Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının ev telefonu hattına dava dışı A. B.. tarafından müdahale edilmesi nedeniyle 2002 Eylül faturasının fazla geldiğini, daha evvel menfi tespit davası açtıklarını ve mahkemece kabul edildiğini belirterek davalıya ödenen 4.975 TL"nin davalıdan istirdadını talep etmiştir. Davalı Telekom Müdürlüğü vekili cevabında, davacı ile imzalanan 26.02.2005 tarihli Sulh sözleşmesi gereğince davacının 4.295 TL ödediğini, bu miktarı geri isteyemeyeceğini beyan etmiştir. Mahkemece, 12.11.2009 tarihli kararı ile davanın reddine karar verilmiş, Dairemizin 15.03.2010 tarihli ilamı ile davanın Tüketici Mahkemesinde bakılması gerektiğinden ve taraflar arasında daha önce görülen menfi tespit davasının onandığından bahisle bozma kararı verilmiş, mahkemenin 02.10.2011 tarihli yeni kararında ise, davacının menfi tespit davasında cebri icra tehdidi altında olmadan sulh sözleşmesi gereğince 2005 tarihinde borcu ödediğini belirterek davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Dosya kapsamından, davacının ev telefon hattına dava dışı A. B. isimli kişinin dışarıdan müdahale etmek suretiyle davacıya 2002 Eylül faturasının çok fazla geldiği, dava dışı A. B.. aleyhine açılan ceza dava dosyasından anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen 26.02.2005 tarihli "Sulh Sözleşmesi" gereğince davacı davalıya 4.295 TL ödemiş, sözleşmenin 9.maddesine göre "sulh anlaşması sona erene kadar Türk Telekom aleyhine dava açılamayacağı" şartı getirilmiş ise de, davacı tarafından davalı Telekom ve dava dışı A. B..aleyhine 23.12.2002 tarihinde açılan "menfi tespit" davasında mahkemenin 05.03.2008 tarihli kararı ile Eylül 2002 faturasından dolayı 2.556 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş ve 13 Hukuk Dairesinin onama ilamı ile 11.02.2009 tarihinde hüküm kesinleşmiş, bu dava ise 22.07.2009 tarihinde açılmıştır. Menfi tespit davasının, daha önce davacı lehine sonuçlanması halinde, menfi tespit ilamı, istirdat davasında HUMK.nun 295/1. (HMK.nun 204 vd.) maddesi gereğince kesin delil teşkil eder. İstirdat davası, menfi tespit davasından ayrı görülmüş olsa bile, daha önce sonuclanmış olan menfi tespit davasının devamı niteliğindedir. Bu durumda, mahkemece; taraflar arasında daha önce görülen menfi tespit davasına konu edilen alacak ile istirdat davasına konu edilen alacak miktarlarını araştırıp, inceledikten sonra oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken yazalı gerekçe ile davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. . Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.