Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/4440
Karar No: 2018/4116
Karar Tarihi: 16.04.2018

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2017/4440 Esas 2018/4116 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2017/4440 E.  ,  2018/4116 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacılar vekili, davacılar murisinin kullandığı banka kredisine teminat amacıyla davalı tarafından hayat sigorta poliçesi düzenlendiğini, murisin 05.12.2012 tarihinde öldüğünü, poliçe gereği davalının ölüm nedeniyle bakiye kredi borcunu ödemekle yükümlü olduğunu, ancak davalının doğru beyan yükümlülüğüne uyulmadığı gerekçesiyle ödeme yapmayı reddettiğini, davalının ödememe gerekçesinin haksız olduğunu belirterek 30.000,00 TL. kredi borcu aslının kredi tarihinden işleyecek faiziyle birlikte İş Bankası ... Şubesi"ne; davacılar murisinin ödediği kredi taksitlerinin ise faiziyle birlikte davacılara ödenmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacılar murisi ile davalı arasında düzenlenen hayat sigorta poliçesinde, davacılar murisinin İş Bankası ... Şubesi"ni lehdar tayin ettiğini ve vefat tazminatını talep hakkının bankaya ait olduğunu, poliçede davacılar lehdar tayin edilmediğinden tazminatı talep konusunda aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığını, muris sigortalının poliçe tanziminden önce mevcut olan rahatsızlığını davalıya bildirmediğini, beyan yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle davalının cayma hakkını kullandığını ve bunu dain-i mürtehin bankaya bildirdiğini, talebin teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile davacıların murisi ... tarafından, hayat sigortası kapsamında murisin kullandığı ...z İş Bankası Şubesi"ndeki tüketici kredisi ana para borcu olarak davalı sigorta şirketinin İş Bankası ...Şubesi"ne 29.357,28 TL. ödemesine, muarazanın bu şekilde giderilmesine; davacıların, muris tarafından ödenen taksitlerin tahsili istemlerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, hayat sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
    6102 sayılı TTK"nun 1490. maddesi uyarınca, sigorta ettiren kişinin, kendisinin veya başkasının hayatını (o kişi lehine) sigorta ettirmesi mümkün olup; TTK"nun 1493/7. maddesinde ise "sigortacıdan edimi istem ve tahsil yetkisi, aksi kararlaştırılmadıkça, lehtara aittir" denilmek suretiyle, hayat sigortalarında sigorta bedelini talep ve tahsil hakkının poliçe lehtarı olduğu açıkça kabul edilmiştir. Sigorta poliçesinden doğan teminatı talep hakkına sahip olan kişi poliçe lehtarı olduğundan, tazminat talebine ilişkin davada da aktif dava ehliyetine sahip olan kişi lehtar olacak; lehtar dışındaki kişilerin poliçeden doğan tazminatı talep hakkı bulunmayacak; Dairemiz"in yerleşik içtihatları gereği, 3. kişiler ancak lehtarın kayıtsız şartsız muvafakat vermesi halinde davada aktif dava ehliyetine sahip olabilecektir.
    Somut olayda; davaya konu hayat sigorta poliçesinde, dava dışı banka şubesinin "dain-i mürtehin ve dönülemez şekilde lehtar" olduğu kayıtlı olup, davacıların sigorta poliçesine dayanarak tazminat talebinde bulunabilmesi için dain-i mürtehinin bu konuda açık muvafakatının alınması gerektiği gözetilerek bu hususta araştırma yapılması için Dairemiz"ce dosya mahkemesine geri çevrilmiştir. Mahkemece, ilgili bankaya yazılan müzekkereye, bankalarının rehinli alacağının ve mürtehin kaydının devam ettiği, davacılar tarafından yapılmış ödeme bulunmadığı için tazminatın bankaları lehine hüküm altına alınması şartıyla davaya muvafakatlerinin olduğu şeklinde cevap verildiği görülmüştür. Bu durumda, dava dışı dain-i mürtehin ve lehtar banka tarafından, davacıların açtığı davaya kayıtsız şartsız muvafakat verildiğinden ve davacıların dava açma hakkı olduğundan bahsedilemez. Ancak Dairemiz"in yerleşik uygulamaları ile, murisleri sigortalının ölümü nedeniyle, poliçeden doğan vefat teminatını talep eden davacıların, dain-i mürtehin ve lehtar bankaya kredi borcunu ödedikleri durumda, ödedikleri bedel kadar dava açma haklarının bulunduğu kabul edilmektedir. Davacılar tarafından 9 aylık kredi taksitinin, dava dışı bankaya ödendiği, sunulan ödeme dekontları ile sabittir.
    Açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre; davaya konu hayat sigorta poliçesinde dain-i mürtehin ve lehtar kaydı olan dava dışı banka şubesinin davaya kayıtsız şartsız muvafakat vermediği ve bankanın davada taraf olmadığı, davada taraf olmayan kişi leh ya da aleyhine hüküm kurulamayacağı hususları dikkate alınmak suretiyle; davacıların, en fazla murisin ölümünden sonra bankaya ödedikleri bedel oranında dava açma konusunda ehliyetleri olduğu dikkate alınarak hüküm tesisi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
    Kabule göre ise; poliçe tanzim tarihi itibariyle davacılar murisine konulmuş kanser teşhisi bulunmadığından, sağlık durumuna ilişkin beyan yükümlülüğüne aykırılığın sözkonusu olmadığı kabul edilerek zarar teminat kapsamında kabul edilmiştir. Ancak, 6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesinde düzenlenen, sigorta sözleşmesinin kurulması sırasında doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü gereği, sigorta ettirenin sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğu kabul edilmiştir. Davacılar murisinin mide ve karaciğerindeki tümörlere ilişkin biyopsi ve teknik görüntüleme de dahil tetkiklerinin, 29.08.2012- 06.09.2012 tarihleri arasında sürdüğü dosya kapsamı ile sabit olup, ciddi tetkikler sürerken poliçenin satın alındığı ve "bilinen tüm önemli hususlar" kavramına bu durumun dahil olduğu gözetilerek, murisin mide ve karaciğerindeki kanser ile ölüm arasında illiyet bağı olup olmadığına ilişkin rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yönde inceleme ve değerlendirme yapılmayışı da doğru değildir.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 16/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi