21. Hukuk Dairesi 2014/26245 E. , 2015/7107 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, çalışma gücünün %60"nı kaybettiğinin tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının maluliyet oranının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabülüne, davacının mevcut durumunun 85/9529 karar sayılı Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümleri, 3. Bölüm,10 madde B-17 fıkrasına göre beden çalışma gücünün en az 2/3 (üçte iki ) "sini kaybettiğinin, malul sayılması gerektiğinin tespitine, buna aykırı kurum işleminin iptaline, karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 01/04/1979-01/12/1979 tarihleri arasında 240 gün 506 sayılı Yasa kapsamında ve 06/04/1988-31/12/1996 tarihleri arasında 3145 gün Bağ-Kur kapsamında sigortalılığının olduğu, davacının 19/09/2002 tarihinde maluliyet aylığı talebinde bulunduğu, Kurumun 24/02/2004 tarihli yazısında davacının hastalığının sigortalı oluş tarihinden önce de mevcut olduğu tespit edildiğinden maluliyetinin reddine karar verildiğinin bildirildiği, 10/08/2009 tarihli yazıda da davacının kanunda belirtilen oranda çalışma gücünü kaybetmediğine karar verildiğinin bildirildiği Yüksek Sağlık Kurulunun 13/10/2010 tarihli raporda davacının maluliyetini gerektiren hastalık ve arızası ile Bağ-Kur kapsamına girdiğinden maluliyet sigortası yardımlarından yararlanamayacağının bildirildiği, Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunun 08/10/2012 tarihli raporunda davacının beden çalışma gücünün en az 2/3 ünü kaybettiğinin ve malul sayılması gerektiğinin bildirildiği, Adli Tıp Genel Kurulunun 08/05/2014 tarihli raporunda davacının beden çalışma gücünün 2/3 ünü kaybettiğinin ve malul sayılması gerektiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa"nın 95. maddesidir. Anılan maddeye göre, "Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usul ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usulüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir. Usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün
kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usulüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Sağlık Bakanlığı ile Kurumun birlikte çıkaracağı yönetmelikle düzenlenir.”
Bu yasal düzenleme gereğince düzenlenen Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin 55. maddesine göre sigortalının malullük durumunun Kurumca yetkilendirilen Sağlık sunucularının sağlık kurulunca usulüne uygun düzenlenecek raporların Kurum Sağlık Kurulunca incelenmesi sonucu Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde belirlenen usul ve esaslara göre tespit edileceği, anılan yönetmeliğin 5. maddesinde sigortalı ve hak sahiplerinin çalışma gücü oranlarının a) Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastaneleri, b) Devlet Üniversitesi, c) Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı asker hastaneleri, ç) sigortalıların ikamet ettikleri illerde (a), (b), (c) bentlerinde belirtilen hastanelerin bulunmaması durumunda Sağlık Bakanlığı tam teşekküllü hastanelerin yetkili olduğu, bildirilmiş, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 56. maddesinde ise Kurum Sağlık Kurulunca verilen karara karşı yapılan itirazların Yüksek Sağlık Kurulunca inceleneceği bildirilmiştir.
Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu giderek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
Somut olayda; Yüksek Sağlık Kurulunun 13/10/2010 tarihli raporunda davacının maluliyetini gerektiren hastalık ve arızası ile Bağ-Kur kapsamına girdiğinden maluliyet sigortası yardımlarından yararlanamayacağı bildirimiş olup Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu ile Adli Tıp Genel Kurulundan alınan raporlarda davacının beden çalışma gücünün en az 2/3 ünü kaybettiğinin ve malul sayılması gerektiğinin bildirilmesine rağmen davacının sigortalı oluş tarihinde maluliyetinin bulunup bulunmadığının ve davacının maluliyet başlangıç tarihinin tespit edilmediği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, davacının sigortalı oluş tarihinde maluliyetinin bulunup bulunmadığının ve davacının maluliyet başlangıcının tespiti için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan rapor alıp bu rapor ile Yüksek Sağlık Kurulundan alınan 13/10/2010 tarihli rapor arasında çelişki oluşması halinde çelişkiyi gidermek için Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alındıktan sonra bunun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.