8. Hukuk Dairesi 2010/162 E. , 2010/2800 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Kesmeköprü Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 15.07.2009 gün 208/402 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, imar-ihya, miras yoluyla intikal ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak dava dilekçesinde sınarları gösterilen yaklaşık 98300 m2 yüzölçümlü taşınmaz bölümünün vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, imar-ihya ve kazanma koşulları oluşmadığını, taşınmazın kıraç arazi niteliğinde olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur Davalı ... temsilcisi yargılama oturumlarına katılmamış ve yanıt vermemiştir.
Mahkemece, kazanma koşullarının oluştuğu düşüncesinden hareketle davanın kabulüne, teknik bilirkişi raporunda A, B, C, D harfleriyle gösterilen toplam 55970.78 m2 yüzölçüme sahip yerin davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmaz, 1957 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında “taşlık, kayalık” olarak tespit dışı bırakılmıştır. Kazanma koşullarının gerçekleştiği açıklanarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Mahkemece, ...Kadastro Müdürlüğünden tescil konusu yerin hangi nedenle tespit dışı bırakıldığı sorulmamış, taşınmazın sınırında bulunan 722 parsele ait 104 nolu vergi kaydı istenilerek taşınmaz yönünü kim ya da ne gösterdiği üzerinde durulmamıştır. Davalı Hazine vekili,taşınmazın evveliyatının kıraç olduğunu ileri sürmüş olup 722 nolu parselin kadastro tutanağı içerisindeki krokiye göre tescil konusu taşınmaz yönü kıraç olarak gösterilmiştir. Mahkemece bu husus dikkate alınarak kıraç olarak nitelendirilen yerin mera olup olmadığı, dava konusu yerin meradan elde edilip edilmediği, taşınmazın bulunduğu yerde tahsisli veya kadim mera bulunup bulunmadığı usulüne uygun olarak araştırılmamış; taşınmazın niteliği duraksamaya yol açmayacak şekilde tespit edilmemiştir.
Bundan ayrı; hava fotoğrafı ve memleket haritası uygulaması da usulüne uygun olarak yapılmamıştır. Harita uygulaması dosya tevdi edilmek suretiyle yapılmış, jeolog bilirkişi tescil konusu yeri gözlemlemeden dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre rapor tanzim etmiştir. Dava konusu taşınmaz hakkında bir yargıya varmak için tescil konusu taşınmazın yerinde görülmesi ve gözlemlenmesi gerekmektedir. Dava konusu taşınmazların sınırlarında dere yatağı olup, tescil konusu taşınmaz bölümlerinin derenin aktif yatağı ya da etki alanında kalıp kalmadığı, dere yatağından elde edilen yerlerden olup olmadığı ve dere yatağı ile taşınmaz arasındaki kot farkı bulunup bulunmadığı jeolog bilirkişi tarafından teknik verilere dayalı olarak irdelenmemiştir.Bu yönüyle dayanılan rapor yetersiz olup ve taşınmazın niteliği bakımından kanaat oluşturmaktan uzaktır. Taşınmaz, kadastro çalışmalarında taşlık kayalık olarak tespit dışı bırakılmış olup kural olarak böyle bir yerin kazanılması için imar-ihya işleminin tamamlanması gerekir. Keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişiler; üzerindeki yerli kayaların 2 yıl kadar önce kepçeyle temizlendiğini bildirmişlerdir. Bu açıklamalar dikkate alındığında imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı hususu da açıklığa kavuşturulmamıştır.
Mahkemece, kuru tarım arazisi niteliğinde bulunduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiştir. Dava konusu yerin sınırında bulunan 722 parsel sulu tarla niteliğinde dava dışı kişiler adına tespit edilmiştir. Yapılan bu tespit bölgedeki taşınmazların sulu tarım arazisi niteliğinde olabileceği kanaatini uyandırmaktadır. 3402 sayılı Kanunun 14.maddesindeki norm sınırlamaları dikkate alınarak taşınmazın sulu tarım arazisi olup olmadığı üzerinde durulmamış, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu uyarınca araştırma yapılmamıştır.
Mahkemece, tescil konusu taşınmazın bulunduğu yerde tahsisli mera bulunup bulunmadığının Tapu Sicil, Kadastro Müdürlüğü, İl Tarım Müdürlüğü ile İl Özel İdaresinden ayrı ayrı sorularak belirlenmesi, varsa, kayıt-belge ve haritalarının getirtilmesi, sınırda bulunan 722 parsele uygulanan vergi kaydı ile taşınmazın bulunduğu bölgeye ait dava tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ve iki ayrı zamana ait hava fotoğrafları ile topoğrafik haritaların ilgili yerlerden istenilmesi, yeniden yapılacak keşifte uzman harita, ziraat ve jeoloji mühendisleri vasıtasıyla uygulanması bu konuda teknik ve yerel bilirkişi ile tanıklardan yararlanılması, yerleşik uygulamalara göre yerel bilirkişi ve tanıkların meradan yararı bulunmayan komşu köyler halkı arasından seçilerek HUMK.nun 258 ve 259.maddeleri uyarınca taşınmaz başında dinlenilmeleri, uyuşmazlık konusu yerin kadim ve tahsisli mera sayılan yerlerden olup olmadığının uzman bilirkişiler vasıtasıyla saptanması, hava fotoğrafları ve topoğrafik haritaya göre taşınmazın niteliğinin duraksamaya yol açmayacak şekilde belirlenmesi, bu konuda harita , jeolog ve ziraat mühendisinden gerekçeli ve denetime açık ölçekli ve krokili rapor alınması, temyiz incelemesi sırasında göz önünde tutulmak üzere HUMK.nun 366.maddesi hükmü uyarınca dava konusu taşınmaz ve çevresinin resimlerinin çektirilip mahkeme hakimi tarafından onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, 3402 sayılı Kanunun 14.maddesindeki 40 ve 100 dönümlük sınırlamaların göz önünde bulundurulması ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetli görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin tüm temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.