Abaküs Yazılım
17. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/2096
Karar No: 2018/4906
Karar Tarihi: 09.04.2018

Karşılıksız yararlanma - Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2018/2096 Esas 2018/4906 Karar Sayılı İlamı

17. Ceza Dairesi         2018/2096 E.  ,  2018/4906 K.

    "İçtihat Metni"

    TALEP EDEN : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
    HÜKÜM : Mahkumiyet
    SUÇ : Karşılıksız yararlanma

    Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
    Karşılıksız yararlanma suçundan yapılan yargılama sonucunda; sanık ... hakkında, 5237 sayılı TCK’nın 141, 62. maddeleri gereğince 10 ay erteli hapis ile cezalandırılmasına ilişkin Antalya 16. Asliye Ceza Mahkemesi 30/10/2014 tarih, 2014/235 Esas ve 2014/879 Karar sayılı kararının sanık ..."nin temyizi üzerine;
    Dairemizin 29/11/2017 tarih, 2016/2980 Esas ve 2017/14804 sayılı kararıyla;
    “… Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
    Sanık hakkında; ikamet ettiği apartmanın ortak kullanımına ait merdiven boşluğundaki koridor lambasından kablo çekmek suretiyle evine elektrik bağlayarak usulsüz elektrik kullandığı, bina yöneticisinin eylem sebebiyle şikayetçi olduğu olayda, TCK"nın 163/3, 53/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması için açılan kamu davasında, mahkemece yapılan yargılama sonunda sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu kabul ve kanaatiyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 141/1, 62. maddeleri gereğince 10 ay erteli hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,
    TCK"nın 163/3. maddesinde "Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur." denilmekle suça konu olayda abonelik esasına göre yararlanılan elektrik kullanımı olmaması nedeniyle yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle sanık hakkında 5271 sayılı CMK"nın 223/2 (a) maddesi gereğince beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık ..."nin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 29.11.2017 tarihinde Başkan ... ve Daire Üyesi ..."ın eylemin hırsızlık suçunu oluşturacağı yönündeki karşı oyları ve oyçokluğu ile karar verilmiştir.
    İTİRAZ NEDENLERİ:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 16.03.2018 tarih ve 2015/42145 sayılı yazısı ile;
    ANLATIM VE TALEP:
    Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 31/03/2014 gün ve 2014/7490 Esas sayılı iddianamesi ile sanık ... hakkında "Karşılıksız Yararlanma" suçundan cezalandırılması istemi ile açılan kamu davasında yapılan yargılama neticesinde, Antalya 16. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 30/10/2014 gün, 2014/235 Esas ve 2014/879 Karar sayılı ilamı ile sanığın eylemine uyan TCK"nın 141/1, 62, 51/1-3. maddeleri uyarınca erteli 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün süresi içerisinde sanık tarafından temyiz edildiği, Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından düzenlenen tebliğname ile mahkeme hükmünün "ONANMASI" nın talep edildiği,
    Yüksek Yargıtay 17. Ceza Dairesi"nin 29/11/2017 gün, 2016/2980 Esas ve 2017/14804 Karar sayılı ilamı ile;
    "Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
    Sanık hakkında; ikamet ettiği apartmanın ortak kullanımına ait merdiven boşluğundaki koridor lambasından kablo çekmek suretiyle evine elektrik bağlayarak usulsüz elektrik kullandığı, bina yöneticisinin eylem sebebiyle şikayetçi olduğu olayda, TCK"nın 163/3, 53/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması için açılan kamu davasında, mahkemece yapılan yargılama sonunda sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu kabul ve kanaatiyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 141/1, 62. maddeleri gereğince 10 ay erteli hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,
    TCK"nın 163/3. maddesinde "Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur." denilmekle suça konu olayda abonelik esasına göre yararlanılan elektrik kullanımı olmaması nedeniyle yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle sanık hakkında 5271 sayılı CMK"nın 223/2 (a) maddesi gereğince beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık ..."nin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, karar verilmiştir.
    Yüksek Yargıtay 17. Ceza Dairesi Başkanı sayın ... ve Üyesi sayın ...; "Sanığın; ikamet ettiği apartmanın ortak kullanımına ait merdiven boşluğundaki koridor lambasından kablo çekmek suretiyle evine elektrik bağlayarak kendi evinde bu şekilde temin ettiği elektrik enerjisini kullandığı, bina yöneticisinin eylem sebebiyle şikayetçi olduğu, rızasının olmadığı konusunda tereddüt yoktur.
    Konumuz bu eylemin suç teşkil edip etmeyeceği, suç teşkil edeceği düşünülürse hangi suçu oluşturacağıdır.
    5237 sayılı Kanun"un 141/2. fıkrası "(2) ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji de mal sayılır" şeklinde iken bu hüküm 05/07/2012 gün 28344 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 02/07/2012 tarih 6352 sayılı Kanun"un 105. maddesi ile yürürlürkten kaldırılmıştır.
    6352 sayılı Kanun"un 83. maddesi ile de TCK"nın 163. maddesine "3. fıkra olarak" "Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur." fıkrası eklenmiştir.
    TCK"nın 163/3. fıkrası ile elektrik enerjisini abonelik yoluyla satma yetkisine sahip olan elektrik dağıtım şirketlerinin tasarruf alanına yönelik eylemler düzenleme konusu yapılmış, ülkemizde yaygın olan bu tür eylemler bir yönden yüz kızartıcı suç olmaktan çıkarılmış, bir yandan da amacın tüketilen enerjinin bedelinin vergisiyle tahsili olduğu açıkça ortaya koyulmuştur.
    Bu değişiklik sonrasında elektrik dağıtım şirketlerinin belirlediği usule uygun olarak abone olmak suretiyle bedelini ödeyerek veya bu usullere aykırı olarak dağıtım şirketlerinin tasarrufunda bulunan elektrik enerjisini kullanan gerçek ve tüzel kişilerin elektrik hatlarına bu kişilerin rızası olmadan saplama yaparak kullanan ve bu suretle yarar sağlayan kimselerin eylemlerinin hukuki niteliğinin ne olacağını belirlemek gerekecektir.
    Bu şekilde gerçekleşen eylemde rıza olmadan kullanılarak yarar sağlanan elektrik enerjisinin TCK"nın 141/1. fıkrasında belirtilen ve hırsızlık suçunun konusunu oluşturan "Taşınır bir mal" olup olmadığına bakmak gerekir.
    TCK"nın 141/2. fıkrasının 6352 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılması elektrik enerjisini taşınır bir mal olmaktan çıkarmış mıdır?
    Ceza Kanunu"nda düzenlenmiş maddelerde geçen ancak başka kanunlarda içerik ve niteliği düzenleme konusu yapılmış konularda içerik ve niteliği tespit amacıyla kavram ve müesseselerin düzenlendiği temel kanunlara bakmak gerektiği aşikardır. Örneğin; paydaş (elbirliği) hakkında TMK"nın 688. ve 701. madde, sahipsiz mallar hakkında TMK 767. madde, zilyedin kim olduğu hakkında TMK 973. maddeye başvurduğumuz gibi Ceza Kanun"u 141. maddesinde geçen taşınır mal kavramının ne olduğunun içerik ve niteliği tespit içinde TMK 762. maddeye bakmak gerekecektir.
    Taşınır mal konusu temel kanunlardan olan Medeni Kanun 762. maddesinde "Taşınır mal mülkiyetinin konusu, nitelikleri itibarıyla taşınabilen maddi şeyler ile edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen doğal güçlerdir." şeklinde düzenlenmiştir. Sorumuzun cevabını TCK"nın mülga 141/2. fıkrasında değil taşınır maldan ne anlaşılması gerektiğini düzenleyen MK"nun 762. maddesinin son kısmında yer alan "...Edinmeye elverişli olan .... Doğal güçler" kavramında aramak gerekecektir.
    Bu konudaki doktrindeki görüşlere göre;
    Bunlar edinmeye (temellüke) elverişli olmalıdır. Bundan maksat kişilerin hakimiyet altına alarak yararlanabilme imkanıdır. Elektrik enerjiside bu niteliktedir. TMK bu düzenleme ile taşınır mal kavramına ikinci bir tür olarak doğal güçleri de sokmaktadır. Ancak birinci türdeki maddi mallarda taşınır mal niteliği bunların doğal yapıları icabı mevcutken elektrik, su, atom ve radyoaktif enerji gibi doğal güçlerde bu nitelik kanundan doğmaktadır. İstenilen maksat dahilinde kullanılabilen ve gayrimenkule dahil olmayan tabi kuvvetler menkul eşya hükmünde kabul edilmektedir. MK"nun 762. maddesi doğal güçlerin sosyal ve özellikle teknik bakımdan taşıdıkları önemi dikkate alarak onları düzenlemek istenmiş ve MK"nun 762"deki hüküm bu sebeple getirilmiştir.
    Enerjininde ekonomik değeri vardır. Onun için kanun koyucu ekonomik değeri olan tabi kuvvetler- doğal güçler üzerinde mülkiyet hakkının kurulabileceğini kabul etmekle, hak sahibine ayni haklara benzer bir tasarruf ve koruma imkanı sağlamış olmaktadır.
    Sonuç olarak Türk Medeni Kanun"u 762. maddesi ile doğal güçler ve doğal güçlerden olduğu doktrinde açıkça kabul edilen elektrik enerjisi taşınır mal niteliğinde olup, bu halde TCK"nın 141/1. ve 142. maddelerde koruma altına alınan taşınır mallara yönelik suçundan konusunu oluşturacağı açıktır.
    Bu bilgiler ışığında;
    1)Elektrik enerjisinin abonelik esasına göre yararlanılabilen haline yönelik eylemlerde TCK"nındaki özel düzenleme olan 163/3. fıkrası gereği ""Karşılıksız yararlanma" suçunun,
    2)Bir gerçek veya tüzel kişinin istediği maksat dahilinde kullanılabilecek şekilde hak ve tasarruf alanına girmiş abonelik esasına göre yararlanma imkanı olmayan haline yönelik eylemlerde ise elektrik enerjisinin taşınır mal niteliği sebebiyle TCK"nın da düzenlenen hırsızlık suçunu ve işleniş şekline göre de bu suçun basit veya nitelikli halini oluşturacaktır.
    UYAP ortamında bu eylemlere yönelik karar araştırmasında 13. Ceza Dairesi"nin hırsızlık suçunu oluşturacağı, 2. Ceza Dairesi"nin ise suç oluşturmayacağı yolunda kararlarının olduğu, uygulama birliğinin olmadığı tesbit edilmiştir.
    Açıklanan sebeplerle eylemin hırsızlık suçunu oluşturacağı düşüncesiyle sayın çoğunluğun eylemin hukuki ihtilaf olduğu, suç oluşturmayacağına yönelik kararına katılmadığımızı bildiririz." düşüncesiyle karara muhalif kalmışlardır.
    Yüksek Yargıtay 17. Ceza Dairesi"nin onama ilamına karşı aşağıda belirtilen gerekçelerle sanık aleyhine itiraz edilmesi düşünüldüğü belirtilmiştir.
    İTİRAZ NEDENLERİ:
    Sanığın; ikamet ettiği apartmanın ortak kullanımına ait merdiven boşluğundaki koridor lambasından kablo çekmek suretiyle evine elektrik bağlayarak kendi evinde bu şekilde temin ettiği elektrik enerjisini kullandığı, bina yöneticisinin eylem sebebiyle şikayetçi olduğu, rızasının olmadığı somut olayda sanığın bu eylemin suç teşkil edip etmeyeceği, suç teşkil edeceği düşünülürse hangi suçu oluşturacağı hususu itirazımızın özünü oluşturmaktadır.
    Dosya içeriğine göre;
    Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 31/03/2014 gün ve 2014/7490 Esas sayılı iddianamesi ile sanık ... hakkında, "Yukarıda açık kimlik ve adresi belirtilen şüpheli ... suç tarihinde ... Mahallesi ... sokak No:... ... adresinde ikamet ettiği apartman dairesine apartmanın ortak kullanımına ait merdiven boşluğundaki koridor lambasından kablo çekerek evine elektrik bağlayarak kaçak elektrik tükettiği ve kullandığı apartmana ait otomat üzerinden gelen 472,00 TL elektrik bedelini ödemediği olayda,
    Şüphelinin karşılıksız yararlanma suçunu işlediği ,
    Soruşturma evrakında mevcut şikayetçinin olaya ait karşılıksız yararlanma suçu işleyen şikayet ifadesi, şüphelinin suçu kabul eden ikrarı içeren savunma ifadesi, olay yeri görgü ve tespit tutanağı kriminal rapor, elektrik faturası, tutanaklar ve tüm kanıtlardan anlaşılmakla,
    Şüpheli hakkında yargılamanın mahkemenizde yapılarak eylemine uyan TCK"nın 163. maddesi uyarınca" cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı,
    Antalya 16. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 30/10/2014 gün, 2014/235 Esas ve 2014/879 Karar sayılı ilamı ile; "...Sanığın elektriğinin kesilmesi üzerine oturmuş olduğu apartmanın ortak kullanım alanında bulunan aydınlatma lambasından hat çekmek suretiyle evine elektrik alarak kullandığı bu şekilde kullanımı ve sahipliği apartmana ait olan elektriği kaçak olarak kullandığı elektriğin apartmana ait olması nedeniyle söz konusu eylemin TCK"nın 163/3"de belirtilen abonelik esasına dayalı elektriğin kaçak kullanımı olarak değerlendirilemeyeceği bir başkasına ait elektrik enerjisine yapılan hırsızlık olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak" gerekçesiyle sanığın eylemine uyan TCK"nın 141/1, 62, 51/1-3. maddeleri uyarınca erteli 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,
    Yüksek Yargıtay 17. Ceza Dairesi"nin 29/11/2017 gün, 2016/2980 Esas ve 2017/14804 Karar sayılı ilamı ile; "TCK"nın 163/3. maddesinde "Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur." denilmekle suça konu olayda abonelik esasına göre yararlanılan elektrik kullanımı olmaması nedeniyle yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle sanık hakkında 5271 sayılı CMK"nın 223/2 (a) maddesi gereğince beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması," gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
    Yüksek Dairenin sayın çoğunluğunun bozma kararına gerekçe olarak gösterildiği şekilde, 5237 sayılı Yasa"nın 141. maddesinin ikinci fıkrasındaki "ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji de taşınır mal sayılır" hükmü 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasa"nın 105. maddesi ile kaldırılmış ise de, hırsızlık suçunun tanımının yapıldığı aynı maddenin birinci fıkrası halen yürürlükte olup buna göre, "Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir." Yüksek Daire kararında haklı olarak belirtildiği şekilde 5237 sayılı Yasa"nın 163/3. maddesinde düzenlenen karşılıksız yararlanma suçu, "Abonelik sistemine göre yararlanılabilen" enerji kapsamında olmadığı için oluşmaz ise de, enerjinin mülkiyet hakkına konu edilebilecek mal kapsamında olduğu için hırsızlık suçunun basit halinin oluşmasına yasal bir engel bulunmamaktadır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 762. maddesine göre, taşınır mülkiyetin konusu nitelikleri itibariyle taşınabilen maddi şeyler ile edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen doğal güçlerdir. Türk Medeni Kanunu"nun bu düzenlemesi kapsamında elektrik enerjisi de "doğal güç" kavramı içerisine girmekte ve hırsızlık suçunun konusunu oluşturmaktadır.
    Konuya ilişkin Yargıtay uygulamasına baktığımızda;
    Yüksek Yargıtay 13. Ceza Dairesi"nin 10/12/2014 gün, 2013/30057 Esas ve 2014/35164 Karar sayılı ilamında; "...Kabule göre de;
    2-Hırsızlık eylemi failin, zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almasıdır. Hırsızlık suçunun konusu ise taşınır bir maldır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 762. maddesine göre taşınır mülkiyetinin konusu, nitelikleri itibarıyla taşınabilen maddi şeyler ile edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen doğal güçlerdir. Her ne kadar 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141/2. maddesi 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasa"nın 105/5-a maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ise de; Türk Medeni Kanunu kapsamında elektrik “doğal güç” kavramı kapsamı içerisinde taşınır mal niteliğindedir ve bu nedenle abonelik esasına dayanmayan elektrik enerjisi hırsızlık suçunun konusunu oluşturmaktadır. Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisi ise karşılıksız yararlanma suçunun konusunu oluşturmaktadır.
    Somut olayımızda da sanığın, müştekinin evine girerek balkonundaki prizden kablo ile sayaçtan geçen elektriğini aldığı, suçun konusunun bir yerden bir yere aktarılabilir özellikteki enerji olduğu ve bu şekildeki eylemin bina içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden kanıtların takdirinde ve suçun nitelendirmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ... müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA," karar verilmiştir.
    Yüksek Yargıtay 13. Ceza Dairesi"nin 19/11/2014 gün, 2013/20242 Esas ve 2014/32477 Karar sayılı ilamında; "Hırsızlık eylemi failin, zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almasıdır. Hırsızlık suçunun konusu ise taşınır bir maldır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 762. maddesine göre; taşınır mülkiyetinin konusu, nitelikleri itibarıyla taşınabilen maddi şeyler ile edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen doğal güçlerdir. Her ne kadar 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-f. maddesi, 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasa"nın 105/5-a maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ise de; Türk Medeni Kanunu kapsamında elektrik “doğal güç” kavramı kapsamı içerisinde taşınır mal niteliğindedir ve bu nedenle abonelik esasına dayanmayan elektrik enerjisi hırsızlık suçunun konusunu oluşturmaktadır.
    Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisi ise karşılıksız yararlanma suçunun konusunu oluşturmaktadır.
    Somut olayımızda da sanığın, müştekinin iş yerine kablo bağlantısı yaparak izni olmaksızın sayaçtan geçen elektriğini aldığı, suçun konusunun bir yerden bir yere aktarılabilir özellikteki enerji olduğu ve bu şekildeki eylemin bina içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden hükümlülüğü yerine, kanıtların takdirinde yanılgıya düşülerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde beraatına karar verilmesi," isabetsizliğinden hükmü bozmuştur.
    Yüksek Yargıtay 13. Ceza Dairesi"nin 09/07/2014 gün, 2014/8008 Esas ve 2014/24124 Karar sayılı ilamında; "Hırsızlık eylemi failin, zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almasıdır. Hırsızlık suçunun konusu ise taşınır bir maldır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 762. maddesine göre taşınır mülkiyetinin konusu, nitelikleri itibarıyla taşınabilen maddi şeyler ile edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen doğal güçlerdir. Her ne
    kadar 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141/2. maddesi 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren
    6352 sayılı Yasa"nın 105/5-a maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ise de; Türk Medeni Kanunu kapsamında elektrik “doğal güç” kavramı kapsamı içerisinde taşınır mal niteliğindedir ve bu nedenle abonelik esasına dayanmayan elektrik enerjisi hırsızlık suçunun konusunu oluşturmaktadır. Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisi ise karşılıksız yararlanma suçunun konusunu oluşturmaktadır.
    Somut olayımızda da sanığın, müştekinin iş yerine kablo bağlantısı yaparak izni olmaksızın sayaçtan geçen elektriğini aldığı, suçun konusunun bir yerden bir yere aktarılabilir özellikteki enerji olduğu ve bu şekildeki eylemin bina içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden hükümlülüğü yerine, kanıtların takdirinde yanılgıya düşülerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde beraatına karar verilmesi," isabetsizliğinden hükmü bozmuştur.
    Yüksek Yargıtay 2. Ceza Dairesi ise 2015/14039 Esas ve 2015/20104 Karar sayılı ilamında; "Sanığın Turkcell baz istasyonunun bulunduğu apartmanın giriş kısmında bulunan ve baz istasyonununa bağlı olan elektrik panosundan kaçak kablo çekmesi ve işyerinin reklam tabelasını aydınlatması şeklinde gerçekleşen eyleminde; sanık ile katılan şirket arasında 5237 sayılı TCK"nın 163/3. maddesinde belirtildiği şekilde abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisi kullanımı söz konusu olmadığı gibi, 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun"un 105. maddesi ile TCK"nın 141/2. maddesindeki “ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji de taşınır mal sayılır” hükmünün de yürürlükten kaldırıldığı dikkate alındığında, sanığın eyleminin hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu gözetilmeden beraati yerine yazılı şekilde karar verilmesi," isabetsizliğinden bozarak farklı bir sonuca ulaşmıştır.
    Doktrinde de, eşya hukuku alanında elektrik enerjisi "doğal güç" dolayısıyla " mal " kavramı içerisinde mütalaa edilmektedir.
    Bu sebeplerle; Yüksek Dairenin sayın çoğunluğunun, eylemin hukuki ihtilaf oluşturduğu gerekçesine dayanan BOZMA kararına karşı Yüksek Ceza Daireleri arasında içtihat birliğinin sağlanması zarureti de gözetilerek eylemin basit hırsızlık suçunu oluşturduğu ancak bu suçun da uzlaşma kapsamında kaldığı düşüncesiyle bozulması gerektiğinden bahisle itiraz yasa yoluna başvurma zorunluluğu doğmuş bulunduğu belirtilmiştir.
    SONUÇ VE İSTEM:
    " Yukarıda açıklanan nedenlerle,
    1-İtirazımızın kabulü ile,
    2-Yüksek Yargıtay 17. Ceza Dairesi"nin 29/11/2017 gün, 2016/2980 Esas ve 2017/14804 Karar sayılı "Bozma" gerekçesinin kaldırılması,
    3-Antalya 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/10/2014 gün ve 2014/235 Esas, 2014/879 Karar sayılı hükmünün; "Hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK"nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK"nın 7/2. maddesi uyarınca; ""Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur."" hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanun"un 35. maddesi ile değişik CMK"nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun"un 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, nedeniyle hükmün bozulmasına" karar verilmesi,
    4-İtirazımızın Yüksek Dairece yerinde görülmemesi halinde dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi, İtirazen arz ve talep olunur." şeklinde istemde bulunulması üzerine dosya dairemize gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü;
    İTİRAZIN KAPSAMI;
    Sanığın ikamet ettiği apartmanın ortak kullanımına ait apartman yönetimi adına aboneliği olan hattan merdiven boşluğundaki koridor lambasından kablo çekmek suretiyle evine elektrik bağlayarak usulsüz elektrik kullandığı eyleminin basit hırsızlık suçunu oluşturacağından bahisle bozma kararı verilmesi talep edilmiştir.
    KARAR;
    Sanık hakkında; ikamet ettiği apartmanın ortak kullanımına ait merdiven boşluğundaki koridor lambasından kablo çekmek suretiyle evine elektrik bağlayarak usulsüz elektrik kullandığı, kullanım miktarını ödemediği ve bina yöneticisinin eylem sebebiyle şikayetçi olduğu olayda, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 03/04/2018 tarih, 2017/1125 Esas ve 2018/131 Karar sayılı kararı uyarınca, eylemin 5237 sayılı TCK"nın 163/3. maddesinde düzenlenen karşılıksız yararlanma suçunu oluşturduğu anlaşılmıştır.
    Her ne kadar daha önce Dairemizce suç oluşturmayacağı gerekçesiyle karar verilmiş ise de; Ceza Genel Kurulu"nun yukarıda belirtilen ve bu tür eylemlerin karşılıksız yararlanma suçunu oluşturacağı kabul edilen kararı Dairemizce de uygulamada esas alınan karar niteliğinde olacaktır. Bu nedenle bu eyleminde karşılıksız yararlanma suçunu oluşturacağı düşünülmektedir.
    Ceza Genel Kurulu"nun kararı gereğince Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 23/03/2018 tarih ve 2015/42145 sayılı itiraz dilekçesinde ileri sürülen düşüncenin değişik gerekçeyle REDDİNE,
    Dairemizin 29.11.2017 tarih, 2016/2980 Esas ve 2017/14804 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA YER OLMADIĞINA, itirazın incelenmesi için dosyanın 5271 sayılı CMK’nın 308/2. maddesi uyarınca Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanlığı"na GÖNDERİLMESİNE, 09/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi