23. Hukuk Dairesi 2015/6196 E. , 2015/8569 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Karabük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ile katılma yoluyla davacı temsilcileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine 03.02.2010 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla 35.000,00 TL asıl alacak, 3.101,10 TL işlemiş faiz olmak üzere 38.101,10 TL alacağın tahsili için takip başlattığını, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin temelini arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin oluşturduğunu, davalı arsa malikine bir daire ve 145.000,00 TL verileceğinin kararlaştırıldığını, 80.000,00 TL peşin ödenmesi gereken bedel için 22.000,00 TL peşin ödeme yapılıp 58.000,00 TL için bono verildiğine dair 17.07.2009 tarihli tutanak tutulduğunu, aynı tarihli diğer bir tutanakla da 30.500,00 TL değerindeki araçla 7.500,00 TL nakit olmak üzere 38.000,00 TL"nin teslim edildiğini, toplam 60.000,00 TL ödeme yapıldığından, kalan 85.000,00 TL borçları için de 9.000,00 TL bedelli üç adet ve 58.000,00 TL bir adet senedin davalıya verildiğini, 01.02.2010 tarihi itibariyle toplam 58.000,00 TL daha ödendiğinden 27.000,00 TL borçları kaldığını ileri sürerek, asıl alacak miktarının 8.000,00 TL"sinden, faiz alacağına ilişkin ise 976,00 TL"den ve 1.000,00 TL vekalet ücretinden borçlu olmadıklarının tespitini, %40 oranında kötüniyet tazminatının tahsilini, takip konusu alacağın asıl ve fer"ileriyle ödenmiş olduğunun tespiti ile alacağın düşürülmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacıların ödeme emrini tebliğ aldıklarını, 23.02.2010 tarihinden beri icra takibinden haberdar olup dava zamanaşımının dolduğunu, davacının aynı mahiyette açmış olduğu davada İcra Hukuk Mahkemesi"nce verilen red kararının onama ilamı ile kesinleşmiş olup bu ilamın kesin hüküm oluşturduğunu, senedin sebepten mücerret olup, asıl borç ilişkisinden bağımsız olduğunu, 58.000,00 TL"yi ne şekilde ödediklerini ispat yükümlülüğünün davacıda olduğunu, icra takibinden sonra 27.000,00 TL ödediklerini, ödeme iddialarının doğru olmadığını, 8.000,00 TL ödeme iddiasını kabul etmediklerini, aracın bedelinin 30.000,00 TL olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Makemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; söz konusu senetlerin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı temel ilişki kapsamında verildiği, davalı tarafça araç teslimi ve 7.500,00 TL"lik tutanaktaki imzaya bir itiraz bulunulmayıp, böyle bir belgeye imza attığını hatırlamadığının belirtildiği, bu nedenle imza incelemesi yapılmadığı, kural olarak İcra Hukuk Mahkemesi kararlarının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği, İcra Hukuk Mahkemesi"ne sunulan dilekçelerde davacı ve davalı tarafların 9.000,00"er TL"lik üç adet senetle ilgili ödemelere ilişkin olarak işbu davadaki beyanlarıyla çelişkiye düştükleri, o dosyada her iki tarafın da bu senet bedellerinin henüz ödenmediğini belirttikleri, oysa ki bu davada senetlerin önceden ödendiğini ayrıntılı tarih ve miktar bildirerek dilekçelerinde açıkladıkları, davalı tarafın sebepten mücerret savunmasının bu dosya kapsamına göre kendi beyanları ile de çeliştiği, taraflarca bu davada sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülmediği, bu nedenle .... Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında verilen kararın bekletici mesele yapılmasına gerek görülmediği, taraflar arasındaki sözleşme resmi şekil şartı gereğince geçersiz sayılsa bile tarafların bu sözleşmeye büyük ölçüde riayet etmiş oldukları ve davada iddialarını sözleşmeye dayandırdıkları, kaldı ki takibe konu senet kambiyo senedi olduğundan sebepten mücerret olarak değerlendirildiğinde de, davacının davalıya 27.000,00 TL"lik senetlere ilişkin olarak ödemelerini yapmış olduğu, bu ödemelerin davalının da kabulünde olduğu, sonradan yapılan ödemelerin taraflar arasında başkaca senet bulunmaması, davalı tarafça da başkaca senede dair bir iddiada bulunulmaması, 31.000,00 TL"lik dokuz adet makbuzda da "senet bedeli ve arsa payı karşılığı inşaat - arsa bedeli" kayıtlarının bulunuyor oluşu, davalı tarafça üç adet 9.000,00 TL"lik senetlere ilişkin olduğu kabul edilen 27.000,00 TL"lik beş adet makbuzda da benzer kayıtlar bulunup hatta bir kısmında böyle bir kayıt dahi bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda 58.000,00 TL"lik senede ilişkin olarak sayılmaları gerektiği, buna göre ister temel ilişki gözönünde bulundurularak, isterse sadece 58.000,00 TL"lik senet dikkate alınarak değerlendirme yapıldığında davalının takip tarihi itibariyle asıl alacak miktarının 27.000,00 TL olduğu, takip talebinde talep edilen işlemiş faizin 35.000,00 TL"lik asıl alacağa senet vade tarihinden takip tarihine kadar işlemiş ticari faiz miktarı olduğu, davalının asıl alacağı 27.000,00 TL olarak kabul edildiğinden bu miktara aynı dönemde işleyecek ticari faizin 2.400,00 TL olacağı, rapordaki faiz hesabı her bir ödeme tarihine göre bakiyeli olarak yapıldığından daha fazla çıktığı, ancak takip talebindeki usule göre faiz hesaplaması yapılması gerektiği, bu usule göre ise işlemiş faiz miktarının 2.400,00 TL olduğu, Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen İcra Hukuk Mahkemesi kararında da aynı şekilde değerlendirildiği üzere taraflar arasındaki ilişki ticari mahiyette olduğu için talep edilen ticari faiz oranının yerinde olduğu, zaten davacı tarafça da faiz oranına ilişkin bir itirazda bulunulmadığı, davacının diğer talepleri bu davaya konu edilemeyeceğinden bunlarla ilgili bir karar verilmediği, davalının kötüniyetinin ispat olunamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, takibin 8.000,00 TL asıl alacak ve 701,10 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.701,0 TL"lik bölümü bakımından borçlu olmadığının, takip tarihi itibariyle asıl alacak miktarının 27.000,00 TL, işlemiş faiz miktarının 2.400,00 TL olmak üzere toplam alacağın 29.400,00 TL olduğunun tespitine, 1.000,00 TL vekalet ücreti yönünden borçlu olunmadığının tespitine ilişkin talebin icra takibi aşamasında takip sonrasında değerlendirilecek bir husus olması nedeniyle bu taleple ilgili olarak bir karar verilmesine yer olmadığına, takip konusu alacağın asıl alacak ve fer"ileri ile birlikte ödenmiş olduğunun tespitine ilişkin talebin ödeme iddiası takip tarihinden sonrasına ilişkin olduğundan davaya konu edilemeyeceğinden bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ile katılma yoluyla davacı temsilcileri temyiz etmiştir.
Davalı taraf icra takibinde alacaklı konumunda olup menfi tespit davasında zamanaşımı def"inde bulunmasının mümkün olmadığı, dava istirdat davası niteliğinde olmadığından İİK"nın 72/7. maddesindeki hak düşürücü sürenin de işbu davada söz konusu olmayacağı anlaşılmıştır.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacı tarafça ileri sürülen temyiz nedenlerine göre, davalı vekili ile katılma yoluyla davacı temsilcilerinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekili ile katılma yoluyla davacı temsilcilerinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, davacıdan fazla alınan peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.