21. Hukuk Dairesi 2014/25075 E. , 2015/6792 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre; tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava; davacının davalı işyerinde 09.03.2005 – 11.11.2005 ve 01.11.2006 – 22.11.2006 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; önceki döneme ilişkin talebin hak düşürücü süreye uğradığı gerekçesi ile davacının 01.11.2006 – 22.11.2006 tarihleri arasında davalı işyerinde davalı Kurum"a bildirilmeyen 22 günlük hizmeti olduğunun tespitine, fazla talebin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işyerinde inşaat bekçiliği yaptığını beyan eden davacı adına davalı işyerince düzenlenen 11.11.2005 tarihli işe giriş bildirgesi bulunduğu, ayrıca 11.11.2005 – 01.11.2006 tarihleri arasındaki çalışmalarının da davalı Kurum"a bildirildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacının 11.11.2005 tarihinden önceki çalışmalarının hak düşürücü süreye uğradığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurum"ca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasa"da yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kurum"a vermesi gerektiği Yasa"nın 79/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan ... Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelik"te sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Yasa"nın 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurum"un işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve ... sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurum"un Yasa"dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulu"nun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Halen yürürlükte olduğu şekliyle dava açma süresi beş yıl olup hak düşürücü süredir. 506 sayılı Yasa"nın yürürlüğe girdiği tarihte beş yıl olan hak düşürücü süre 20.06.1987 tarih ve 3395 sayılı Kanun"un beşinci maddesiyle on yıla çıkarılmışken, 01.06.1994 tarih ve 3995 sayılı Kanun"un 3. maddesiyle tekrar beş yıla indirilmiştir.
Somut olayda; davacı, davalı Kurum"a bildirilen çalışmalarının öncesinde ve sonrasında da çalışmalarının olduğunu iddia ederek bu çalışmaları talep etmiştir. Bu nedenle; davacının çalışmalarının kesintisiz olduğunun anlaşılması halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir. Mahkemece, davacının çalışmasının kesintisiz olup olmadığı hususunda yeterli araştırma yapılmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; davacının talep ettiği dönemdeki çalışmalarının kesintili olup olmadığı hususunun belirlenebilmesi için; dinlenilen bordro tanıklarını yeniden dinleyerek detaylı beyanlarını almak ve dosyada mevcut dönem bordrolarında isimleri bulunan kayıtlı çalışanlar arasından re"sen seçilecek başkaca bordro tanıklarının beyanlarına başvurmak, ayrıca; zabıta marifeti ile ya da davalı Kurum"dan sorarak, talep edilen dönemde davalı işyerine komşu olan işyeri sahipleri ile bu işyerlerindeki çalışmaları kayıtlara geçmiş çalışanları tespit ederek dinlemek ve böylece varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı ile davalılardan Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, 31/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.