23. Hukuk Dairesi 2015/3593 E. , 2015/8587 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili şirketle davalı idare arasında 03.01.2011 – 31.12.2011 tarihleri arasına ilişkin Yönetici Asistanlığı Hizmetleri sözleşmesi akdedildiğini, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 81-e maddesi gereğince işveren hissesine düşen 5 puanlık kısmının hazinece karşılanacağına dair hükme rağmen, davalı idare tarafından 2011 yılı Ocak ve Şubat aylarında toplam 2.905.48 TL"lik indirimin müvekkilin hak edişinden kesildiğini belirterek, kesintilerin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı idareden tahsilini, talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 6102 sayılı T.T.K 19/2 maddesi uyarınca ticaret mahkemesi görevli olduğundan bahisle görev itirazında bulunmuş, ayrıca müvekkil idarenin davacının hak edişinden yaptığı kesintinin Kamu İhale Genel Tebliğine dayandığını savunarak, davanın reddine istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince düzenlenmiş bulunan hak edişlerden kesilen indirimin 2.905,48 TL olduğu, davalı idare tarafından Kamu İhale Genel Tebliği hükümleri gereğince davacı yüklenicinin hakediş bedellerinden tek taraflı olarak kesinti yapıldığı, yapılan kesintinin haksız olduğu bu nedenle 2.905,48 TL "nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Dava hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Taraflar tacir olduğundan davanın ticaret mahkemesinde görülmesi zorunludur. Bu hususta görev itirazı olduğu gibi, aynı zamanda re"sen dikkate alınması gerekir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü ilişkisi iken 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir. Somut olayda, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK"nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanı sıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Mezkur Yasa"nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.
Bu durumda mahkemece, tarafların tacir oldukları ve TTK"nın 4. maddesi uyarınca davanın nispi ticari dava olduğu, buna göre de ticaret mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK"nın 114/1-c, 115/2. maddesi uyarınca davanın, mahkemenin görevine ilişkin dava şartı yokluğundan, usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesis edilmesi doğru olmamıştır.
2) Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.