Taraflar arasındaki Kira sözleşmelerinin feshi, tespit ve uyarlama davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy Asliye 2.Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.2.2006 gün ve 2005/353-2006/31 sayılı kararın incelenmesi davalılar A..K.. ve G..G..vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 20.11.2006 gün ve 2006/6302-3928 sayılı ilamı ile, (...Davacı, davalıların miras bırakanı M..K..’dan intikal eden Mimarsinan mahallesi, Çatalca Yolu üzerindeki tek katlı işyerini davalı A.. K..’dan 1.12.1997 başlangıç tarihli 6 yıl süreli, diğer davalı G.. G..ile de 1.12.1998 başlangıç tarihli 2 yıl süreli,aylık 500’er DM’den kira akdi ile kiraladığını, 18.12.1997 tarihinde yapılan imar uygulaması sonucu taşınmazın imar yolunda kaldığını, 1.11.1999 tarihli yoklama fişi ile işgalinin tesbit edildiğini, belediyeye işgaliye bedeli de ödemek zorunda kaldığını, akdin geçersiz olduğunu ileri sürerek, taraflar arasındaki akdin feshine, kira bedelinin uyarlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, kesin hüküm nedeni ile davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının halen faaliyette bulunduğu davaya konu bina ile bunun haricinde yol üzerinde istif edilen inşaat malzemelerinin imar uygulaması neticesi davaların malik oldukları parsel dışında yol üzerinde bulunduğu, davalıların binada tasarruf yetkilerinin kalmadığı gerekçesi ile taraflar arasında düzenlenen akdin feshine, uyarlama koşulları oluşmadığından istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı A.. ve G.. tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, daha önce Büyükçekmece Asliye Mahkemesinin 1999/362 Esas 2000/1584 Karar ve birleşen 1999/426-1339 Karar sayılı dosyasında A.. K..’u hasım göstererek, taşınmazın bulunduğu yerde Mimarsinan Belediyesince imar uygulaması yapıldığını, taşınmazın yol üzerinde kalıp, davalının mülkiyet ve tasarrufundan çıktığını belediyeye işgaliye ödediğini, sözleşmenin geçersiz olduğunu buna rağmen Aylık kira bedeli karşılığı verilen bonoların takibe konduğunu bonolardan dolayı borçlu olmadığının tesbiti, geçersiz sözleşme nedeni ile akdin feshi istemli dava açmıştır. Mahkemece yargılama sonunda, sözleşmeye konu taşınmazın bir kısmı imar yolunda kalmış ise de halen davacının kullanımında olduğu, fiilen zeminde imar yollarının ayrılmamış olup tamamının davacının tasarrufunda bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine ilişkin karar Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2001/5553 E. ve 2001/6549 karar sayılı ilamı ile onanmak; 8.4.2002 günlü karar düzeltme isteminin reddi suretiyle kesinleştiği getirtilen dosyaların incelenmesinden anlaşılmaktadır. İlamların ve krokisinin dava konusu taşınmazla, ada ve parsel numaraları bildirilen taşınmazları kapsadığı, işgaliye bedeli ödenen yerin bina haricinde yola istif edilen kum, çakıl vs. inşaat malzemeleri olduğu keşif ve uygulama ile saptanmıştır. Kaldı ki, bir taşınmazın kiraya verilebilmesi için kiralayanın malik olması yasal koşul değildir. Gerek davacı, gerek davalı tarafın iddia ve savunmaları, dayandıkları vakıalar ve deliller bu davada ve daha önce davacı tarafından davalı A..aleyhine asliye hukuk mahkemesince açılıp, redle sonuçlanan davada aynıdır. İmar planında yapılan değişiklik ile getirilen oluşumun fiiliyatta uygulamaya konulmadığı, imar planında yolda kalan davalıların davaya konu kiralanan binasının bedeli kendilerine imar yasası gereği ödenerek tasarruflarına son verildiği kanıtlanmamıştır. Öyle olunca, önceki davacı tarafından davalı A... aleyhine açılıp redle sonuçlanmış ve kesinleşen dava dosyası, bu davada davacı ile davalı A.. açısından HUMK 237. maddesi hükmüne göre kesin hüküm oluşturacağı gibi, diğer davada G.. açısından da güçlü delil teşkil eder. Kesin hüküm yargılamanın her aşamasında, taraflar ileri sürmese dahi mahkemece resen nazara alınması gerekir. Öyle olunca davanın kararı temyiz eden davalı A...hakkında kesin hüküm nedeniyle, kira sözleşmesi geçerli ve imar yasası gereği kiraya konu binanın bedeli ödenip tasarruflarına son verilmediğinden davalı G....hakkındaki davanın reddine karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan hususlar gözardı edilerek, aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılar A.. K.. ve G.. G..vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara,bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalılar A.. K.. ve G.. G..vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harçlarının geri verilmesine, 5.3.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.