17. Hukuk Dairesi 2015/6142 E. , 2018/4094 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen olarak temyizen tetkiki davalılar vekillerince talep edilmiş, davalılar ... ve ... vekilince de duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 20.03.2018 Salı günü davacı vekili Av. ... geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin araç ile seyir halinde iken davalının tehlikeli araç kullanımı neticesinde müvekkili ile davalı arasında işaretleşmeler olduğunu, davalının aracı durdurmasını istemesi üzerine müvekkilinin aracını durdurarak araçtan indiğini ve davalının aracını üzerine sürerek müvekkilinin yaralanmasına neden olduğunu, bu kaza sonucu müvekkilinin iş gücü kaybına uğradığını açıklayıp 20.000,00 TL. maddi, 10.000,00 TL. manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...Ş. vekili, zamanaşımının dolduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar, kusura ve tazminat miktarına itiraz ederek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, toplanan delillere göre davanın kısmen kabulü ile 15.331,00 TL maddi tazminatın davalılardan, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ..."den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ...Ş. vekili ile davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
1-Dava, trafik kazası nedeni ile cismani zarara dayalı maddi – manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacı ile davalının trafikte seyirleri sırasında küfürleşmeler ve hakaret şeklinde seyir ettikleri sırada, davacının ileride durup, şoför mahallindeki kapıyı açtığı sırada davalının davacıya çarptığını, davalının eyleminin kasten yaralama olduğunu iddia etmiş, davalılar vekili ise davacının müvekkiline ait aracın sağından geçerek az ilerde durduğunu, aradaki mesafenin yakın olması ve solda araçların seyir halinde olduğundan davalının, davacının aracına ait kapıya çarpmak zorunda kaldığını, davacının bu sırada yaralandığını, olay tamamen kaza olduğunu, müvekkili davalının kasıtlı davranmadığını savunmuş, davaya konu olay nedeni ile yapılan ceza yargılamasında; mahkemece eylemin kasten yaralama suçunu oluşturduğu gerekçesi ile davalı/sanığın cezalandırılmasına karar verilmiş, hükmün temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesi"nin 2011/11177 E. 2012/6184 K. sayılı kararı ile; sanığın gerçekleşen eyleminin taksirle yaralama suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek, sanığın neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunu işlediğinin kabulüyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı ve sair gerekçeler ile bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi"nin 2011/11177 E. 2012/6184 K. sayılı kararı ile kesinleşen maddi olgu karşısında eylemin taksirle yaralama olduğu gözetilmeksizin, davalının eyleminin kasten yaralama kapsamında kaldığı kabul edilerek kusur oranları dikkate alınmaksızın davalının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş; mahkemece tarafların kusur durumuna göre maddi ve manevi tazminata karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Davalılar ... ve ... vekilinin hükmolunan tedavi giderlerine yönelik temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
Yargılama sırasında yürürlüğe giren ve 2918 sayılı Yasa"nın 98.maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Yasanın 59. maddesinde, “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın "... tarafından karşılanacağı",
yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin ... tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59 uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20"sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği" öngörülmüştür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1.maddesinde, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir.
Karayolları Trafik Kanuna göre, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorunludur.
Sigorta poliçesinde belirtilen, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin (sorumluluklarını ve kusurlarını üstlendiği işleten ve sürücünün) yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre, 2918 sayılı Yasanın 98.maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk "..."na" geçtiğinden eldeki davada yasal hasımın "..." olması gerekir.
Buna göre, yasa kapsamında kalan dava ve temyiz konusu “tedavi giderine” yönelik talebe ilişkin olarak mahkemece, "..."nun davaya dahil edilmesi, tarafların bu yöndeki delillerinin toplanması, davacı tarafından talep edilen tedavi giderlerinden 2918 sayılı Yasa"nın 98.maddesi kapsamında kalanların ve Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğuna esas olanların belirlenmesi, 2918 Sayılı Yasa"nın 98 maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri yönünden ..."nun, yasa kapsamı dışında kalan giderlerden ise davalıların sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
3-Davalılar ... ve ... vekilinin maluliyet raporuna yönelik temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
Davacıda oluşan gerçek zararın belirlenebilmesi açısından davacıdaki maluliyet oranının usulüne uygun şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Somut olayda her ne kadar Akdeniz Üniversitesi ... Anabilim Dalı Başkanlığından davacının maluliyetine ilişkin rapor alınmış ise de alınan rapor kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne uygun değildir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, ... Kurumu 3. İhtisas Kurulundan, ... Şube Müdürlüklerinden veya üniversitelerin ... kürsülerinden olay tarihinde yürürlükte olan Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne uygun rapor alınarak sonucuna göre aktüerya uzmanından ek rapor alınarak karar verilmesi gerekmekte olup kararın bu nedenle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Davalı ...Ş. vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelmede;
4-Borçlar Kanunu"nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK"nın 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanaşımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, ... 2006, s. 794).
Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK m. 60 uygulanmaz. 2918 sayılı ..."nın 109/I. maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar" hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, "dava,
cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir" hükmüne yer verilmiştir.
Aynı fiil bazen, hem sorumluluğu gerektiren hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörüldüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak BK 60/II (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da ... 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır.
Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı ..."nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya ...) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK"nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, HGK"nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325, HGK"nın 05.06.2015 gün 2014/17-2198,2015/1495 ve HGK"nın 16.09.2015 gün, 2014/17-116, 2015/1771, HGK"nın 10.06.2015 gün, 2014/17-27, 2015/1530 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; kaza 11.05.2005 tarihinde gerçekleşmiş, davaya konu trafik kazası sonucunda davacı yaralanmıştır. Buna göre eylem için(765 sayılı TCK 459/2) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK"nın 102/4 maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu dikkate alındığında dava tarihi olan 12.07.2010 tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır.
Bu hale göre zamanaşımı süresinin dolduğu dikkate alınarak, zamanaşımı def"inde bulunan davalı ...Ş. yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
5-Bozma ilamının neden ve şekline göre davalı ...Ş. vekilinin sair, davalılar ... ve ... vekilinin manevi tazminatın miktarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1), (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ... vekilinin, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ...Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ...Ş. vekili ile davalılar ... ve ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşmada vekille temsil olunmayan davalılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, 12/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.