8. Hukuk Dairesi 2010/1627 E. , 2010/2742 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ve müşterekleri ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 09.10.2009 gün ve 332/399 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.05.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat ... ve karşı taraftan davacılar ..., ..., ... geldiler. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 620 parsel sayılı taşınmazın, vekil edenlerinin zilyetliği altında bulunan 6341 m²"lik bölümüne ilişkin davalı adına olan tapu kaydının iptal edilerek, vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 620 parsel sayılı taşınmazın, krokisinde B harfi ile gösterilen 6341 m²"lik kısmına ilişkin ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık konusu 620 parsele ait, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu belirtilerek 25.8.1992 tarihinde Hazine adına yapılan tespitin; taşınmazın Yusuf oğlu ...’ın kullanımında bulunduğuna ilişkin tutanağın beyanlar hanesindeki açıklamanın gerçeği yansıtmadığından bahisle; görülmekte olan davanın davacılarından ... tarafından zilyetlik şerhi sahibi ... aleyhine ...Kadastro Mahkemesine açılan, beyanlar hanesindeki belirlemeye itiraz davasının başarıya ulaşması sonucunda; anılan mahkemenin 1996/326 esas ve 1997/169 karar sayılı ilamı uyarınca 26.7.1997 tarihinde kesinleştiği ve Hazine adına olan ilk kaydın bu şekilde oluştuğu dosya arasında bulunan kayıt ve belgelerden anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmaz, daha sonra davalı tarafından kayıt maliki Hazineye yönelik açılan tapu iptal ve escil davası sonunda .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/49 esas ve 2001/127 karar sayılı ilamı uyarınca davalı ... adına 22.11.2002 tarihinde tescil edilmiştir.
Davacılar vekili dava konusu taşınmazın 6341 m²"lik bölümünün çok uzun bir zamandan beri... ve onun mirasçıları olan vekil edenlerinin zilyetliği altında olduğunun, kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın tamamının zilyedinin davalı olduğuna ilişkin beyanlar hanesindeki şerhe yönelik olarak açılan dava sonucunda ...Kadastro Mahkemesinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı hükmü ile belirlendiğini ileri sürdüğüne göre; kadastrodan önceki hukuki nedene dayanarak iptal tescil isteğinde bulunmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükümlerine göre, tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırmalara ve tespitlere, tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. İncelenmekte olan bu dava ise, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin kaçırılmasından sonra 1.9.2008 tarihinde açılmıştır. Yani Kadastro tutanağı zilyetlik şerhi nedeniyle dava konusu yapıldığından buna ilişkin hükmün kesinleştiği 26.07.1997 tarihinden eldeki davanın açıldığı 01.09.2008 tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. fıkrasında öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olmaktadır. Anılan maddedeki 10 yıllık hak düşürücü süre olumsuz dava koşulu olup, tüm def’i ve itirazlardan önce nazara alınır. Dolayısı ile tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken olumsuz dava koşulu olan bu yönün gözardı edilmesiyle, işin esasına girilip davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 750 TL avukatlık ücretinin davacılardan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine ve 405,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 25.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.