20. Hukuk Dairesi 2016/4808 E. , 2017/9133 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, dava dilekçesinde sınırlarını tarif ettikleri, 18000 m2 ve 6000 m2 yüzölçümündeki taşınmazların genel kadastroda tapulama dışı bırakıldığını, taşınmazların murisleri ... tarafından çalıları sökülmek ve taşları temizlenmek suretiyle imar - ihya edildiğini, murisin 1999 yılında ölümü ile mirasçılarına kaldığını, mirasçıların 3/33 hissesini 15/05/2008 tarihli satış senedeniyle ... ve...’ye sattıklarını, taşınmazların üzerinde 46 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği bulunduğunu iddia ederek, taşınmazların Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince adlarına tapuya tescilini istemişlerdir.
Mahkemece davanın kabulüne, 19/8/2009 tarihli fen bilirkişi krokisinde ... ... köyünde bulunan (A) ile gösterilen 19.099,90 m2 ve (B) ile gösterilen 6761,64 m2’lik bölümlerin tarla niteliğiyle ve payları oranında davacılar adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 18/10/2012 gün ve 10794 E- 11841 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında “ Çekişmeli taşınmazlar genel kadastroda tesbit dışı bırakılma nedenine ve çevresindeki taşınmazların niteliğine göre orman sayılan yerlerden olup olmadığı ve zilyetlik koşulları yöntemince araştırılmamıştır. Taşınmazlar ve çevresi, fundalık olarak tapulama harici bırakıldığına göre, eğiminin doğru olarak belirlenmesi elzemdir. Raporları hükme esas alınan bilirkişiler, taşınmazların eğiminin % 7 - 9 olduğunu belirtmiş iseler de, eğim krizimetre ile ölçülmediği ve topoğrafik harita getirtilerek münhanilere göre gerçek eğimi belirlenmemiştir. Bunun yanında, yöreye ait son 20 yılda çekilmiş hava fotoğrafları ve memleket haritaları getirtilerek bu belgelerdeki durumuna göre zilyetlik olgusu resmî belgelerle denetlenmemiştir. Bu nedenle en eski tarihli ve dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ait memleket haritaları, hava fotoğrafları ve amenajman planları getirtilerek çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığı yönünde araştırma yapılmalı, orman olmadığı belirlendiği takdirde ise zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.” denilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmasının ardından yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 06/04/2015 tarihli fen bilirkişi krokisinde ... ... köyünde bulunan (A) ile gösterilen 19.099,90 m2 ve (B) ile gösterilen 6.761,64 m2’lik bölümlerin susuz tarla niteliğiyle ve payları oranında davacılar adlarına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, genel kadastroda tapulama harici bırakılan ve tapusuz olan taşınmazların, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapuya tesciline ilişkindir.
Kadastro müdürlüğünce, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işleminin 13.02.1955 tarihinde kesinleştiği, taşınmazların bu işlemde fundalık olarak tapulama dışı bırakıldığı bildirilmiştir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde dava tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına
08/11/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.