11. Hukuk Dairesi 2016/3254 E. , 2017/7484 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03/12/2015 tarih ve 2014/424-2015/668 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkili şirkete %10 hissedar ve kurucu ortak olduğunu, davalı ve dava dışı ... ... müvekkili şirketin 5 yıl süreyle görev yapmak üzere müdürü olarak belirlendiklerini ve istifa ettikleri 31/12/2010 tarihine kadar devam ettiğini, davalının şirketin kuruluşundan sonra üzerine düşen yükümlülükleri gereği gibi yerine getirmediğini, basiretli bir tacir gibi davranmadığını, özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını, müdürlük görevini yaptığı süre boyunca görevini gereği gibi yerine getirmemesi, haksız rekabet iş ve işlemlerin gerçekleştirilmesi, ticari itibarın kötüniyetli kullanılması, bir kısım işçilerin başka şirkete geçmesine vesile olunması, haksız bir kısım iş ve işlemler nedeniyle şirketin 20.000 TL"den fazla zarara uğratıldığını ileri sürerek davalı tarafından verilen zarar nedeniyle şimdilik 20.000 TL"nin davalıdan tahsiline, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespiti ile bu eylemlerinden men edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, limited şirket ortağına ortağı olduğu şirket ile rekabet yasağı getirilmediğini, davacı şirket ana sözleşmesinde bu konuda düzenleme yapılmadığını, davalının halen maaşlı olarak başka bir şirkette çalıştığını, davacı şirket sırlarının ifşa etmediğini davalının şirket müdürü olarak çalıştığı dönemde görevini gereği gibi yerine getirdiğini, şirket borçlularından elden yapılmış tahsilat bulunmadığını, şirketin tasfiyesine ilişkin davalıya herhangi bir talep gelmediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalının ortağı olduğu davacı firma bilgilerini ne şekilde ve nasıl daha sonra çalıştığı işyerinde kullandığı hususunu kanıtlayamadığı, çalışma hayatında edinilen tecrübe ve mesleki bilgilerin iş değişikliği halinde kullanılamayacağının söylemenin mümkün olmadığı ve haksız rekabet de olmayacağı gerekçesiyle subut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 186"ncı maddesinde mahkemenin, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet edeceği ve taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunun bildirileceği düzenlenmiştir. Anayasa"nın 36"ncı maddesine göre herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına
sahiptir. Adil yargılanma hakkı hak arama özgürlüğünün uygulamaya yönelik uzantısı niteliğindedir. Somut uyuşmazlıkta 13.12.2015 tarihli celsede tahkikat aşaması bitirilerek sözlü aşamaya geçilmiş ve yukarıda özetlendiği şekilde hüküm kurulmuştur. 6100 sayılı HMK"nın 186"ıncı maddesi hükmüne aykırı olarak tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama için gün tayin edilip taraflara davetiye çıkartılmadan hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır. Mahkemece bu hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 20/12/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞIOY
6100 sayılı HMK"nın Geçici 3/2. maddesi delaletiyle temyiz incelemesinde uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK"nın 5236 sayılı Yasa ile değişiklikten önceki 428/2. maddesi "Usulü muhakemeye muhalefetten dolayı bir hükmün nakzolunabilmesi mahkemeye ait vezaifte usulü muhakemenin ihlal olunmasına ve işbu kusur ve hatanın lahik olan hükmü tağyir edecek derecede bulunmasına veya müddei, yahut müddeaaleyh tarafından usulü muhakemenin tağyir ve ihlal olunduğunu ispat edecek derecede itiraz olunup da mahkemede tetkik edilmemiş olmasına mütevakkıftır." hükmünü içermektedir. Yerel mahkemece sözlü yargılama için duruşma günü belirlenip taraf vekillerine tefhim ve tebliğ edilmemiş olması, 6100 sayılı HMK"nın 186. maddesindeki usul hükmünün ihlali niteliğinde ise de, yukarda anılan kanun hükmü doğrultusunda, tek başına bozma sebebi olarak kabul edilemez.
Bu nedenlerle, davacı vekilinin esasa yönelik temyiz nedenleri üzerinde durularak bu çerçevede yapılacak inceleme sonucunda bozma nedenleri ortaya çıktığı takdirde, usuli cihete ilişkin bu yönde de bozma nedeni oluşturulması gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan Daire çoğunluğunun münhasıran usul bozmasına katılmaya olanak görmüyoruz.