Esas No: 2021/4163
Karar No: 2022/602
Karar Tarihi: 24.01.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/4163 Esas 2022/602 Karar Sayılı İlamı
6. Ceza Dairesi 2021/4163 E. , 2022/602 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, mala zarar verme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
TEMYİZ EDENLER : Sanık ve müdafii
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Somut olayda, 26.11.2015 tarihinde gündüz vaktinde, müşteki ... plakalı aracı ile trafikte seyir halinde iken yoğunluk nedeniyle aracın yavaşlamasını fırsat bilen sanığın müştekinin kapıları kapalı olmakla birlikte kilitli olmayan aracının sağ ön camını ele geçirilemeyen sert bir cisimle kırarak sağ ön koltuk üzerinde olan ve içinde 1500 TL değerindeki Casper marka tablet bilgisayar, 3.000 TL nakit paranın ve cüzdanının bulunduğu çantasını çalarak olay yerinden kaçtığı hususunda Dairemiz ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve İlk derece mahkemesi arasında herhangi bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır.
I-Sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesi neticesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre sanık ve müdafiinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
II-Sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesi neticesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
... Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, yukarıda özetlenen fiilden dolayı, kararımızın (I) no’lu bölümünde onanarak mala zarar verme suçuna ilâveten, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun, 142'nci maddesinin, ikinci fıkrasının, h) bendinde tanımlanan nitelikli hırsızlık suçundan cezalandırılması istemiyle işbu dava açılmış ve ... 13. Asliye Ceza Mahkemesince 25.03.2016 günlü kararla sanığın işlediği sabit olan hırsızlık suçundan TCK’nın 141/1. ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş, bu hüküm de sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, sanığın sübut bulan hırsızlık fiilinden dolayı TCK'nın 142/2-h. maddesinden cezalandırılması yerine aynı Kanun’un 141/1. maddesinden cezalandırılması hukuka aykırı olmakla birlikte; aleyhe temyiz olmadığından bu husus eleştirilerek ilk derece mahkemesi kararının onanması gerektiği görüşündedir.
Dairemizin hırsızlık suçunun hukuki nitelendirilmesine ilişkin görüşüne gelince;
TCK’nın 142/2-h maddesinde;
“Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında işlenmesi” hırsızlık suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâli olarak düzenlenmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekirse bu hüküm uyarınca, bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınan bir eşyanın çalınması söz konusu olmadığı gibi, sağ ön koltuk üzerinde olan çantanın çalınması esnasında mağdurun aracının kapıları kapalı olmakla birlikte kilitli olmadığından, diğer bir ifadeyle kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınan bir eşyanın çalınması söz konusu olmadığından suçun TCK’nın 142/2-h maddesi kapsamında nitelikli hâl olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Öte yandan katılan-mağdur da aracın içindedir. TCK’nın 142/1-e maddesinde düzenlenen adet, tahsis veya kullanım gereği açıkta bırakılan bir eşyanın çalınması da söz konusu değildir.
Buna mukabil; TCK’nın 142/2-a maddesinde;
“Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak işlenmesi” hırsızlık suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâli olarak düzenlenmiştir.
Madde gerekçesinin ilgili bölümünde ise;
“Hırsızlık suçunun kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanılarak işlenmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır ceza ile cezalandırılmasını gerektirmektedir. Mağdurun trafik kazası geçirmiş olması, aklî veya bedensel bir hastalık veya sakatlıkla malul olması, malını koruyamayacak durumda olmasının örneklerini oluşturmaktadır. Hatta, bir yakınının ölüm haberini almış olmaktan doğan büyük bir üzüntünün neden olduğu bir panik hâlinin de aynı durumu doğurmuş bulunması olanaklıdır. Kişinin örneğin geçirmiş bulunduğu kaza sonucunda ölmüş olmasından yararlanılarak üzerindeki veya yanındaki eşya hakkında hırsızlık suçunun işlenmiş olması da bu bent kapsamında mütalâa edilmiştir.
Bu bent hükmünün uygulanabilmesi için, kişinin malını koruyamayacak duruma fail tarafından getirilmemiş olması gerekir. Aksi takdirde, duruma göre, yağma suçunun veya bir başka suçu işlemek amacıyla kasten öldürme suçunun oluştuğunu kabul etmek gerekir.” denilmektedir.
Hükmün gerekçesinde bazı örnek olaylar belirtilmekle birlikte, madde metni ve gerekçesinde, hangi hallerde kişinin malını koruyamayacak durumda olduğunun kabul edileceği tadadi olarak sayılmadığından, hâkim veya mahkemece her somut olayda, failin, kişinin malını koruyamamasından yararlanmak suretiyle hareket edip etmediği tespit edilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Her ne kadar gerekçede bu bentteki nitelikli hâlin uygulanabilmesi için kişinin malını koruyamayacak duruma fail tarafından getirilmemiş olması gerektiğinden söz edilmekte ise de; verilen örneklerden de açıkça anlaşılacağı üzere, failin hırsızlık fiilini işlemek amacıyla kişiye cebir veya tehdit uygulaması hâlinde, daha ağır cezaları gerektiren yağma ve/veya yağma suçuna ilâveten netice sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama ya da kasten öldürme suçu oluşacağından doğal olarak artık nitelikli bir hırsızlık suçundan bahsedilemeyeceği ifade edilmiştir. Gerekçenin anılan bölümünü, bu bağlamda yapılmış bir açıklama olarak kabul etmek gerekir.
Nitekim Daire’mizin 2021/2206 esas - 2021/8812 karar, 2021/514 esas - 2021/8289 karar, 2019/3523 esas - 2019/15442 karar ve 2019/5528 esas - 2019/16538 karar sayılı ilâmlarında, bu düşüncelerden hareketle, sanığın bankadan çıkarak otomobiline binen mağdura araç lastiğinin patladığını söylemek veya aracına taş atmak ya da sanığın aracına arkadan dokunup küçük çapta maddi hasarlı trafik kazasına sebep olmak suretiyle onun araçtan inmesini sağlayarak akabinde kapısı kilitli olmayan aracın ön koltuğunun üstünde olan ve içinde para bulunan çantayı çalması fiilleri TCK’nın 142/2-a maddesinde yer alan “kişinin malını koruyamayacak olmasından yararlanmak suretiyle” işlenen nitelikli hırsızlık suçu kapsamında değerlendirilmiştir.
Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde, katılan-mağdur yoğun bir trafikte araç kullanmakta olup, doğal olarak kendisinin ve başkalarının can ve mal güvenliğini koruma amacıyla hareket etmektedir. Bu itibarla katılan-mağdur, trafikte seyir hâlinde iken önünde ve arkasındaki araçlarla arasındaki takip mesafesini korumak, hız limitlerine, trafik ışıkları ve uyarı levhalarına uymak v.b. trafikte araç kullanmanın gerektirdiği bir dizi zorunlulukları gözetmek durumunda iken sanığın sağ ön kapı camını kırmasının da yarattığı şokun etkisiyle katılan-mağdurun malını koruyamayacak durumda olmasından yararlanmak suretiyle hırsızlık suçunun işlendiğini kabul etmek gerekmiştir. Nitekim katılan-mağdur olayın etkisiyle, koltuğunda adeta çakılıp kalmış ve sanığa herhangi bir şekilde müdahale edememiştir.
Sonuç olarak fiilin, TCK’nın 142/2-a maddesi kapsamında “kişinin malını koruyamayacak olmasından yararlanmak suretiyle” işlenen ve daha ağır cezayı gerektiren bir nitelikli hâl oluşturduğu kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle;
Sanık hakkında sabit olan eylemine uyan TCK’nın 142/2-a maddesi yerine hatalı nitelendirmeyle TCK'nın 141/1. maddesi ile uygulama yapılarak eksik cezaya hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK'nun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 24/01/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.