12. Hukuk Dairesi Esas No: 2009/19343 Karar No: 2010/1140 Karar Tarihi: 20.01.2010
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2009/19343 Esas 2010/1140 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2009/19343 E. , 2010/1140 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 3. İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 19/03/2009 NUMARASI : 2008/266-2009/439
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : 1-İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK’nun 438. ve İİK’ nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi; 2- TTK.nun 540. maddesinde limited şirketlerde aksi kararlaştırılmış olmadıkça ortakların hep birlikte müdür sıfatı ile şirket işlerini idareye ve şirketi temsile yetkili oldukları, şirket mukavelesi veya umumi heyet kararı ile şirketin idare ve temsilinin ortakların bir veya birkaçına bırakılabileceği hükümleri yer almıştır. Somut olayda dosya arasında bulunan Ankara ... Noterliğinin 11.01.2008 tarih 2095 yevmiye nolu imza sirkülerinde takip borçlusu limited şirketi 10 yıl süre ile münferit imza ile temsil ve ilzama şirket müdürü sıfatı ile K. Ş..’nin yetkili kılındığı görülmektedir. Borçlu şirket müdürü K. Ş..’nin adi belge ile borçlu şirketin ortağı E. Ç..ye şirketi icra dairelerinde temsil etmeye, mahkemelerde dava açmaya ve yetki vermiş olup E. Ç..nin de bu yetki belgesine dayalı olarak borçlu şirket adına icra mahkemesinde imza itirazında bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak dosyadan bu kişinin avukat olduğu ve borçlu şirket tarafından kendisine noterden vekaletname verildiği tespit edilememektedir. 1116 Sayılı Avukatlık Kanununun 35. maddesinde kanun işlerinde ve hukuki meselelerde görüş vermenin, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar kanununda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmenin ve savunmasının adli işlemleri takip etmenin bu işlere ait bütün evrakı düzenlemenin yalnız baroda yazılı avukatlara ait olduğu hüküm altına alındığından, borçlu şirketin ortağı olan şahsın yalnız baroya kayıtlı avukatların kullanabileceği vekaleten dava açma yetkisini kullanması mümkün değildir. Borçlu şirket adına 14.03.2008 tarihinde icra mahkemesinde itirazda bulunan E. Ç..’nin 24.11.2008 tarihli şirket ortaklar kurulu toplantısında şirketin müdürü seçilmesi şikayetin yapıldığı tarih itibarı ile sonuca etkili değildir. Bu nedenle itirazın borçlu şirket adına şirket temsilcisi yetkisi bulunmayan veya avukat olmayan vekil tarafından açılması nedeniyle davanın usulden reddi yerine esasa girilerek reddine karar verilmesi isabetsiz ise de sonucu doğru olan red kararının onanması gerekmiştir. Ancak itirazın yukarıda zikredilen red gerekçesine göre borçlu aleyhinde inkar tazminatı ve para cezasına hükmedilmesi doğru değil ise de bu yanlışlığın giderilesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından hükmün düzeltilerek onanması cihetine gidilmiştir. SONUÇ : Borçlu şirketin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Ankara 3. İcra Mahkemesinin 19.03.2009 tarih 2008/266 E. 2009/439 K. sayılı kararının tazminat ve para cezası ile ilgili 2 ve 3. Bentlerinin karar metninden silinmesine, sonucu doğru red kararının yukarıda 2 nolu bentte yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 15,60 TL onama harcının mahsubuna bakiye 1,55 TL harcın temyiz edenden alınmasına, 20.01.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.