"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "tapu iptali tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Beykoz İkinci Asliye Hukuk Mahkemesi)"nce davanın reddine dair verilen 29.05.2006 gün ve 2006/6 E. 120 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından İstenilmesi üzerine, Yargıtay Ondördüncü Hukuk Dairesi"nin 30.01.2007 gün ve 2006/15120 E. 2007/719 K. sayılı İlamı ile, (.,.Davacı tarafından açılan tapu tahsisi belgesine dayalı tapu iptali ve tescil davasında davanın reddine dair verilen hüküm, davacının temyizi üzerine Dairemizce bozulmuştur. Bozma kararına karşı davalı tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuş, bu istemin reddi üzerine, yeniden yapılan yargılama sonucu, davacı tarafından takip edilmediği gerekçesiyle davanın Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 409/5. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429/2. maddesi yerel mahkeme kararının bozulması üzerine mahkemece yapılacak işlerin yöntemini düzenlemektedir. Bu yöntem, bozma ilamına karşı karar düzeltme isteminin reddi halinde de uygulanır. Anılan madde hükmüne göre, taraflara Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 434. maddesi gereğince yasa yoluna başvuran taraftan peşin alınan giderden karşılanarak, mahkemece taraflara duruşma gününün tebliği gerekmektedir.
Eldeki davada, karar düzeltme isteminin reddinden sonra taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilmiş, davacı vekiline çıkartılan davetiye bilâ tebliğ iade edilmiştir. Tebligatın davacı vekilinin dava dilekçesindeki adresine gönderildiği, ancak, davacının yargılama aşamasında bu adresini değiştirdiği yerel mahkeme karan ve Dairemiz bozma ilamı yeni adrese gönderildiği halde, karar düzeltme isteminin reddinden sonra yeniden verilen duruşma gününü adres değişikliği gözetilmeden eski adrese gönderilmiş ve tebliğ edilemeden iade edilmiştir. Bu durumda, davacı vekiline tebliğ edilmeyen duruşma gününden vekilin haberdar olması beklenemeyeceğinden, mahkemece, adresteki hata gözetilerek doğru adrese tebligat çıkarması gerekirken dosyanın işlemden kaldırılması ve daha sonra da açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykındır. Karar bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davacı vekili
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının Rüzgarlıbahçe Mahallesi Beykoz-İstanbul"da ikamet ettiğini, 2981 sayılı İmar Affı Kanunu"na göre süresi İçerisinde müracaat ederek 25.06.1984 tarihinde İstanbul Milli Emlak Müdürlüğü"nden tapu tahsis belgesi aldığını; imar ıslah çalışmaları sırasında davacının evinin bulunduğunu, arsanın 744 ada, 16 parsel olarak Hazine adına tescil edildiğini; Milli Emlak Müdürlüğü"ne müracaat ettiği halde tapusunu alamadığını ileri sürerek, 16 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın içinde bulunduğu Beykoz ilçesinin tamamının sit alanı kapsamına alındığını, 2981 sayılı Kanun"un 3 ve 14/f maddeleri uyarınca şahıslara verilen tapu tahsis belgelerinin iptali gerektiğini, davanın reddini cevaben bildirmiş; yerel mahkemece davanın reddine İlişkin olarak kurulan hüküm Özel Daire"ce yukanda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
23.07.1983 tarihinde yürürlüğe giren 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu"nun 11, maddesinin 1. fıkrası "Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarının malikleri bu varlıkların bakım ve onarımlarını Kültür ve Turizm Bakanlığı"nın bu Kanun uyannca bakım ve onarım hususunda vereceği emir ve talimata uygun olarak yerine getirdikleri sürece, bu Kanunun bu konuda maliklere tanıdığı hak ve muafiyetlerden yararlanırlar. Ancak, korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları ile bunların korunma alanları, zilyetlik yoluyla İktisap edilemez..." hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere 2863 sayılı Kanun"un ilk haline göre, korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları ile bunların koruma alanlannın zilyetlikle iktisap edilmesi yasaklanmıştır.
14.07.2004 tarihli 5226 sayılı Kanun"un 5. maddesiyle, 2863 sayılı Kanun"un 11. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi değiştirilmiş, koruma alanlarından sonra gelmek üzere sit alanları sözcüğü ilave edilmiştir. Böylelikle sit alanlannın da olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla kazanılması yasaklanmıştır.
Ne var ki, 22.05.2007 tarihinde kabul edilen ve 30.05.2007 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 5663 sayılı Kanunla, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu"nun 11. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi değiştirilmiş "Ancak, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez" hükmüne yer verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, zilyetlikle kazanma bakımından hüküm değiştirilmiş, zilyetler lehine yeni bir düzenleme getirilmiştir.
Yeni düzenlemede "...birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarının" zilyetlikle kazanılmayacağı öngörüldüğünden, doğal sit alanları ve 3. derece arkeolojik sit alanlarında bulunan taşınmazların koşulları oluştuğu takdirde, zilyetlik yoluyla kazanılmalan mümkün hale gelmiştir.
Öte yandan, 5663 sayılı Kanun"un 2. maddesiyle, 2863 sayılı Kanun"a eklenen geçici 7. maddeye göre, bu değişikliğin devam eden davalarda da uygulanacağı vurgulanmış olmakla uyuşmazlığın değişik bu hüküm çerçevesinde çözümlenmesi gerekir.
Ayrıca, 2981 sayılı Kanun"un 3, maddesinde ^
^İstanbul ve Çanakkale (özel kanun çıkarılıncaya kadar) Boğazları ile 2862 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca belirlenmiş ve belirlenecek yerlerde, Askeri Yasak Bölgeleri ve Güvenlik Bölgelerinde, Türk Silahlı Kuvvetleri"ne ait harekat, eğitim ve savunma amaçlı yapılarda bu Kanun hükümleri uygulanmaz." hükmüyle Kanunun uygulanmasındaki istisnalar belirtilmiştir.
Somut olayda; davacı, bir mülkiyet belgesi olmayıp, fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan zilyetlik belgesi niteliğindeki tapu tahsis belgesine dayanmaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, dava konusu taşınmazın 2981 sayılı Kanun"un 3. maddesinde öngörülen istisnalar kapsamında olup olmadığı açık bir şekilde araştırılmamıştır. O halde mahkemece davaya konu taşınmazın anılan hüküm kapsamında kalıp kalmadığı saptanmalı, varılacak sonuca göre, yukanda agklanan ilkeler ve yasa maddeleri de gözetilerek davacı tarafından iktisabının mümkün olup olmadığı saptanarak varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
O halde, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme karan bozulmalıdır.
Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK"nın 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 12.03.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.