21. Hukuk Dairesi 2014/11169 E. , 2015/7293 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk ( İŞ) Mahkemesi
Davacı, murisinin davalılardan işverene ait işyerinde belirsiz süreli hizmet akdi ile geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalılardan kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun tüm temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacının temyiz istemi yönünden yapılan incelemede;
Dava, davacının murisi ... davalıya ait inşaat işyerlerinde 1.3.2003-15.10.2003, 1.3.2004-15.10.2004, 1.3.2005-15.10.2005, 1.3.2006-15.10.2006, 1.3.2007-15.10.2007, 1.3.2008-15.10.2008 tarihleri arasında geçen ve kuruma bildirilmeyen 506 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile... 1.3.2005-15.10.2005, 1.3.2006-15.10.2006 tarihleri arası çalışması olduğunun tespitine, 1.3.2003-15.10.2003, 1.3.2004-15.10.2004 tarihleri arası tespit istemi yönünden hak düşürücü süre nedeniyle talebin reddine, 1.3.2007-15.10.2007, 1.3.2008-15.10.2008 tarihleri arası talep yönünden ise çalışma olgusunun ıspatlanamadığından talebin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalıya ait işyerinden davacı murisi .... adına verilmiş bir işe giriş bildirgesinin bulunmadığı gibi hizmet bildirimi de yapılmadığı, davalının uyuşmazlık konusu dönemlerde vergi mükellefiyetinin ve işveren olarak bağ-kur sigortalılık kaydının bulunduğu, Esnaf ve Sanatkarlar Odasından gönderilen yazıya göre inşaat işçilerinin Mart-Nisan aylarından Ekim-Kasım aylarına kadar çalışmalarının olduğu, davalının inşaat işi yaptığı ilçe merkezi ile köylerde yapılan araştırma neticesi tutulan zabıta tutanaklarından davalının 2003-2008 yıllarında .... ilçe merkezi ile bazı köylerinde
-inşaat işi yaptığı, davacı murisinin de bu işlerde çalıştığı, yine zabıtanın işveren ile yaptığı görüşme neticisi tuttuğu 19.12.2011 tarihli tutanakta da davalı işverenin 2003-2008 tarihleri arası .... ile çeşitli yerlerde inşaat işi yaptıklarını beyan ettiği, katıldığı duruşmalar da aynı beyanı tekrarladığı, davalının iş yaptığı merkez ve civar köylede aynı işi yapan veya kaydı olmamakla birlikte beyanına göre davalıya ait işyerlerinde çalıştığı anlaşılan tanıklarında davacı murisi .... 2003-2008 tarihleri arasında mart ve kasım ayları arasında değişik yerlerdeki inşaat işlerinde çalıştığını beyan ettikleri anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge veya yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması koşuluyla, bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kim diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda; her ne kadar mahkemece 2005 ve 2006 yıllarında geçen çalışmalar yönünden verilen karar doğru ise de gerek davalının beyanı gerekse davalının beyanı ile uyumlu olan tanıkların beyanları ile zabıta tutanaklarından davacı murisi .... 2003, 2004, 2007, 2008 yıllarında da inşaat sezonunda çalıştığı sabittir..... ... çalışması sezonluk olarak her yıl devam ettiğinden 2003 ve 2004 yıllarındaki çalışma yönünden hak düşürücü sürenin dolmadığı, 2007 ve 2008 yıllarına ilişkin çalışmaların ise davalı beyanı, tanık beyanları ve mahallinde yapılan araştırmalar neticesi tutulan zabıta tutanakları ile sabit olduğundan talebin kabul edilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; mahkemece 2005 ve 2006 yıllarında geçen çalışmalar yönünden verilen karar doğru ise de gerek davalının beyanı gerekse davalının beyanı ile uyumlu olan tanıkların beyanları ile zabıta tutanaklarından davacı murisi ... 2003, 2004, 2007, 2008 yıllarında da inşaat sezonunda davalıya ait inşaatlarda çalıştığı, çalışmanın sezonluk olarak her yıl devam ettiğinden 2003 ve 2004 yıllarındaki çalışma yönünden hak düşürücü sürenin dolmadığı, 2007 ve 2008 yıllarına ilişkin çalışmaların ise davalı işveren beyanı, tanık beyanları ve mahallinde yapılan araştırmalar neticesi tutulan zabıta tutanakları ile sabit olduğundan talebin tamamı hakkında kabul kararı vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.