3. Hukuk Dairesi 2013/20503 E. , 2014/5421 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : UŞAK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/05/2013
NUMARASI : 2011/110-2013/227
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların Uşak ili Merkez .. Köyü 1535 ve 1536 parsel olarak kayıtlı taşınmazlarda komşu olduklarını, müvekkilinin davalıya ait 1536 parselin 436,87 m²"lik kısmına kendi taşınmazı zannıyla tamamen iyi niyetli olarak 1997 yılında 6 ceviz ağacı, iki erik ağacı ve iki elma ağacı diktiğini, davalının da taşınmazının etrafına tel çektiğini, ağaçların dikili olduğu kısmını dışarda bıraktığını, davalının çok sonra yerinin ölçümünü yaptırınca iki taşınmazın birbirine girdiğini gördüğünü, karşılıklı davalar açıldığını, net durumun Uşak 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/409 Esas- 2010/287 Karar sayılı dosya kapsamında yapılan yargılama sonucunda ortaya çıktığını, yargılama sonucu müvekkilinin 1536 parsele el atmasının önlenmesine karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini, bu karar gereği ağaçların davalı taşınmazında kaldığını, davalının sebepsiz yere zenginleştiğini, kötü niyetli olarak müvekkilinden ağaçları sökmesini istediğini, fidanların 14 yıllık olup, sökülmesinin mümkün olmadığını, ekonomik değer taşımaları nedeniyle de sökülüp götürülmelerinin aşırı zarara neden olacağını belirterek, şimdilik 8.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin tarlasını satın aldığı tarihte komşu 1535 numaralı parsel maliki davacının beyanlarına itibar ederek kendisine ait parselin etrafını telle çevirdiğini, davacının kötü niyetli olarak müvekkilinin arazisine tecavüzde bulunduğu gibi kötü niyetli olarak bu davaya esas olan meyve ve ceviz ağaçlarını yaklaşık 1995 yılında müvekkilinin arazisine diktiğini, müvekkilinin bu ağaçları kendi arazisinde istemediğini, ağaçlardan dolayı bir menfaat peşinde olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının çaplı taşınmaz üzerine diktiği ağaçlar nedeniyle iyi niyet iddiasında bulunamayacağı,bunun yanında Uşak 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/409 Esas-2010/287 Karar sayılı dava dosyasından davacının el atmasının önlenmesine dair karar verilmiş ise de, ağaçların bulunduğu alanın halen davacının kullanımı altında olduğu, davacının dava tarihi itibariyle henüz doğmuş bir zararı mevcut olmadığı, davalının dava tarihi itibariyle sebepsiz zenginleşmesinin vaki olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, davacı tarafından dikilip yetiştirilen ve davalının taşınmazında bulunan elma ağaçları yönünden davalının sebepsiz zenginleşip zenginleşmediği noktasında toplanmaktadır.
TMK.nun 729/1.maddesinin yollaması ile 722/1.maddesinde; “Bir kimse kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu malzeme arazinin bütünleyici parçası olur.” TMK.nun 723.maddesine göre, "Malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür". Davacının diktiği ağaçlar yönünden davalının sebepsiz zenginleştiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Davalı TMK.’nun 722-729 maddeleri uyarınca asgari levazım bedelinden sorumludur.
Gerek öğreti ve gerekse uygulama ile asgari levazım değerinin, tüm malzemenin işçilik ve bakım giderlerinin gözetilmeksizin, piyasadaki en düşük değerlerinden, yapım ve dikim yılı veya yıllarına göre yıpranma payı düşüldükten sonra elde edilerek miktar şeklinde hesaplanacağı da benimsenmiş bulunmaktadır.
Davalı tarafından açılan el atmanın önlenmesi davası sonucunda, iş bu davanın davacısının, iş bu davanın davalısına ait 1536 parsel sayılı taşınmaza 436,87m2 vukubulan elatmanın önlenmesine karar verilmiş, iş bu karar 29.07.2010 tarihinde kesinleşmiş, eldeki dava 08.04.2011 tarihinde açılmıştır. Davacı taraf, davayı açarken davalının davacıdan ağaçların sökülmesini talep ettiğini ileri sürmüş, davalı vekili cevap dilekçesinde müvekkilinin bu ağaçları arazisinde istemediğini ifade etmiştir. Bu durumda mahkemece davacının dava tarihi itibariyle henüz doğmuş bir zararının mevcut olmadığının, dava tarihi itibariyle sebepsiz zenginleşmesinin vaki olmadığının kabulü doğru görülmemiştir.
O halde; gerek öğreti gerekse yerleşik yargı kararlarında belirtildiği gibi davalı, söz konusu muhtesatlardan dolayı hiç bir maliyet ve bakım masrafı yapılmadan, sadece asgari levazım oranında sebepsiz zenginleştiğinden, belirlenecek olan asgari levazım miktarı üzerinden davanın kabulü gerekirken, değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde davanın tümden reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.