18. Ceza Dairesi 2016/6896 E. , 2018/6127 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Görevi yaptırmamak için direnme, trafik güvenliğini tehlikeye sokma
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
A-Sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu için kurulan hükmün incelenmesinde;
İnfaz evresinde verilen hükmün açıklamasının geri bırakılması kararının açıklanmasına ilişkin kararların 5275 sayılı Yasanın 98, 101. maddeleri uyarınca itiraza tabi olup temyiz olanağı bulunmadığından hükümlünün temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİ,
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
B-Sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçu için kurulan hükmün incelenmesinde;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
TCK"nın 265. maddesinde, görevi yaptırmamak için direnme suç tipinde; hareketin "cebir veya tehdit" şeklindeki icrai davranışlarla işlenebileceğinin öngörülmüş olup belirtilen tipik hareketleri içermeyen pasif direnme fiilleri bu suçu oluşturmayacaktır.
Somut olayda sanığın, alkollü olduğunun anlaşılması üzerine işlem yapılmak üzere polis noktasına getirilmek istendiğinde görevli polislere "size ne yapacağımı çok iyi biliyorum, sizi buradan sürdüreceğim, bizi dövdüler diye iftira atacağım" diyerek, kendi suratına yumruk atmak, polis noktasında da benzer söz ve hareketlerine devam etmek şeklinde gerçekleşen eylemlerinin sonuç almaya elverişli, objektif olarak mağdurlar üzerinde ciddi bir korku ve endişe doğuracak nitelikte olmaması karşısında sanığın polis memurlarına karşı ne şekilde direndiği kanıtlara dayalı olarak açıklanmadan yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması,
Kabule göre de;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 09/02/2016 tarih ve 2014/8-71 Esas, 2016/42 Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere, kısa süreli hapis cezası adli para cezasına çevrilerek verilen ilk hükmün yalnız sanık tarafından temyiz edilip Özel Dairece lehe bozulmasından sonra, 6 ay hapis cezası şeklindeki açıklanması geri bırakılan ikinci hükmün, sanığın, denetim süresi içinde kasıtlı suç işlemesi nedeniyle CMK"nın 231/11. maddesi uyarınca açıklanması sırasında ""cezayı aleyhe değiştirme"" yasağı gözetilerek, infazın ilk hükümdeki adli para cezası miktarı üzerinden yapılması gerektiğine dair şerh düşülmeksizin, sanığın hapis cezası ile mahkumiyetine karar verilmesi suretiyle, 1412 sayılı CMUK"un 326/son maddesine muhalefet edilmesi,
2-Sanığın görevi yaptırmamak için direnme eylemini, birden fazla görevliye karşı bir suç işleme kararı kapsamında tek bir fiil ile gerçekleştirmesi karşısında, TCK"nın 43/2. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık ..."nın temyiz iddiaları bu nedenle yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına,yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 25/04/2018 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Sanık hakkında görevli memura direnme ve trafik güvenliğini tehlikeye sorma suçlarından yapılan yargılamada mahkemece 01.03.2007 tarihinde sanığın TCK"nın 179/3. maddesi gereğince 1 ay hapsine karar verilmiş bu ceza TCK"nın 50/1-a maddesi gereğince 600 TL Adli Para Cezasına çevrilmiş yine sanığa TCK"nın 265/1. maddesi gereğince 6 ay hapis cezası verilmiş ve bu cezada 3.600 TL Adli Para Cezasına çevrilmiştir. Bu kararlar sanık tarafından temyiz edilmiş ve Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 20.09.2010 tarihli 2009/19575 E. 2010/15078 K. sayılı kararı ile trafik güvenliğinin tehlikeye sokulması suçu yönünden 1412 sayılı Yasanın 317. maddesi uyarınca temyizin reddine karar verilmiş diğer görevli memura direnme suçundan ise Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması sebebiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece görevli memura direnme suçu bozma üzerine Trafik Güvenliğini tehlikeye sokma suçu da yasa değişikliği nedeniyle ele alınmış ve her iki suç yönünden verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına karar verilmiştir. Sanığın 20.03.2013 tarihinde yeniden kasıtlı suç işlenmesi sebebiyle verilen hüküm açıklanmış ve sanık tarafından temyiz edilmiş dairemizce Trafik Güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilen mahkumiyet kararı ise "infaz evresinde verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 3275 sayılı Yasanın 98.101 maddeleri uyarınca itiraza tabi olup temyiz olanağı bulunmadığından hükümlünün 5320 sayılı Yasanın 8/1 maddesi uyarınca uygulanması gerekin CMUK"nın 317. maddesi gereğince Reddine karar verilmiştir
Tüm dosya kapsamına göre sanığa Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma suçundan TCK"nın 179/3. maddesi gereğince hapisten çevrili adli para cezası verilmiştir. Anayasa Mahkemesinin 2006/65 E. 2009/114 K. sayılı 23/07/2009 sayılı kararında hapisten çevrili adli para cezalarının temyize tabi olmayıp kesin nitelikte olması Anayasının 2 ve 36. maddelerine aykırı olduğunu ve adli yargılanma hakkı ile hak arama hürriyetini ihlal ettiğinden iptaline karar vermiştir. Bunun üzerine 01.03.2011 tarihinde 6217 sayılı Kanunun 23. maddesi ile hapis cezasından çevrilen adli para cezalarının miktarına bakılmaksızın temyize tabi tutulmuştur. Usul hükümlerinde yapılan yasal değişikliğin geriye yürümeyeceği herkes tarafından bilinen bir kuraldır. Ancak sanık hakkında verilen ceza Anayasa Mahkemesi kararında belirtildiği üzere Anayasaya aykırı hak arama hürriyetini ihlal eder şekilde kesinleşmiştir. Daha sonra da yürürlüğe giren CMK"nın 231/5. maddesinde yapılan düzenleme karşısında dosya yeniden ele alınmış ve sanık hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına karar verilmiştir. Yani sanığa 5 sene içinde suç işlenmemesi halinde kesinleşen cezanın tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırma hakkı tanınmıştır.
Sanık hakkında uygulanan kanun maddesinde bir değişiklik olmamış, sabıkasız olan kişilere tanınan bir haktan sanık yararlandırılmıştır. Ancak sanık yeni bir suç işlediğinden bahisle mahkemem 14.11.2013 tarihinde hükmü açıklamıştır. Bu açıklanan hüküm yürürlükte olan CMK hükümlerine göre temyize tabi kararlardandır. Ancak 01.03.2007 tarihinde verilen kararın sanık tarafından da temyiz edilmesine rağmen Anayasaya aykırı kanun hükmü dayanak alınarak kesinleştirilmesi sebebine dayanılarak yeniden sanığın hak arama hürriyetini ihlal edecek şekilde temyiz isteğinin reddine karar verilmesi doğru değildir. İlk karar Anayasaya aykırı bir şekilde kesinleştirildiği gibi hükmün açıklandığı tarihte bu karar temyize tabidir. Sanığın temyiz talebinin reddi yerine temyiz incelemesi yapılması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.