Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2961
Karar No: 2020/100
Karar Tarihi: 07.01.2020

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/2961 Esas 2020/100 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2018/2961 E.  ,  2020/100 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 26/01/2017 tarih ve 2008/130 E- 2017/12 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi"nce verilen 28/03/2018 tarih ve 2017/4526 E- 2018/813 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından duruşmalı istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07.01 2020 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekilleri Av. ... ve Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkiline ait Tatbak Lokantası"nın 1960 yılında Nişantaşı"nda kurulduğundan beri verdiği hizmetle tanınmışlık ve itibar kazandığını, ibarenin 1980 yılında ticaret sicil, 1988 yılında marka kaydının gerçekleştirildiğini, zaman içinde müvekkiline gelen şikayetler üzerine yapılan araştırmada davalının markayı ve ticaret unvanını kullandığının öğrenildiğini, davalının eylemlerinin markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, davacı markasının itibarının zedelendiğini ileri sürerek davalının fiillerinin markaya tecavüz teşkil ettiğinin tespitini, bu fiillerin önlenmesini, davalının ticaret unvanının terkinini, zararın tazminine ilişkin şimdilik 50.000 TL"nin ve davalının taklit ürün satışlarından elde ettiği bir yıllık gelirden %50"sinin yoksun kazanç karşılığı lisans sözleşmesi varmış gibi davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 24.11.2016 tarihinde harcını yatırdığı ıslah dilekçesi ile maddi tazminat miktarını 2.103.783,82 TL"ye çıkarmış ve dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkilinin 21.12.2005 tarihinde kurulduğunu, davacının sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığını, zamanaşımı süresinin geçtiğini, müvekkilinin şekerleme, lokum, çikolata, bisküvi, pasta, kek ve benzeri ürünleri imal edip sattığını, bu ürünlerin davacının tescili kapsamında yer almadığını, yine müvekkilinin "TATBAK" markasını 35.08. sınıftaki müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetinde kullandığını, davacının kullanımının ise 43. sınıfı kapsadığını, müvekkilinin ise 35. sınıfta faaliyet gösterdiğini, sektörlerin farklı olduğunu, savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı vekili, ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı defii ileri sürmüştür.
    İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davalının "TATBAK" markasını kullanmaya devam ettiği, temadi eden eylem sebebiyle zamanaşımı süresinin geçmediği, sessiz kalma yoluyla hak kaybının oluşmadığı, baklava, kazandibi, sütlaç ve sup ürünlerinin hem davacı markası kapsamında yer aldığı, hem de davalı tarafından kullanıldığı, bir kısım malların ise benzerlik arz ettiği, bu sebeple davalı kullanımının davacının marka hakkını ihlal ettiği, davalının kendisinin üreterek sattığı malların 35.08. sınıf kapsamında kalmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının "Tatbak" ibaresini davacı markası ile iltibas oluşturacak şekilde unlu gıdalarda kullanımının marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitine, tecavüzün durdurulmasına, fiili zarara ilişkin maddi tazminat talebinin reddine, yoksun kalınan kazanç olarak 556 sayılı KHK"nın 66/c bendi uyarınca hesaplanan 854.606,96 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının ticaret ünvanının terkinine yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
    Davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, davacının markası kapsamındaki ürünler ile davalının kullanımındaki ürünlerin benzerlik, işaretlerin ise aynılık taşıdığı, marka üzerindeki hakkın davacıya ait olduğu, davalının ticaret unvanı dışındaki markasal kullanımının markaya tecavüz teşkil ettiği, fiil temadi ettiği için zamanaşımı defiinin yerinde görülmediği, sunulan delillerden davalının 2002 yılından itibaren "TATBAK" ibaresini kullanmaya başladığı, ibareye büyük yatırım yaptığı, dolayısıyla davalının ticari faaliyetlerini davacının markasının tanınmışlığından değil, kendisinin gerçekleştirdiği yatırım ve tanıtımlarla sürdürdüğü, aynı ibareden oluşan unvanın da davalı yanca kullanılmasının hak ve sorumluluk olduğu, lisans bedeli için görüşüne başvurulan bilirkişi heyetinin bu hususları dikkate almadan büyük miktarlarda lisans bedeli hesapladığı, tazminatın davacının uğradığı zararla orantılı olması, lisans bedelinin marka sahibinin yatırımlarına işaret eden unsurlar ile tecavüz edenin ürün pazarlamasına katkısının dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği, davacının sadece bir işletmede faaliyet göstermesi nazara alındığında davalının düzinelerce işletmesinin gelirlerinin %3,75"inin lisans bedeli olarak belirlenmesinin hakkaniyete uygun düşmediği, yine davalının işyerinde başka markalı ürünlerin de satıldığı, bu durumda Türk Borçlar Kanununun 50-51. maddelerinin gözetilerek maddi tazminatın takdiren 427.000 TL olarak belirlendiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davalının Tatbak ibaresini unlu gıdalarda markasal kullanımının davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitine, vaki tecavüzün durdurulmasına, fiili zarara ilişkin ispatlanamayan maddi tazminat talebinin reddine, yoksun kalınan kazanç olarak 556 sayılı KHK"nın 66/c bendi uyarınca hesaplanan 427.000 TL"nin ıslah tarihi olan 24.11.2016"dan itibaren yasal faiz yürütülmek suretiyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, www.hakmar.com.tr adlı internet sitesinde davacı marka hakkına tecavüz oluşturacak şekilde unlu gıdalarda kullanımına yönelik görsellerin içerikten çıkarılmasına, ticaret ünvanının terkinine yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1-HMK"nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Başka bir anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, çelişki bulunmaması gerekir. Nitekim, HMK’nın 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde, davalının baklava, pasta, sütlaç, kazandibi, yufka gibi ürünleri sattığı, bu ürünlerin davacının markaları kapsamındaki ürünlerle benzer olduğu kabul edilerek marka hakkına tecavüz tespit edilmiş, hüküm fıkrasının 4 nolu bendinde de "Davalının Tatbak ibaresini davacı tescilli markası ile iltibas oluşturacak şekilde unlu gıdalarda markasal kullanımının davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitine, vaki tecavüzün durdurulmasına" dair hüküm tesis edildikten sonra hükmün devamında "TATBAK ibaresinin ürün ve iş yeri tanıtımlarından ticari evrak ve tabelalardan çıkarılmasına, çıkarılması mümkün olmayanların imhasına" denilmek suretiyle davalının tüm ürün ve faaliyetlerini kapsayacak şekilde "TATBAK" ibaresini kullanımından men"ine karar verilmek suretiyle gerekçe ve hüküm ile hüküm fıkraları arasında çelişki oluşturacak ve infazında tereddüte sebebiyet verecek şekilde karar verilmiştir.
    Bu durum karşısında, mahkemece yukarıda açıklanan yasa hükümlerine ve içtihada uygun şekilde tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, gerekçe ile hüküm çelişkisi içermeyen, kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken Anayasa ile 6100 sayılı HMK"nın 297 ve 298. maddelerinde belirtilen unsurlardan yoksun, gerekçe ve hüküm ile hüküm fıkraları arasında çelişki içeren karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle resen bozulması gerekmiştir.
    2-Bozma sebep şekline göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 07/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi