Esas No: 2014/2918
Karar No: 2014/5503
Karar Tarihi: 07.04.2014
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/2918 Esas 2014/5503 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : DEVELİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2012
NUMARASI : 2012/159-2012/441
Taraflar arasında görülen hakem kurulu kararına itiraz davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili ve ihbar edilen EPDK vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili 09/04/2012 havale tarihli dava dilekçesinde özetle: elektrik abonesi olan davalının elektrik faturasında belirtilen bedellerin iadesi için Develi Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurduğunu, tüketici Hakem Heyetinden de davalının şikâyetinin kabulü ile talep edilen kayıp kaçak bedelinin tüketiciye iadesine karar verildiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, husumet yönünden kararın iptali gerektiğini düzenlemenin EPDK tarafından yapıldığını, Tüketici Hakem Heyetinin dağıtım şirketlerince uygulanması zorunlu olan idarî işlemlerle ilgili karar verme görev ve yetkisi olmadığını, Tüketici Hakem Heyeti kararının gerekçesinin Kanuna aykırı olduğunu, elektrik faturasına yansıyan kayıp kaçak bedelinin sözleşmeye dayanmadığını kanuna dayandığını, öncelikle icranın geri bırakılmasına karar verilmesini, husumet görev yargı yolu itirazlarının aksi hâlde Develi Kaymakamlığı Tüketici Hakem Heyetinin 175631 karar sayılı ve 22/03/2012 tarihli kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahalli Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı vekili mahkemenin görevli olmadığını Danıştay"ın görevli olduğunu belirtmiş ise de; dava konusu kayıp kaçak bedelinin fatura ile tüketiciye davacı kurum tarafından yansıtıldığı, davacı kurum ile abone arasında elektrik tüketimine ilişkin sözleşme imzalandığı, bu sözleşmeye göre düzenlenen faturada kayıp kaçak bedelinin de talep edildiği, dolayısıyla bu durumun tüketici kanununa göre çözülmesi gereken bir sorun olduğu ve bu kanundan doğan bütün uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemelerinin bakmakla görevli oldukları bahsi geçen kanunun 2. maddesinin amir hükmü gereği olduğundan davacı vekilinin mahkemenin görevsiz olduğuna ilişkin görüşüne itibar edilmeyerek davaya devam edilmiş, uyuşmazlığın konusu fatura ile tüketici tarafından kuruma ödenen kayıp kaçak bedelinin tüketiciye iadesine ilişkin tüketici hakem heyeti kararının iptaline ilişkin olduğu, kayıp kaçak bedeli tüketicinin tüketmiş olduğu elektriğin karşılığı olmayıp bunun dışında hangi saikle olursa olsun bu bedelin tüketiciden tahsil edilmesinin doğru olmadığı, her ne kadar davacı kurum bedelin EPDK tarafından tespit edildiğini ve bu şekilde devlet adına tahsilat yaptıklarını öne sürmüş ise de tahsilatın kurum tarafından yapıldığı sabit olduğundan tüketici hakem heyetinin bedelinin iadesine ilişkin kararında her hangi bir isabetsiz durum olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık; yerel mahkeme kararının kesin olup olmadığı, varılacak sonuca göre kayıp kaçak bedeli tahakkuku uygulamasının mevzuata uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tüketici K.. K.. 27/01/2012 tarihli dilekçesi ile elektrik kullanımına ilişkin faturada; “kaçak kullanım (kayıp-kaçak), sayaç okuma bedeli ve diğer kesintiler bedeli adı altında alınan bedellerin iadesi için Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ne başvurmuştur. Develi Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti 22/3/2012 tarih 175631 sayılı kararı ile; kayıp kaçak bedeli adı altında dağıtım şirketi tarafından tüketiciye yansıtılan bedelin yasal olmadığı, tüketici aleyhine haksız şart olduğu ve diğer nedenlerle “tüketiciden haksız yere tahsil edilen bu kalemlere kesinti yapıldığı tarihten bu yana ödenen bedellerin yasal faizi ile birlikte satıcı/sağlayıcıdan alınarak tüketiciye iadesine” karar vermiştir.
Davacı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının iptali istemiyle tüketici mahkemesine iptal davası açmıştır. Yerel mahkemece kayıp-kaçak bedeli adı altında alınan ücretin yasal olmadığı ve tüketici için haksız şart teşkil ettiğinden davacı kurumun davasının reddine karar verilmiştir. Davacı kurum iş bu kararı süresinde temyiz etmiştir.
Somut olayda iptali talep edilen Develi Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nin 22/03/2012 tarih 175631 nolu kararına bakıldığında; davalı tüketicinin kullandığı elektrik için düzenlenen faturalara yansıtılan kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi hizmeti ve dağıtım bedellerinin hukuka aykırı olduğundan bahisle itiraz tarihine kadar alınan bu bedellerin iadesini talep ettiği, kararda ise anayasaya ve hukuka aykırı olarak faturada gösterilen bu bedellerin tüketiciye ödenmesine, bu kalemlere kesinti yapıldığı tarihten bu yana ödenen bedellerin satıcı/sağlayıcıdan alınarak tüketiciye iadesine karar verildiği görülmektedir.
Davanın niteliği ve müddeabihi itibariyle, kararın temyizinin mümkün olup olmadığı, bir başka ifadeyle esas kararın kesin olup olmadığı tartışılmalıdır.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427/2. maddesinde, miktar veya değeri belirli bir tutarın altında kalan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararların kesin olduğu, dolayısıyla temyizinin olanaklı bulunmadığı hükme bağlanmıştır. Yasa koyucu bu hükümle açık bir biçimde, bir kararın temyiz kabiliyetini haiz bulunup bulunmadığını belirlerken, davanın miktar veya değeri yanında temel ölçü olarak davanın türünü de esas almıştır. Davada, davacının abonelerinden almakta olduğu kayıp-kaçak bedelinin alınmamasına dair Tüketici Sorunları Hakem Heyetince verilen kararın iptali istemiyle açılmış; davalının yarattığı çekişmenin giderilmesi talep edilmiştir.
Her ne kadar davacının davalıdan aldığı kayıp-kaçak bedeli miktar itibariyle 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22/5. maddesinde ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırının altında bulunmakta ise de; yaratılan çekişme ve verilen hüküm bir yıla mahsus olmadığından ve ileriki yıllara da yönelik olduğu, dolayısıyla art etkisinin bulunduğu, yine kayıp kaçak vs. bedellerinin alınması uygulaması nedeniyle eldeki dosyada tek bir abone uyuşmazlığı yargıya taşımış olmasına karşın, ortada tüm aboneleri ilgilendiren toplu bir uyuşmazlığın bulunduğu her türlü duraksamadan uzaktır. Dolayısıyla yaratılan çekişme ve hukukî uyuşmazlığın kesinlik sınırının dışında kaldığı da açık ve belirgindir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/05/2009 tarih 2009/13-122, 189, 13/10/2010 tarih 2010/13-406, 503 Esas, Karar sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir)
Bu itibarla, kayıp-kaçak bedelinin yasada öngörülen ücret tespit kurallarına uygun olduğu yönünde tespit istemini de içeren böyle bir davada verilen karar, bir kanun hükmünün ileriye dönük olarak uygulanıp uygulanmaması yönünde de sonuç doğuracağından, temyiz incelemesinde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22/5.maddesi ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427.maddesinde belirtilen kesinlik sınırının gözetilmemesi gerektiğine; dolayısıyla bu davanın miktar ve değerine bakılmaksızın temyizinin olanaklı bulunduğunun kabulü gerekir.
Dairenin önüne gelen uyuşmazlık; davacı tarafından belirlenen ve EPDK tarafından onaylanan kurul kararına göre alınan kayıp-kaçak bedelinin Tüketici Hakem Heyeti veya dava üzerine Tüketici Mahkemesince yasal olmadığı, hakkaniyete aykırı bulunduğu ve haksız şart teşkil ettiği değerlendirmesinin yerinde olup olmadığı varılacak sonuca göre de kayıp-kaçak bedelinin alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle konunun aydınlanması için, davacı tarafından elektrik abonelerinden alınmakta olan kayıp-kaçak bedeline ilişkin ücretin yasal dayanağının açıklanmasında ve incelenmesinde yarar vardır.
Katip. R.S (2986)
Karşılaştırıldı.M.Ş-H.H
./..
-4-
ESAS NO : 2014/2918
KARAR NO : 2014/5503
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 1/1.maddesine göre; “Bu Kanunun amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, malî açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanmasıdır”. Yine aynı kanunun 4/1.maddesine göre ; Kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve malî özerkliğe sahip ve bu Kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuştur. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ise ""... bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur."" (4/2-son) Yine Kurulun görevleri arasında; tüketicilere güvenilir, kaliteli, kesintisiz ve düşük maliyetli elektrik enerjisi hizmeti verilmesini teminen gerekli düzenlemeleri yapmak da yer almaktadır. (5/6-c) Davaya konu olan kayıp kaçak bedeli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun geçici 9. maddesinde “ulusal tarife” adı altında EPDK tarafından belirlenerek uygulanmaktadır. 01/04/2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmakta olan bu tarife de EPDK"nun 28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı kararı ile belirlenmştir. Tarifelerin uygulanmasında davacının da dahil olduğu lisans sahibi şirketler bakımından yasal zorunluluk bulunmaktadır. Lisans sahibi şirketler tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyecek veya düzenlenen tarifeler kapsamında düzenlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacaktır. Tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedelini tahsil etmeme gibi bir inisiyatifi bulunmamaktadır. Tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedeli perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer almakta, bu bedelin belirlenmesi için alınan kurul kararı EPDK"nun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlamaktadır ve Dağıtım şirketleri kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangi bir işlemde bulunamayacaklardır. 4628 sayılı kanunun 6352 sayılı yasanın 64.m. ile değiştirilen 12. maddesinde kurulun yaptırım kararlarına karşı yetkili idare mahkemesinde dava açılabileceği, kurul kararlarına karşı açılan her türlü davanın öncelikli işlerden sayılacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm çerçevesinde kurul kararlarının iptali için yargı yoluna başvurmak her zaman mümkündür. O halde tarifeye ilişkin kurul kararı iptal edilmediği sürece geçerliliğini koruyacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, dava konusu kayıp-kaçak bedeli; yasa ile belirlenen bir ücrettir. EPDK tarafından yapılan tarife kurul tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girmekte ve uygulanmaktadır.
Öte yandan, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız şart içerdiğinin kabulü için herhangi bir yasal denetim yolu açık olmayan bir hükmün sözleşmeye konulmuş olması gerekir. Oysa az önceki açıklamalarda da izah edildiği üzere; kayıp kaçak bedeli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 1/1, 4/1. aynı kanunun geçici 9. maddelerine ve EPDK"nun 28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı kararına göre belirlenmekte ve alınmaktadır. Tarifelerin uygulanmasında davacının da dâhil olduğu lisans sahibi şirketler bakımından yasal zorunluluk bulunmaktadır. Lisans sahibi şirketler tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyecek veya düzenlenen tarifeler kapsamında düzenlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacaktır. Tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedeli perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer almakta, bu bedelin belirlenmesi için alınan kurul kararı EPDK"nun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlamaktadır ve Dağıtım şirketleri kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangi bir işlemde bulunamayacaklardır. Kurulun yaptırım kararlarına karşı, kurul kararlarının iptali için yargı yoluna başvurmak her zaman mümkündür. Tarifeye ilişkin kurul kararı iptal edilmediği sürece geçerliliğini korumaktadırlar. Kanun ve EPDK kurul kararları gereğince alınan kayıp-kaçak bedelinin haksız şart olarak kabulü olanaklı da değildir.
Hâl böyle olunca; Tüketici Sorunları Hakem Heyeti ve dolayısıyla da Tüketici Mahkemesi’nin kayıp-kaçak bedeli konusunda bir değerlendirme yapması açıklanan yasal düzenlemeler karşısında olanaklı olmadığı gibi, kayıp-kaçak bedeli alınması uygulaması haksız şart teşkil etmemektedir.
Açıklanan nedenlerle; davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya uygun görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.