10. Hukuk Dairesi 2017/6656 E. , 2018/1436 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1) Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Dava, 19.10.2001 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan gelir, ödenen geçici iş göremezlik ve yapılan tedavi masrafları nedeniyle uğranılan Kurum zararının 506 sayılı Yasa"nın 26. maddesi hükümlerine göre tahsili istemine ilişkin olup Mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de bozma ilâmının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Önceki bozma ilâmında "Dosyadaki bilgi ve belgelerden, iş kazasına uğrayan sigortalıya 07.10.2002 gelire giriş, 14.04.2003 onay tarihli gelir; 01.04.2007 tarihinden itibaren ise yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, sigortalıya bağlanan gelire, 506 sayılı Yasa"nın 92. maddesinin uygulanıp uygulanmadığı araştırılarak; dava konusu edilen gelirin, 506 sayılı Yasa"nın 92. maddesi uyarınca indirildiğinin anlaşılması halinde; %39,20 sürekli iş göremezlik oranı esas alınarak gelirin başladığı 07.10.2002 tarihi itibariyle 506 sayılı Yasa"nın 92. maddesi uyarınca indirilmiş hali üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarına, gelirin başladığı tarihten indirme tarihine kadar yapılan fiili ödeme miktarının yarısının da eklenmesi suretiyle belirlenecek değere davalının kusur oranı uygulanmak suretiyle davalının tazminle sorumlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir." şeklinde detaylı ve yol gösterici açıklama yapılarak karar bozulmuştur.
Bozma ilamına uyulmasına rağmen bozmanın gerekleri mahkemece tam olarak yerine getirilmemiştir. Mahkemece bozma ilamından sonra davacı Kuruma yazı yazılarak 506 sayılı Yasa"nın 96. maddesinin uygulanıp uygulanmadığının sorulduğu, gelen yazı cevabında 01.04.2007 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması nedeniyle anılan tarihten itibaren iş kazasından bağlanan gelirin yarıya indirildiğinin belirtildiği ve bilirkişi tarafından buna yönelik olarak alınan raporun hükme esas alındığı anlaşılmıştır. Mahkemece, %39,20 sürekli iş göremezlik oranına göre 07.10.2002 başlangıç, 14.04.2003 onay tarihi esas alınarak ilk bağlanan gelirin bağlama tarihi itibariyle yarıya indirilmiş halinin Kurumdan sorulması ile bu iş göremezlik oranına göre gelirin başladığı tarihten indirme tarihine kadar yapılan fiili ödeme miktarının yarısının da eklenmesi suretiyle belirlenecek değere davalının kusur oranı uygulanmak suretiyle davalının tazminle sorumlu olduğu miktarın belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, gelirin yarıya indiği 01.04.2007 başlangıç, 27.05.2013 onay tarihli yarı gelirin esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2) Mahkemece davacı tarafından talep edilen tedavi giderlerine ilişkin istem kabul edilmişse de dosyada mevcut tedavi giderlerine ilişkin belgeler arasında kaza tarihinden sonraki 2007-2012 yıllarına ilişkin tedavi evrakları da bulunduğu, talep edilen meblağla ilgili olarak yalnızca davacı kurum yazısı ile ekindeki listenin olduğu, başkaca evrak bulunmadığı anlaşılmakla; Mahkemece davacı kurum tarafından yapılan kaza ile bağlantılı tedavi giderleri miktarının net olarak belirlenmesi ile sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum ve davalı vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.