19. Hukuk Dairesi 2014/8739 E. , 2015/5509 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mahk. Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. .."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkili şirketin döner üretimi ve et toptancılığı alanlarında ..."da faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davalıya ait ürünlerin Avrupa"da tek satıcılığını edinmek üzere müvekkili şirket yetkililerinin davalı şirket yetkilileriyle 2009 yılı Eylül – Aralık döneminde Bolu"da yapılan görüşmeler sonucu hazırlanan “Avrupa Distribütörlük Anlaşması İçin Yapılan Toplantı Tutanağı ve Varılan Sonuçlar” adlı tutanakla taraflar arasında karşılıklı irade uyumunun sağlandığını sözleşme metninin hazırlandığını, müvekkilinin alt satıcılarla irtibata geçerek yeni bir müşteri ağı oluşturmak için piyasa araştırması yaptığını, davalının broşür ve ürün tanıtım belgelerinin alt satıcılara ulaştırıldığını, müvekkilince 2009 yıl Aralık ayında davalıya ilk sipariş verilerek sözleşmenin uygulamaya konulduğunu, ilk olarak sevk edilen bir tır dolusu ürünün pazar payı oluşturma amacıyla eşantiyon ürün olması gerektiğini, davalı şirket genel müdürü ..."nın bu yönde taahhüdü de olduğunu ancak daha sonra davalının ilk sevkiyatın bedelinin peşin olmasını istediğini, daha sonra gönderilecek 2. sevkiyatın eşantiyon olacağının davalı tarafından ifade edildiğini, bunun üzerine ilk sevk edilen ürünler için müvekkilince 18.12.2009 da 52.338,43 Euro"nun davalıya ödendiğini, malların 28.12.2009"da .... gümrüğüne geldiğini, ürünlerin saklandığı soğuk hava deposunda yapılan kontrollerde ürünlerin Kasım 2009"da üretildiğinin ve son tüketim tarihinin ise Mayıs 2010 olduğunun anlaşıldığını, Avrupa"daki kurallara göre üretilen ve dondurulan ürünlerin en az 12 ay kullanım süresinin olması gerektiğini, davalı şirketin eksik ve kötü ifada bulunduğunu, davalının malların üzerine tüketim sürelerini uzatan yeni etiketler konmak suretiyle sorunu çözmek istediğini, ancak bunu kabul etmediklerini, davalının ayrıca gönderilecek ikinci tır için de peşin ödeme talep ettiğini, müvekkilinin de bu bedeli ödemediğini, sorunları değerlendirmek için 12/14 Mart 2010"da tarafların bir araya geldikleri toplantıda AB Komisyonu Sağlık ve Tüketici Genel Müdürlüğü"nden gelen bir kararla Türkiye"den Avrupa ülkelerine başlatılan ısıl işleme tabi tutulmuş olan kanatlı hayvan ürünlerinin ihracatının durdurulduğunun öğrenildiğini, davalı tarafından bu kararın müvekkilinden gizlendiğini, müvekkilinin bundan haberdar olsaydı ticari ağın kurulması ve oluşturulması için çaba sarf etmeyecek ve dolayısıyla zarara uğramayacak olduğunu, yasaklama kararının 11.10.2009 tarihinde alındığını, davalının, müvekkilinin adını kullanarak basında Avrupa"ya açıldıklarından bahisle kendi reklamını yaptıklarını, müvekkilinin ürün bedeli, depolama, eşantiyon dağıtımı gibi kalemlerde toplam 70.413,262 Euro maddi zarar ile 20.000 Euro müşteri ve itibar kaybı nedeniyle zarara uğradığını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 4.000 Euro maddi ve 2000 Euro denkleştirme tazminatı (müşteri tazminatı) olmak üzere toplam 6.000 Euro"nun davalıdan avans faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, daha sonra verdiği dilekçeye talebini 90.155,91 Euro olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında ihracat veya tek satıcılığa ilişkin düzenlenmiş hiçbir sözleşme ve mutabakat bulunmadığını, davacının sunduğu toplantı sonuçları ve varılan kararların tek yanlı olarak düzenlenmiş tutanaklar olduğunu, bunların hiçbirinin de müvekkilini bağlayıcı paraf ya da imzanın bulunmadığını, davacıya ilk tır malın eşantiyon ürün olduğu yönünde taahhütte bulunulmadığını, gönderilen ürünlerin 18.11.2009"da sevk edildiğini ve 6 aylık tüketim süresi bulunduğunu, etiketlerin değiştirilmesi talebinin davacıdan geldiğini, davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, ihracat yasağının öngörülmeyen bir durum olup müvekkilinin bundan dolayı sorumlu olmayacağını bildirerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davalının ürünlerini AB"ye pazarlamak niyetinde olduğu ve bu konuda yetkili tek satıcılık vermek için davacıyla görüşmeler yaptığı, ancak davalının iradesinin öncelikle belirli bir süre davacının satış ve pazarlama performansını görmek için deneme amaçlı satışlar yapmak ve ortaya çıkacak performansa göre davacıya tek satıcılığın verilmesi yönünde oluştuğu, dava konusu satışın gerçekleştiği dönemde tek satıcılık konusunda karşılıklı ve birbirine uygun irade mutabakatının bulunmadığı, dava konusu satımın tek satıcılık sözleşmesi dahilinde yapılmayıp bağımsız bir satım sözleşmesi niteliği taşıdığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında ticari ilişki kurulması yönünden bir takım görüşmeler yapılmış ve davacı tarafça tek satıcılık sözleşmesi imzalanıp davalının kabulüne sunulmuş ise de davalı tarafın tek satıcılık sözleşmesini imzalamadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Dava dilekçesindeki talepler tek satıcılık sözleşmesine dayalı talepler olup davalı tarafça imzalanmamış olan tek satıcılık sözleşmesine dayanılarak davalıdan bir takım taleplerde bulunulmasının hukuki dayanağı yoktur. Ayrıca davacı vekili yargılama sırasında sözleşme öncesi sorumluluk (culpain contra hende) kuralına dayanarak bir takım taleplerde bulunmuş, bu yöndeki taleplerin sipariş üzerine gönderilen malların Avrupa"da kabul görmemesi sebebiyle oluştuğu iddia edilen zararlara yönelik olduğu görülmektedir. Taraflar arasında tek bir ilişki şeklinde alım – satım sözleşmesi gerçekleşmiş ve karşılıklı edimler ifa edilmiş olduğundan bu sözleşme kapsamında talep edilen zararların sözleşme öncesi sorumluluk ilkesiyle bağlantısı olmadığından bu yöne ilişkin taleplerin de mahkemece dikkate alınmamasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Kaldı ki, 6100 sayılı HMK"nun 448. maddesi uyarınca tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla bu yasada belirlenen usul hükümlerinin derhal uygulanması gerektiği ilkesinden hareketle aynı Yasanın 141. maddesi uyarınca karşı tarafın açık muvafakati olmadıkça ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia ve savunma genişletilemez, yahut değiştirilemez. Davacı şirket Avrupa"da faaliyet gösteren bir tüzel kişi tacir olduğuna göre Avrupa Birliği"nin gıda konusundaki uygulamalarını takip etmek ve buna göre işlem yapma konusunda basiretli davranmak durumundadır. Somut olayda yeterli basiretli göstermemiş ve böylece zarara uğramasında kendi kusuru da rol oynamıştır. Hal böyle olunca yerel mahkemece davanın reddinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 16.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.