Esas No: 2020/856
Karar No: 2021/2422
Karar Tarihi: 30.03.2021
Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2020/856 Esas 2021/2422 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
..., ... ve ...; (25.07.2016)
..., ... ve ...; (28.07.2016)
...; (02.08.2016)
...; (03.08.2016)
...; (05.08.2016)
..., ..., ..., ... ... ve ...; (08.08.2016)
...; (10.08.2016)
... ve ...; (16.08.2016)
...; (10.10.2016)
Hüküm : 1-Sanıklar ..., ...,...,...,...,...,...,...,...,...,... hakkında ayrı ayrı; TCK"nın 314/2, 3713
sayılı Kanunun 5/1, TCK"nın 62, 53, 58/9, 63.
maddeleri uyarınca hükmedilen mahkumiyet
kararlarına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddi,
2-Sanık ... ... hakkında; TCK"nın 314/2,
3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK"nın 53, 58/9, 63.
maddeleri uyarınca hükmedilen mahkumiyet kararına
ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi,
3-Sanık ... hakkında; TCK"nın 314/2, 3713
sayılı Kanunun 5/1, 221/4-5, 62/1, 53, 58/9,
63. maddeleri uyarınca hükmedilen mahkumiyet
kararına ilişkin istinaf başvurusunun düzeltilerek
esastan reddi
Temyiz edenler : Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve sanıklar müdafileri
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvurularının süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Tayin olunan cezanın süresi itibariyle yasal şartları oluşmadığından, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafilerinin duruşma istemlerinin CMK"nın 299. maddesi gereğince REDDİNE,
I-) Sanık ... müdafileri Av. ... ve Av. ..."ın temyiz isteminin reddine dair ek karara yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde:
7201 sayılı Tebligat Kanununun 11/1. maddesi gereğince vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde birden fazla vekille temsil edilmesi durumunda tebligatın bunlardan birine yapılmasının gerekli ve yeterli olmasına, tebliğ tarihinden önce 15.03.2018 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanunun 48. maddesi ile değişik anılan Kanunun 7/a maddesi gereğince baro levhasına yazılı avukatlara tebligatın elektronik yolla yapılmasında zorunluluk bulunmasına, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 09.09.2019 tarih ve 2019/172 E, 2019/706 K. sayılı kararının belirtilen usul ve yönteme uygun biçimde sanık müdafii Av. ..."a 08.10.2019 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen 5271 sayılı
CMK"nın 291. maddesinde öngörülen yasal süre içerisinde kararın temyiz edilmediği anlaşılmakla, sanık müdafilerinin temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK’nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE ve redde ilişkin 13.11.2019 tarihli ek kararın ONANMASINA,
II-) Bölge Adliye Mahkemesince sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçuna ilişkin kesin olarak verilen hüküm, 24.10.2019 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunun 29. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 286. maddesine eklenen üçüncü fıkradaki düzenleme gereğince temyiz yolunun açılması üzerine anılan Kanuna eklenen geçici 5. maddenin 1/f bendinde belirtilen süre içerisinde temyiz edilmekle, 17.10.2019 tarihli ek kararın kaldırılarak; diğer sanıklar yönünden ise Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümlerin süresinde temyiz edilmekle, temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
A-) Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik yapılan incelemede;
Aynı suçtan hakkında birden fazla kez yakalama işlemi uygulanan sanıklar hakkında suç tarihinin temadinin kesildiği iddianame öncesi 2. yakalama tarihi olacağı hususu nazara alındığında, suç tarihlerinin, sanık ... yönünden "10.08.2016" tarihi yerine Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli karar başlığında "10.03.2016", İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli karar başlığında ise "12.08.2016", sanık ... yönünden "05.08.2016" tarihi yerine Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli karar başlığında "10.03.2016" olarak; sanık ..."ın ise yakalanıp daha sonrasında serbest bırakılması karşısında, suç tarihinin hukuki kesintinin gerçekleştiği iddianamenin düzenleme tarihi olan "16.08.2016" tarihi yerine, Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeli karar başlığında "19.04.2016", İlk Derece Mahkemesi gerekçeli karar başlığında ise "01.03.2018" olarak gösterilmeleri mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım hatası kabul edilmiştir.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafii, sanıklar ... ve ... müdafilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA,
B-) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,
..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik yapılan incelemede;
Sanık ... hakkında Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin, 5271 sayılı CMK"nın 280/1-e maddesi gereğince duruşma açıp sonucuna göre aynı Kanun maddesinin 2. fıkrası gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurması gerekirken, kanun maddesine yanlış anlam yüklenerek duruşma açmaksızın evrak üzerinde İlk Derece Mahkemesince belirlenen 4 yıl 2 ay hapis cezasının 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına indirilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
1-) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden;
Cumhuriyet savcısı tarafından yazılı olarak sunulmuş olan esas hakkındaki yazılı mütalaanın sanıklar ve müdafilerine tebliğ edilmediği gibi mütaaladan ancak 30.11.2018 tarihli son oturumda haberdar olan sanıklar müdafilerinin; esas hakkındaki mütalaaya ve dosyasına yeni gelen delillere karşı savunma yapmak için ek süre talep etmelerine rağmen, suçun ağırlığı ve dosya kapsamı nazara alınarak, savunma hakkının kısıtlanmasına yol açacak ve bu hakkın kullanılmasını etkisiz kılacak şekilde ek süre verilmemesi suretiyle CMK’nın 176/4, 190/2. ve 216. maddelerine muhalefet edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-) ..., ..., ..., ... ve ... yönünden;
Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati
duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek İçin örgütlenme, Syf 383 vd.).
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin "suç işlemek amacı" olması aranır(Toroslu özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm işlemek için Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf.280).
Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinin 7. fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak” cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.” şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCK’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiştir.
Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314. maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir.
Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir(Yargıtay Ceza Genel Kurulu 11.11.1991 tarih, Esas 9-242, Karar 305). Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir.
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Asya Katılım Bankası AŞ"de gerçekleştirilen mutat hesap hareketlerinin örgütsel faaliyet ya da örgüte yardım etmek kapsamında değerlendirilmeyeceği, örgüt talimatı doğrultusunda, örgüte yarar sağlamak amacıyla hesap açma işlemlerinin yapıldığının ortaya konulması gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında;
Örgütün kurucusu, yöneticileri ve örgüt hiyerarşisinde üçüncü veya daha yukarı katmanlarda yer alan mensuplarının zaman sınırlaması olmaksızın örgütün nihai amacından haberdar oldukları yönünde kuşku bulunmamakta ise de, bir ve ikinci
katmanlarda yer alanlar açısından; Devletin her kurumuna sızar, mensupları vasıtasıyla kişi ve kurumlara yönelik, örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan operasyonlara başlandığı, bu yapının kamuoyu ve medya tarafından tartışılır hale geldiği, üst düzey hükümet yetkilileri ve kamu görevlileri tarafından yapılan açıklamalarda “paralel yapı” veya “terör örgütü” olduğuna ilişkin tespitler ve uyarıların yapıldığı, Milli Güvenlik Kurulu tarafından da aynı değerlendirmelerin paylaşıldığı süreçten önce icra edilen faaliyetlerin, nitelik, içerik ve mahiyeti itibariyle silahlı terör örgütünün amacına hizmet ettiğinin somut delil ve olgularla ortaya konulmadıkça örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceği, bu tarihten sonra gerçekleşen ve örgütsel faaliyet olarak kabul edilen hareketlerin örgüt hiyerarşisine dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içermesi gerektiği değerlendirilerek;
Suç tarihi itibariyle örgütsel bağlarını ortaya koyan herhangi bir kod adı veya örgütsel iletişim ağı kullandığı saptanamayan sanıkların, dosya kapsamına göre; örgütle iltisaklı iş yerinde SGK kaydı ve yine örgütle iltisaklı Dernek üyeliğinin bulunması, örgüt liderinin talimatı doğrultusunda Bank Asya"daki hesabına para yatırması ve katılım hesabı açtırması, sonrasında örgütle iltisaklı şirket ortaklığına örgütün görünen yüzü çıktıktan sonra da devam edip; ancak sonrasında hissesini dosyanın diğer sanığına bedelsiz devretmesi şeklindeki eylemlerinin örgüte yardım etme suçunu oluşturacağı gözetilmeksizin suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-) Kabul ve uygulamaya göre de;
Aynı suçtan hakkında birden fazla kez yakalama işlemi uygulanan sanıklar hakkında suç tarihinin temadinin kesildiği iddianame öncesi 2. yakalama tarihi olacağı hususu nazara alındığında, suç tarihlerinin, sanık ... yönünden "25.07.2016" tarihi yerine Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli karar başlığında "05.03.2016", sanık ... yönünden "08.08.2016" tarihi yerine Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli karar başlığında "05.03.2016", sanık ... yönünden "08.08.2016" tarihi yerine Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli karar başlığında "10.03.2016", sanık ... yönünden "25.07.2016" tarihi yerine Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli karar başlığında "10.03.2016", sanık ... yönünden "24.07.2016" tarihi yerine Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli karar başlığında "19.04.2016", sanık ... yönünden "25.07.2016" tarihi yerine Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli karar başlığında "10.03.2016" olarak; sanık ..."in ise yakalanıp daha sonrasında serbest bırakılması karşısında, suç tarihinin hukuki kesintinin gerçekleştiği iddianamenin düzenleme tarihi olan "16.08.2016" tarihi yerine Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeli karar başlığında "04.05.2016", İlk Derece Mahkemesi gerekçeli karar başlığında ise "03.08.2018" olarak gösterilmeleri,
Kanuna aykırı olup, sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan hükümler ile sair yönleri
incelenmeyen sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkındaki hükümlerin CMK"nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanıklar ..., ..., ..., ... ve ..."in bozma nedeni, atılı suç için kanun maddelerinde öngörülen ceza miktarı ve mevcut delil durumu gözetilerek tahliye taleplerinin REDDİ ile tutukluluk hallerinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.