17. Hukuk Dairesi 2016/10587 E. , 2018/4118 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı ile davacı şirket arasında "Harici Ortaklık Sözleşmesi" yapılıp ortak olarak araç satın alındığını, davalının davacının çalışanı olmadığı ve aralarında hizmet ilişkisinin sözkonusu olmadığını, alınan araçla davalının karıştığı kaza nedeniyle açılan davalar sonucu, davalı ile birlikte müteselsilen sorumlu tutuldukları tazminatlar nedeniyle davacının 26.782,92 TL. ödemek zorunda kaldığını, adam çalıştıran olarak sorumlulukları olmadığı halde tazminat ödediklerini, davacı şirketin adam çalıştıran olarak kabul edilmesi halinde dahi davalı kazada tam kusurlu olduğundan davacının ödediği bedeli rücuen davalıdan isteyebileceğini belirterek 26.782,92 TL. tazminatın son ödeme tarihi olan 13.10.2010"dan işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının BK"nun 55/2. maddesine dayanan rücu talebinde 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçerli olduğunu, davacının bu süre içinde dava açmadığını, davacının rücu hakkını kullanabilmesi için davalının kusurunu ispat etmesi gerektiğini, davalının davacı şirkette hizmet sözleşmesiyle şoför olarak çalıştığını, davacının adam çalıştıranın sorumluluktan kurtulmasına ilişkin kurtuluş kanıtı getirmesi halinde davalıya rücu edebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacının ödemesinin dayanağı olan dava dosyasında verilen kararın kesinleşmediği, kazadaki davalı kusurunun ve davalının sorumlu olacağı tazminat miktarının mahkeme kararı ile tespit edilmediği, muaccel hale gelmeyen alacak yönünden dava açmada davacının hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle, karşı araçta oluşan hasar bedelini ödeyen davacının ödediği bedelin, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 88/2. maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 62/2. maddesi gereği ve aracın sahibi sıfatı da bulunduğunu iddia ettiği davalıdan rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Davacı şirket adına tescilli olup davalının sevk ve idaresinde bulunan aracın karıştığı kaza nedeniyle, hasar gören karşı aracın maliki tarafından, ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2008/72 Esas sayılı dosyasında, araç hasar bedeli için itirazın iptali şeklinde dava açıldığı; bu davada 3.972,00 TL"nin işleyecek faiziyle birlikte eldeki davanın taraflarından müteselsilen tahsiline karar verildiği; ilamın icraya konulması üzerine, davacı şirket tarafından 02.09.2010 tarihinde 7.188,57 TL. ödeme yapıldığı görülmektedir. Yine, karşı aracın kasko sigortacısı tarafından, ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2007/703 Esas sayılı dosyasında, sigortalısına ödenen 8.741,00 TL"lik araç hasar bedelinin eldeki davanın taraflarından rücuen tahsili için dava açıldığı; davanın kabulüne dair verilen kararın, Dairemiz tarafından kusur oranlarının tespiti konusunda çelişki giderir rapor alınması için bozulduğu; bozmadan sonra 2011/163 Esas numarasını alan davada, davalı ..."nin kusursuz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği; tebliğ işlemleri tamamlanıp kararın kesinleştirilmediği; mahkemenin bozmadan önce verdiği kararın icraya konulması üzerine, eldeki davanın davacısı olan şirket tarafından 13.10.2010 tarihinde 19.594,36 TL. ödeme yapıldığı görülmektedir.
Haksız fiil sonucu oluşan zarardan aynı ya da farklı sebeplerle sorumlu olan müteselsil sorumlulardan birinin, ödediği bedel oranında alacaklının haklarına halef olduğu ve diğer müteselsil sorumlulara rücu hakkının bulunduğu izahtan uzaktır. Davacı şirket, davalı ile müteselsilen sorumlu tutulduğu zararı ödedikten sonra, kaza yapan aracı davalı ile
birlikte satın alıp yarı oranında araca malik olduklarından davalının zarardan sorumlu olduğunu, ayrıca davalının kazada kusurlu olması nedeniyle de sorumluluğu bulunduğunu ileri sürerek ödediği bedeli davalıdan rücuen istemektedir.
Zarar göreni ödeme yapmak suretiyle tatmin eden bir müteselsil borçlu, ödeme yapmakla zarar gören alacaklının haklarına halef olduğuna ve diğer müteselsil borçluya rücu başvurusunda bulunma hakkını kazandığına göre; eldeki davanın taraflarının davalı sıfatıyla yer aldığı davalarda verilen mahkeme kararlarının kesinleşmemiş olmasının, müteselsil sorumlular arasındaki rücu yönünden alacağın muaccel hale gelmesine engel olacağı şeklindeki mahkeme kabul ve gerekçesi yerinde değildir. Mahkemenin bu kabulü yerinde görülse dahi, eldeki davanın taraflarının önceki davalarda davalı konumunda ve davanın tarafı oldukları dikkate alınıp, önceki mahkeme kararlarının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi her zaman mümkündür. Bu itibarla mahkeme kabulü ile gerekçesi yerinde değildir.
Açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre; davalı ile birlikte 3. kişinin zararından müteselsilen sorumlu olduğu için ödeme yapan davacı şirketin, ödeme yapmakla diğer müteselsil sorumluya rücu başvurusunda bulunma hakkını kazandığı da dikkate alınarak; eldeki davanın taraflarının davalı sıfatıyla yer aldığı davalarda verilen kararların kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması, gerektiğinde anılan davaların kesinleştirilmesi işlemlerinin tamamlanması için davacı şirkete imkan ve süre tanınmasından sonra, tarafların iddia ve savunmaları üzerinde durulup, taraflar arasında imzalı 23.03.2005 tarihli "Ortaklık Sözleşmesi" başlıklı belge kapsamı da gözetilmek suretiyle, davacının davalıya rücu hakkı olup olmadığının ve rücu edebileceği miktarın saptanmasıyla oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme, hatalı gerekçe ve eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.