10. Hukuk Dairesi 2015/20811 E. , 2018/1453 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hak sahibi sıfatıyla eşi üzerinden ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu davada; davacı 05.12.1989 tarihinde vefat eden eşinden dolayı ölüm aylığı bağlanması talebinde bulunduğu, eşinin prim ödeme gün sayısının 88 gün olduğu belirtilerek talebinin reddedildiği, 25.02.2011 tarihli başvurusuna da aynı mahiyette cevap verildiği, daha sonra 15.03.2012 tarihinde ölüm aylığının bağlandığı belirtilerek kurum tarafından kendisinin yanlış yönlendirildiğinden bahisle eşinin ölüm tarihinden itibaren ölüm aylığı almaya hak kazandığının tespiti ile ödenmeyen aylıklarından 1.000,00 TL"nin tahsilini talep ettiği, mahkemece davacıya 01.03.2011 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, 1.000,00 TL aylığın tahsiline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden davacının 25.02.2011 tarihinden önce aylık tahsisi ile ilgili yazılı talebinin olmadığı, davacının eşinin 388 gün sigortalılığının bulunduğu, davacının 25.02.2012 tarihli tahsis talebinin eşinin 88 gün sigortalılığının bulunması nedeniyle reddedildiği, davacının 600 gün askerlik borçlanması yapmak üzere 15.02.2012 tarihinde kuruma başvurduğu, 24.02.2012 tarihinde askerlik borçlanmasını ödediği ve 28.02.2012 tarihinde yeniden tahsis talebinde bulunduğu, talebi üzerine 15.03.2012 tarihi itibariyle ölüm aylığı bağlandığı görülmektedir
5510 sayılı Yasanın 32. maddesinde "... Ölüm aylığı;
a) En az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş,
b) 47"nci maddede yazılı sebeplerle kazaya uğramış, malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı almakta iken veya malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olup henüz işlemi tamamlanmamış,
c) Bağlanmış bulunan malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları sebebiyle kesilmiş, durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanır..." hükmü düzenlenmiştir.
Ayrıca aynı Yasanın sigortalıların borçlanabileceği süreler başlıklı 41. maddesinde er veya erbaş olarak silâh altında veya yedek subay okulunda geçen süreleri sigortalıların kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82"nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın %32"si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılacağı, borçlandırılan sürelerin sigortalılıklarına sayılacağı, sigortalılık borçlanması ile aylık bağlanmasına hak kazanılması durumunda, ilgililere borcun ödendiği tarihi takip eden ay başından itibaren aylık bağlanacağı düzenlemesi getirilmiştir.
Davacının 25.02.2011 tahsis talep tarihinde askerlik borçlanmasını henüz yapmadığı ve hizmet süresine katılacak bir sürenin bulunmadığı tespit edilmekle 5510 sayılı Yasanın 32. madde kapsamında davacının eşinin bu tarihte 900 günlük sigortalılık süresi bulunmaması nedeniyle aylık bağlanma koşullarının oluşmadığı görülmektedir. Davacı 15.02.2012 tarihinde askerlik borçlanması yapmak için talepte bulunarak 24.02.2012 tarihinde askerlik borçlanmasını ödemiş olduğundan bu tarihten sonra davacıya aylık bağlanması yerinde olup, aylığın 25.02.2011 tarihine kadar geriye götürülmesi mümkün değildir.Bu nedenle aylığın geri götürülmesi talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, Davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.