağımsız bölümünde ortaklığın giderilmesini talep etmiştir. Mahkemece, satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Dava ehliyeti davada taraf olma ehliyetidir. HMK’nın 50. maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların, davada taraf ehliyetine de sahip olacağı hüküm altına alınmıştır. Kanun hükmünde belirtildiği üzere taraf ehliyeti, medeni hukuktaki hak ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Maddede gerçek ve tüzel kişi ayırımı yapılmaksızın, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların davada taraf ehliyetine de sahip olacağı belirtilmiştir. Öte yandan dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir (HMK m. 51). Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar davada kanuni temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilir (HMK m. 52). Dava takip yetkisi, talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisidir. Bu yetki, kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, maddi hukuktaki tasarruf yetkisine göre tayin edilir (HMK m. 53). Somut olaya gelince; Mahkeme tarafından davacıya yetki verilerek davalı Borçlu ...’a 23.02.2010 tarih 2009/2923 Esas, 2010/419 sayılı Kararı ile ... Yılmaz kayyım olarak atanmıştır. Dosya kapsamında davalıya kayyım tayin edilmesi için her hangi bir neden bulunmadığı, tebligat kanunu hükümlerine göre usulüne uygun tebligat yapılıp yargılamaya devam edilmesi gerekirken; davalı ...’a kayyım tayin edilip adı geçen davalının yokluğunda yargılamaya devam edilerek, hukuki dinlenilme hakkı ihlal edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir usulüne uygun tebligat yapıldıktan sonra yargılamaya devam edilip işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 23.03.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.