1. Hukuk Dairesi 2014/5593 E. , 2015/4881 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : HAYRABOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2013
NUMARASI : 2012/131-2013/432
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacılar, maliki oldukları 936 ve 938 parsel sayılı taşınmazlarının bir kısmına davalı tarafından sınır ihlali yapılmak ve bu alanda tarımsal faaliyet yürütülmek suretiyle müdahalede bulunulduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmış, davalı, iddiaların asılsız olduğunu bildirmiş, mahkemece, dava konusu taşınmazlardan 936 parsele müdahale edildiği saptanarak bu parsel yönünden elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmiştir.
Dava konusu 936 ve 938 parsel sayılı taşınmazların davacılar adına, 937 parsel sayılı taşınmazın davalı adına tarla vasfı ile kayıtlı oldukları sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi davalarında teknik bilirkişilerin raporları, verilecek kararların en önemli dayanağını oluşturur. Bu itibarla teknik bilirkişilerin pafta ve çap uygulaması sağlıklı olmalı, ölçüm hatasız yapılmalıdır. Öte yandan, ölçümün ve harita- kroki uygulamasının kadastro sırasında konan nirengi-poligon noktalarından yararlanılarak yapılması zorunludur. Zira, çap ve krokinin de içinde yer aldığı, harita bu nirengi noktalarına göre yapılan ölçüm sonucu hazırlanmıştır, ancak, poligon ve nirengi noktaları bulunamıyorsa kadastro sırasında var olan sabit sınır ve tesisler uygulamada dikkate alınmak ve bunlara poligon noktası niteliği verilerek ölçüm yapılması gerekmektedir.
Somut olaya gelince; hükme esas alınan 27.11.2012 tarihli bilirkişi raporunun yukarıda belirtilen hususları içermediği, zira nirengi ve poligon noktaları gösterilmeyen paftalar baz alınarak sonuca gidildiği görülmektedir.
Hâl böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler gözetilerek, mahallinde üç kişilik harita mühendisi sıfatını taşıyan bilirkişi heyeti aracılığıyla uygulama yapılmak suretiyle, takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılması, bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli kroki ve rapor alınması, müdahale olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak ve denetime elverişli olacak biçimde saptanması, önceki bilirkişi raporunun ve davacı tarafından dosyaya sunulan krokinin de irdelenmesi ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.