Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/15701 Esas 2016/310 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/15701
Karar No: 2016/310
Karar Tarihi: 13.01.2016

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/15701 Esas 2016/310 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2014/15701 E.  ,  2016/310 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.05.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı vekili, davacının 151 parsel sayılı taşınmazda hisseli malik olduğunu, dava dışı .... tarafından davalıya satılan payın önalım hakkı nedeni ile müvekkili adına tescilini istemiştir.
    Davalı vekili, taşınmazda fiili taksim yapıldığını, kullanılan yerlerin ayrı ayrı olduğunu, davanın dürüstlük kuralına aykırı şekilde açıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Önalım davasına konu payın bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK"nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
    Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın dava konusu payı devreden .... ve diğer hissedarlar tarafından düzenlenen rızai taksim sözleşmesine göre taksim edilerek uzun süredir kullanılmakta olduğu, daha sonra ...."nin, davacı ile boşanma davası nedeniyle düzenlenen protokolde bu taşınmazdaki hissesinin 500 m2 kısmını kendi uhdesinde bırakarak kalan 3809/14566 hissesini davacıya bağışladığı ve mülkiyetini devrettiği, davacının yine bu taksim sözleşmesine uygun şekilde taşınmazı kullandığı, daha sonra davaya konu kendisine düşen 500 m2 yerin karşılığı olan payı da davalıya sattığı anlaşılmaktadır.
    Dosya kapsamına, toplanan delillere ve özellikle mahallinde yapılan keşifte dinlenen tanık beyanlarına göre pay satışı yapılmadan önce dava dışı .... ile davacının ayrı ayrı kullandıkları yerlerin mevcut olduğu, Davacının ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise yukarıda belirtildiği üzere satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK"nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından, mahkemece dava konusu taşınmazda fiili taksim bulunması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 13.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.