23. Hukuk Dairesi 2015/3284 E. , 2015/8570 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imzalanan kredi sözleşmesi uyarınca davalı borçlunun 2003-2004 yıllarında bir kısım ödemeler yaptığını, bakiyenin tahsili için 2007 yılında ... İcra Müdürlüğü"nün 2007/158 E. sayılı dosyası ile davalı hakkında başlatılan icra takibinin genel af çıkması nedeniyle işlemsiz kaldığını ve muameleden kaldırıldığını, af sonrası bakiye kısmın tahsili için ... İcra Müdürlüğü"nün 2010/160 E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine karşı davalının imzanın kendisine ait olmadığı ve takibin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle açtığı davanın İcra Mahkemesi"nce imzanın borçlu eli ürünü olmadığından kabulüne dair verilen kararın Yargıtay tarafından bozulması üzerine bu sefer de on yıllık zamanaşımı süresinin geçirilmiş olması sebebiyle davanın kabulüne karar verildiğini, on yıllık zamanaşımı süresinin gerek yapılan tahsilatlar gerekse 2007 yılında takip yapılmış olması nedeniyle kesildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik ilam hükmünde olan 1648 no"lu (1468 no"lu) senetten doğan 10.364,70 TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 1648 no"lu bir senet olmadığını, İcra Hukuk Mahkemesi"nce verilen kararın kesin hüküm niteliğinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; 1998 yılında yapılan kredi sözleşmesinin on yıl sonunda zamanaşımına uğrayacağı düşünülse de 2007 yılında yapılan takibin zamanaşımını kesmiş olduğu, İcra Mahkemesi"nin sınırlı durumda inceleme yaptığı ve verdiği kararların kesin hüküm teşkil etmediği,... İcra Müdürlüğü"nün 2007/158 E. sayılı dosyasında 28.09.2010 tarihli davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile takipten vazgeçtiklerine dair beyanının olduğu, takipten vazgeçmenin alacak hakkından vazgeçildiği anlamına gelmediği ancak ayrıca 01.10.2010 tarihinde ... ... Tarım Kredi Kooperatifi yetkilisi İrfan Erdem tarafından sunulan belgede "borçlu Maarif ... ve kefilleri hakkındaki borcu tahsil ettiğimiz için icra takibinden vazgeçiyoruz" şeklinde beyanının olduğu, Maarif ..."e ait kefil sıfatıyla yazılan kimsenin olmayışı buradaki “kefillerinden” senet üzerinde bulunan diğer borçluların kastedildiğinin anlaşıldığı, asıl davaya dayanak teşkil eden ... İcra Müdürlüğü"nün 2007/158 E. sayılı takibin borcun tahsil edilmesi nedeniyle icra takibinden vazgeçildiği ikrarında bulunan kişinin de şu anki tarihte de kooperatifin yetkilisi olan İrfan Erdem olduğu, ortada hükmedilmesi gereken bir borç olmadığı 1468 sayılı senede dayanak teşkil eden borcun davacı tarafından tahsil edildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, 1468 numaralı müşterek ve müteselsil borç senedine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir. Dava, 01.07.2012 tarihinden sonra 13.07.2012 tarihinde açılmış olup, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 99. maddesi uyarınca ticari dava niteliğini haiz ise de, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmamakta ise, 6102 sayılı TTK"nın 5/4. maddesinde Asliye Hukuk Mahkemesi"nce davaya devam edilmesi ve görevsizlik kararı verilmemesi gerektiği açıkça öngörüldüğünden, bu davaya Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
... İcra Müdürlüğü"nün 2007/158 E. sayılı dosyası kapsamından, borçlular Maarif ... ve ..."nın da içinde bulunduğu toplam 12 kişi hakkında, 1468 numaralı senede dayalı olarak 500,00 TL asıl alacak, 5.722,32 TL işlemiş faizin tahsili için icra takibine başlandığı, 1468 numaralı borç senedinde Maarif ..."ün 500,00 TL, ..."nın 500,00 TL ve diğer şahısların değişen miktarlarda olmak üzere toplam 7.230,00 TL kredi aldıkları ve tamamının borç senedini müşterek ve müteselsil borçlu sıfatıyla imzaladıkları anlaşılmıştır.
Dava dışı Maarif ..."ün 500,00 TL kredi almış olması ve icra takibinde 500,00 TL asıl alacağın talep edilmiş olduğu gözetildiğinde; takibin Maarif ..."ün almış olduğu krediye yönelik olarak başlatılmış olduğu, takibin borç senedinde imzaları bulunan diğer şahısların kredi borçlarıyla herhangi bir ilgisinin bulunmadığı, buna göre kooperatif yetkilisinin 01.10.2010 tarihindeki "borçlu Maarif ... ve kefilleri hakkındaki borcu tahsil ettiğimiz için icra takibinden vazgeçiyoruz." şeklindeki beyanının borçlu Maarif ..."ün borç senedinden kaynaklanan borcunu ödemiş olması sebebiyle icra takibinden vazgeçildiği şeklinde kabulü gerekir.
Bu durumda mahkemece, kooperatif yetkilisinin ... İcra Müdürlüğü"nün 2007/158 E. sayılı dosyasındaki beyanının, davalı ..."nın 1468 numaralı borç senediyle almış olduğu 500,00 TL kredinin ödenmiş olduğunun kabulüne yönelik olmadığı gözetilip iddia ve savunma değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Öte yandan, gerekçeli kararın “Cevap ve Savunma” başlıklı bölümünde başka bir dosya ve davalıyla ilgili olduğu anlaşılan beyanlara yer verilmesi HMK"nın 297/1-c maddesi hükmüne aykırı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.