Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 3.Hukuk Dairesince ;
“Davacı 6.6.2007 tarihli dava dilekçesinde; velayeti altında bulunan kızı M..’e bağlanan nafakanın artırılması için Ankara 6. Aile Mahkemesinde açtığı 2005/1289 E sayılı dava sırasında, Gazi Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezince düzenlenmiş 20.06.2006 tarihli raporda vasi tayinine gerek olmadığı belirtildiği halde davalı hakimin karşı taraf vekilinin sunduğu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesince düzenlenmiş 07.07.1999 tarihli raporuna istinaden kendisine vasi tayin edilmesi için Sincan Sulh Hukuk Mahkemesinde 2006/886 E sayılı davayı açtırarak nafaka davasının uzamasına neden olduğunu, böylece yansızlık kuralının çiğnendiği ve kişilik haklarına saldırıldığını iddia ederek 20.000,00 YTL manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevabında; müvekkilinin Ankara 6.Aile Mahkemesi Hâkimi olarak görev yaptığını, bu davanın da aynı mahkemede baktığı 2005/1289 E sayılı dava nedeniyle açıldığını, dava ve taraf ehliyetinin kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce re’sen gözetilmesi gerektiğini, HUMK 42/1 maddesindeki “taraflardan birinin vesayet altına alınması veya kendisine bir müşavir tayin edilmesi talep edilir ise hâkim bu hususta karar verilinceye kadar mahkemeyi talik edebilir” hükmü uyarınca dosyanın davalısı tarafından bu yönde talepte bulunulması ve bu talebi destekler mahiyette rapor sunulmuş olması nedeniyle davacıya vasi tayini gerekip gerekmediğinin araştırılmasının yasa hükmü gereği zorunlu olduğunu, nafaka davasının vasi tayini davasının sonuçlanmasına kadar talik edilmesinin de yasada öngörülen prosedüre uygun olduğunu nafaka davasının müvekkilince sonuçlandırıldığını ve Yargıtay’ca onandığını, HUMK’nun 573. maddesinde sayılan hallerin olayda bulunmadığını, müvekkilinin yanlı olduğu iddiasının mesnetsiz olduğunu beyanla davanın reddini istemiş ve müvekkili için manevi tazminat isteminde bulunmamıştır.
Dava HUMK’nun 573. maddesine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Hakimlerin görevlerini yaparken “Yargısal Faaliyetler” nedeniyle vermiş oldukları zararlar için HUMK’nun 573. maddesinde sayılan durumlarda 573-576. maddelerindeki hükümlere göre tazminat davası açılabileceği belirtilmiştir. Eldeki dava HUMK.nun 573 ve izleyen maddelerine dayandırılmıştır. Böyle bir dava için hâkimin kasıtlı hareket etmiş olması ve verdiği kararın kanuna ve adalete aykırı bulunması, görevi savsaklaması gerekir. Oysaki dava konusu olayda kast ve savsaklama sözkonusu olmayıp nafaka davasında davalı vekilinin talepte bulunması ve iddiasını Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesince düzenlenmiş sağlık raporuna dayandırması nedeniyle, dava ve taraf ehliyetinin kamu düzenine ilişkin olması ve mahkemelerce doğrudan doğruya (resen) göz önünde tutulması gerektiğinden, HUMK.nun 42.maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesine yazı yazılması, davacının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılmasının istenmesi ve bu hususun bir ön mesele sayılarak nafaka davasının vasi tayini davasının sonuçlanmasına kadar ertelenmesi HUMK’nun 42/1 maddesi hükmü gereği olup olayda tazminat koşulları bulunmadığından davanın reddi gerekmiştir.
Açıklanan nedenler ve gerekçeler gözetildiğinde aşağıdaki hükmün kurulması yönünde sonuca varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda yazılı bulunan gerekçelerle;
1- HUMK.nun 573. maddesinin koşulları oluşmadığından davanın REDDINE;
2- HUMK.nun 576/2. maddesi gereğince 160,00 YTL para cezasının davacıdan, alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3- Davalı vekili lehine takdir olunan 1.000,00 YTL vekalet ücretinin davacıdan tahsiline
4- Davanın reddi dolayısıyla alınması gereken 13.10 YTL red harcının peşin alınan 276,90 YTL’den mahsubu ile bakiye 263,80 YTL nin istek halinde davacıya geri verilmesine
5- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Kanun yolları açık olmak üzere 27.11.2007 tarihinde tarafların yüzlerine karşı oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.”
dair oybirliği ile verilen 27.11.2007 gün ve 2007/16635-17983 sayılı kararın Davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin hükmüne yönelik temyiz itirazları incelendi:
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve Temyiz edenin sıfatına göre hakim lehine tazminata hükmedilmemesinin bozma nedeni yapılamamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 3. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (7,40) YTL.harcın temyiz edenden alınmasına, 27.02.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.