4. Ceza Dairesi 2016/15287 E. , 2020/14484 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Silahla tehdit, devletin egemenlik alametlerini aşağılama
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10. maddesine 6099 sayılı Kanun"un 3. maddesi ile eklenen 2. fıkrasına göre bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilerek aynı Kanun"un tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine 6099 sayılı Kanun"un 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasına uygun olarak adres kayıt sistemindeki adresine tebligat yapılması gerektiği, yokluğunda verilen kararın sanığın bildirdiği adresi yerine, doğrudan adres kayıt sistemindeki adresine, adı geçen Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca yapılan gerekçeli kararın tebliğine ilişkin tebligatın, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre, 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılarak, komşu ismi ve imzası alınmadan, mahalle muhtarına yapılan tebligatın usulsüz olduğu, dolayısıyla sanığın temyiz talebinin öğrenme üzerine ve süresi içinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede, dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
A-Sanık hakkında devletin egemenlik alametlerini aşağılama suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanığa yükletilen devletin egemenlik alametlerini aşağılama eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak;
1-TCK"nın 53/1-c maddesindeki hak yoksunluklarından, kendi alt soyu dışındakiler bakımından hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2-TCK"nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık ..."ın temyiz iddiaları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, ancak bu aykırılık yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye uygun olarak, 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesi uyarınca, “TCK"nın 53/1-c maddesindeki hak yoksunluklarından, kendi alt soyu yönünden koşullu salıverme tarihine, kendi alt soyu dışındakiler bakımından ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” biçiminde değiştirilmek ve “TCK’nın 53/1-b maddesinin uygulanmasına” ilişkin kısmın karardan çıkarılmak suretiyle, HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B-Sanık hakkında mağdur ..."e karşı tehdit suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-İddianame anlatımında sanık ..."ın mağdur ..."e yönelik "Bu iş burada kalmayacak, ben senden bunun hesabını soracağım" şeklinde basit tehdit eyleminden bahsedildiği, silahla tehdit eyleminden bahsedilmediğinden, sanık hakkında silahla tehdit suçundan açılmış bir davanın bulunmadığı anlaşılmakla; iddianamedeki eylem ile bağlılık kuralı dikkate alınmayıp, dava açılmayan silahla tehdit suçundan sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmek suretiyle CMK"nın 225/1. maddesine aykırı davranılması,
2-Kabule göre de;
a-Olay günü sanık ..."ın mağdur ..."ü "Bu iş burada kalmayacak, ben senden bunun hesabını soracağım" diyerek tehdit ettiğinin iddia ve kabul edilmesi kabul edilmesi karşısında, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK"nın 106/1-2. cümlesinde düzenlenen basit tehdit suçunu oluşturduğu, 5237 sayılı TCK"nın 106/1-2. cümlesinde düzenlenen basit tehdit suçu şikayete bağlı suçlardan olup, mağdur ..."ün 14/05/2013 tarihli celsede sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçtiğini beyan ettiği anlaşılmakla, sanıktan mağdurun şikayetinden vazgeçmesini kabul edip etmediğinin sorulmasından sonra sonucuna göre, basit tehdit suçundan açılan kamu davasının düşmesine karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi zorunluluğunun gözetilmemesi,
b-5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan kendi altsoyu dışındaki diğer kişilere karşı velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
c-TCK"nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda uygulanması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık ..."ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.