20. Hukuk Dairesi 2016/1009 E. , 2017/9167 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin... ili, ... ilçesi, ...mahallesi 2018 parselde kayıtlı taşınmazın maliki iken... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/221 E. 2012/452 K. sayılı kararı ile taşınmazın orman vasfında olduğu gerekçesiyle müvekkili adına olan tapusunun kısmen iptali ile orman vasfıyla Hazine adına kayıt ve tesciline karar verildiğini, kararın Yargıtay tarafından onanarak 10/09/2013 tarihinde kesinleştiğini, müvekkilinin tapu kaydının iptali sebebiyle Anayasa ve İnsan Hakları Sözleşmesi 1. sayılı ek protokol ile güvence altına alınan mülkiyet haklarına zarar verildiğini, müvekkillerine de herhangi bir tazminat ödenmediğini bu nedenle dava konusu taşınmazın mahkemece belirlenecek rayiç değeri sonucunda ortaya çıkacak değere ilişkin fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, davacı vekilinin 01/07/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile 52.817,00.-TL"nin mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlayacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu, davanın kabulü ile 52.817,00 TL"nin 10/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK"nın 1007. maddesi gereğince tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nispi harca tabi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde "Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır" hükmüne yer verilmiştir.
Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481, 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. - 2013/1625 K. sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak ıslah işlemi harca tabi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, ıslah edilen dava değeri üzerinden nispi tarifeye göre ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir. Islah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilam harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde 1000.-TL tazminat talebinde bulunmuş, sonra da; 01/07/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava değerini 52817,00.-TL’ye arttırmış ancak ıslah dilekçesinde artırdığı değer için ise tamamlama harcı yatırmamıştır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek, ıslah harcı tamamlanmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece; yürürlükteki harçlar tarifesi uyarınca ıslah edilen dava değeri üzerinden nispi harcı ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı tamamlanmayan ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü BOZULMASINA 09/11/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.