11. Ceza Dairesi 2017/13573 E. , 2017/6671 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahkemece, Dairemizin 14.05.2013 tarih ve 2008/8771 Esas, 2013/7782 Karar sayılı bozma ilamına uyulup uyulmadığı hususunda bir karar verilmemiş ise de, bozma kararı doğrultusunda işlem yapılması nedeniyle bozmaya eylemli uyulduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
1-Sanık hakkında, sahte araç muayenesi yapmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda; mahkemece, suç mağdurlarının aynı olmadığı ve sahtecilik eyleminin tek bir fiil ile gerçekleştirilmediği gerekçesine dayanılarak, zincirleme suç hükümleri uygulanmayıp, sanığın her eylemi için ayrı ayrı mahkumiyetine hükmolunmuş ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarih ve 2013/11-397 Esas, 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK"nın “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişinin de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, zincirleme suça dâhil olan bir suçtan dolayı, bu durum gözetilmeksizin mahkûmiyet kararı verilmiş ve bu karar kesinleşmiş ise, zincirleme suça konu ikinci suçla ilgili olarak, kesinleşen hükme konu eylem de göz önüne alınarak zincirleme suç hükümlerinin uygulanması suretiyle yeni bir hüküm kurulup, kesinleşen hükümdeki sonuç cezanın mahsubu suretiyle karar verilmesi gerekeceği cihetle; dava dosyasına konu tüm eylemler zincirleme biçimde işlendiği gibi, UYAP sisteminden yapılan kontrolde, sanık hakkında sahte araç muayenesi yaparak resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği gerekçesiyle, Karşıyaka 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/718 Esas, 2011/304 Karar sayılı ilamıyla 2 yıl 1 ay hapis cezası, Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/280 Esas, 2008/629 Karar sayılı ilamıyla 1 yıl 8 ay hapis cezası, Karşıyaka 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/460 Esas, 2008/567 Karar sayılı ilamıyla 1 yıl 8 ay hapis cezası, Karşıyaka 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/413 Esas, 2009/751 Karar sayılı ilamıyla 2 yıl hapis cezası verildiği, yine Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/745 Esas, 2015/112 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 1 yıl 8 ay hapis cezası verilip hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, tüm bu ilamların ve kararın kesinleştiği ve suç tarihleri ile iddianame tarihleri incelendiğinde, sanığın kesinleşmiş mahkumiyetlerine ve karara konu eylemleri ile temyiz konusu davadaki eylemlerinin de zincirleme biçimde işlenmiş tek suçu oluşturduğu, bununla birlikte, kesinleşmiş mahkumiyet hükümlerine ilişkin cezaların toplamının 9 yıl 1 ay olması ve sanık hakkında TCK"nın 204. maddesinin uygulanmasında üst sınırdan temel ceza belirlenip, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasında da aynı Yasanın 43. maddesi uyarınca üst oranda arttırım yapılması durumunda dahi, dosyamıza konu eylemler nedeniyle ilave cezaya hükmedilemeyeceğinden, sanık hakkında ek ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
2-Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.10.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.