Esas No: 2021/5994
Karar No: 2022/498
Karar Tarihi: 20.01.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/5994 Esas 2022/498 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme kararında, sanığın nitelikli hırsızlık, mala zarar verme ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından mahkum olduğu belirtilmiştir. Ancak mahkeme kararında, sanık hakkında yapılan teşdit uygulamasının cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütlere uygun yapılmadığı ve mağdurların zararlarının ne zaman giderildiğinin kesin olarak tespit edilmeden sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 168. maddesinin uygulanmamasının yanlış olduğu belirtilmiştir. Bu nedenlerle kararın bozulması gerektiği kararına varılmıştır.
5237 sayılı TCK'nın 61. maddesi, teşdit uygulaması ile ilgili hükümleri, 3. maddesi ise \"eylemin ağırlığı ile orantılı ceza verilmesi\" ilkesini içermektedir. Ayrıca, 5237 sayılı TCK'nın 168. maddesi, suçtan mağdurun zararının giderilmesi halinde cezanın ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması hakkındadır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Nitelikli hırsızlık, mala zarar verme, konut dokunulmazlığını ihlal
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanık hakkında kurulan hükümlerde teşdit uygulaması yapılırken, 5237 sayılı TCK'nın 61. maddesinde yer alan cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütler esas alınarak, aynı Kanun’un 3. maddesindeki "eylemin ağırlığı ile orantılı ceza verilmesi" ilkesi çerçevesinde değerlendirme yapılıp bir belirleme yapılması gerekirken, hangi somut nedenlere dayandığı denetime olanaklı belirtilmeksizin soyut ve yetersiz gerekçe ile alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle temel cezalar belirlenerek, adalet ve hakkaniyet ölçülerine aykırı biçimde karar verilmesi,
2-Mağdur ...’in 4.12.2015 tarihli dilekçesinde “sanık yakınları olaydan 1 hafta sonra zararın 2 bin TL'sini ödediler tam zararımı ödemediler bu nedenle duruşmada zararımı karşılamadı demiştim.. kısmi iadeyi kabul ediyorum ve kalan zararımı talep etmiyorum” şeklinde beyanda bulunduğu, mağdurlar ... ve ...’in 16.12.2015 tarihli duruşmada ise “duruşmadan önce yani yaklaşık 10 gün kadar önce ismini bilmediğim bir avukat ile telefon görüşmesi yaptım. Kendisi sanık adına konuşuyordu. 2,000,00 TL getireceğini söyledi. Aynı gün buluştuk ve 2,000,00 TL sanık adına ödeme yaptı. Zararımız karşılandı. Daha önce 3,000,00 TL zararım olduğunu beyan etmiştim. 2,000,00 TL yeterlidir. Yapılan bu kısmen ödemeye ve sanığın etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmasına rızam vardır.” şeklinde beyanda bulundukları dikkate alındığında, mağdurların zararlarının ne zaman giderildiği kesin olarak tespit edilerek bu husustaki duraksama giderildikten sonra sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinin uygulanma koşullarının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 5320
sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının korunmasına, 20.01.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.