Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 15. Hukuk Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 6.12.2005 gün ve 2004/562 E. 2005/424 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 2.3.2007 gün ve 2006/3807 E. 2007/2573 K. sayılı ilamıyla; (...Dava, yayın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan dolayı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, Şeker-İş Sendikası genel mali sekreteri olduğunu, 12.10.2004 tarihli ve 21.09.2004 tarihli Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi’nde davalı tarafından yazılan “Grand Şeker Hotel” ve ”Grand Şeker Hotel (Pardon Şeker Hotel) Varan-2” adlı köşe yazılarında kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu ve belirtilen hususların doğru olmadığını iddia ederek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı ise yazıya herhangi bir yorum katmadığını, yazıda kurumda çalışan kişiler tarafından gönderilen mektupların aynen yayınlandığını ve görünen gerçeğe uygun olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece haber gerçekliği ispat olunmamış konuya dayanıp, davacıyı aşağılayıcı küçük düşürücü niteliklerde bulunduğundan davacının kişilik haklarına açıkça saldırı oluşturduğu belirtilerek dava kısmen kabul edilmiştir. Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı, dava konusu yazıyı otelde çalışan personelin gönderdiği mektuba dayandırmış ve mektubu gönderenleri ve diğer bir kısım kişileri tanık listesinde göstererek dinlenilmesini istemiştir. Davalının bu talebi dikkate alınmadan karar verilmiştir. Buna göre savunma doğrultusunda davalının dilekçesinde gösterdiği deliller toplanarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili,Elazığ"da neşredilip, Türkiye"nin her tarafına dağıtılan Elazığ Yeni Ufuk Gazetesinin 2.sayfasında "Koca kalem sütununda davalının kaleme aldığı yazılarla davacı hakkında haksız suçlamalarda bulunduğunu; davacının kişilik haklarına saldırdığını ileri sürerek 15.000.000.000 TL. manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini cevaben bildirmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak kurulan hüküm, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur:
Türk Yargı sistemine göre hakim kendiliğinden bir davayı inceleyip, uyuşmazlığı çözemez. Bunun kaçınılmaz bir sonucu olarak da, hakim tarafların istekleri ile bağlı tutulmuştur. (HUMK.m.72, m.75) delillerin taraflarca hazırlanması" ilkesinden hareket olunarak ilgililer, dinletmek istedikleri tanıklar ile bilgisine başvurulmasını diledikleri bilirkişilerin, keşif ve benzeri incelemelerin bu cümleden olarak ikame ettikleri tüm delillerin masraflarını karşılamakla yükümlü tutulmuşlar, buna uymamaları halinde de isteklerinden vazgeçmiş sayılacakları öngörülmüştür. (HUMK.m.414)
Kanunlarımızda hakimin re"sen araştırma yapabileceği hallere de yer verilmiştir.Bu gibi hallerde olayın özelliğine göre hakim, incelemelerin gerektirdiği masrafların taraflarca ödenmemesi halinde sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere Hazineden ödenek isteyip gereğini yerine getirir. (HUMK.m.415)
Somut olayda dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin olup re"sen araştırma kuralı" değil, "delillerin taraflarca hazırlanması" ilkesinin uygulanması gerektiği kuşkusuzdur.
Bu itibarla, davayı takip etmeyen, cevap dilekçesinde bildirmiş olduğu tanıklarının dinlenmesi için gerekli masrafları yatırmayan davalının şahit dinletmekten vazgeçtiğinin kabulü zorunludur.Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 415.maddesinde yazılı işleme başvurulması, eş söyleyişle tanıklara davetiye çıkarılmasına yönelik masrafların Hazineden karşılanması olanaklı değildir.
Öte yandan davalının kendisi tarafından gösterilen tanıkların dinlenmeleri için "delillerin taraflarca hazırlanması ilkesi gereği" masrafları yatırma yükümlülüğü bulunduğundan, anılan masrafların karşı taraftan istenerek mahkemece davacının kendisi aleyhine bir işleme zorlanması olanağı da bulunmamaktadır.
O halde yerel mahkemenin direnme kararı usule ve yasaya uygun olup, yerindedir.
Ne varki Özel Dairece davalı vekilinin işin esasına yönelik temyizi bozma nedenine göre incelenmemiş olup, dosyanın davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan dosyanın işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 4.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 19.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.