10. Hukuk Dairesi 2015/18375 E. , 2018/1335 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davalıya yersiz ödenen ölüm aylıklarının tahsiline yönelik icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalının kızının 19.01.2004 tarihinde iş kazası sonucu vefat etmesi nedeniyle, hak sahibi olan davalı annesine 24.11.2004 tarihli tahsis talebi üzerine 01.02.2004 tarihinden itibaren ölüm aylığı ve olayın iş kazası olduğunun tespiti üzerine de 09.03.2007 tarihli tahsis talebine istinaden 19.01.2004 tarihinden itibaren ölüm geliri bağlanmıştır. Kurum, olayın iş kazası olması nedeniyle, davalılara, 506 sayılı Yasanın 24. maddesine göre iş kazası meslek hastalığı kolundan gelir bağlanması gerektiği, bu durumda ise 506 sayılı Yasanın 69. maddesi uyarınca ölüm aylığı bağlanamayacağı gerekçesiyle, davalının ölüm aylığı iptal edilerek yersiz ödenen aylıkların tahsili için Bakırköy 14. İcra Müdürlüğünün 2014/3736 Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi yapılmış, takibe itiraz üzerine, eldeki dava ile itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
506 sayılı Yasanın 24. maddesinde, "Sigortalının ölümü tarihinde eşine ve çocuklarına bağlanması gereken gelirlerin toplamı, sigortalının yıllık kazancının %70"inden aşağı ise, artanı, eşit hisseler halinde sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına gelir olarak verilir. Ancak, bunların her birinin hissesi sigortalının yıllık kazancının %70"inin dörtte birini geçemez.Sigortalının ölümü ile eşine ve çocuklarına bağlanabilecek gelirlerin toplamı, sigortalının yıllık kazancının %70"inden aşağı değilse ana ve babanın gelir bağlanma hakları düşer.” hükmüne,
69. maddede ise; “Sigortalının ölümü tarihinde eşine ve çocuklarına bağlanması gereken aylıkların toplamı, sigortalıya ait aylıktan aşağı olursa, artanı, eşit hisseler halinde, sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık
hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına aylık olarak verilir. Ancak, bunların her birinin hissesi sigortalıya ait aylığın %25"ini geçemez. Sigortalının ölümü ile eşine ve çocuklarına bağlanabilecek aylıkların toplamı, sigortalıya ait aylıktan aşağı değilse ana ve babanın aylık bağlanma hakları düşer.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda; sigortalının iş kazası sonucu, bekar ve çocuksuz olarak öldüğü anlaşılmaktadır. Hak sahibi annenin anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde iş kazası kolundan gelire ve ölüm sigortası kolundan aylığa hak kazandığı açıktır. Ancak, 506 sayılı Yasanın 92. maddesine göre, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazaları ile meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazaları ile meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir.
O halde mahkemece yapılacak iş, davalının hem ölüm aylığına hem de iş kazası kolundan gelire hak kazandığı ve 506 sayılı Yasanın 92. maddesi hükmüne göre ölüm aylığı daha yüksekse tamamının, iş kazası gelirinden düşükse veya eşitse yarısının bağlanması gerektiği gözetilerek, davalıya yersiz ödenen aylık miktarı belirlenerek,
Davalının ölüm aylığı tahsis talebinde Kurumu yanıltıcı beyanlarının bulunmaması karşısında, iadesi gereken yersiz ödemelerin belirlenmesinde 5510 sayılı Yasanın 96. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin “Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren (Değişik ibare:13.02.2011 - 6111 S.K./44. mad) yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, (Değişik ibare:13.02.2011 - 6111 S.K./44. mad) yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.” hükmü nazara alınarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 22.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.