21. Hukuk Dairesi 2015/1807 E. , 2015/6717 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverenlere ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 10/04/1982-14/04/1984 tarihleri arası davalı işveren nezdinde çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Dairemizin, 18/06/2013 tarih ve 2012/8317 E. 2013/12794 K. sayılı bozma ilamı üzerine, mahkemece, yazılı olduğu şekilde istemin reddine karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ve inceleme sonucu varılmıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddeleri gereği bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilmeyen sigortalılar, çalışmalarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse bu çalışmaların Kurumca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı, kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de, çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde
işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, işyerinin mobilya aksesuarı imalatına ilişkin olup, 01/08/1977 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, davacının 10/04/1982 tarihinde işe girdiğine dair bildirgenin davalı işveren tarafından Kuruma verildiği, davacı adına herhangi bir bildirim yapılmadığı, davacı tarafından gösterilen kısmi bordro tanıkları ile hizmet tespiti davası Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen ve uyuşmazlık konusu dönemi kapsayacak şekilde bildirimleri olan bordro tanığının fiili çalışmayı doğruladıkları, ancak davalı tarafından gösterilen kısmi bordro tanığının ise, fiili çalışmayı doğrulamadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, bordro tanıklarının beyanları arasındaki çelişkiler giderilmeden, komşu işyeri tanıkları tespit edilip dinlenmeden, davacı adına verilen işe giriş bildirgesindeki sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olduğu belirlenmeden sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; tüm bordro tanıkları dinlenmiş olup başkaca bordro tanığı bulunmadığına göre, Kurum, vergi idaresi, belediye ve emniyet müdürlüğü gibi kamu kurumları aracılığıyla, uyuşmazlık konusu dönemde faaliyette bulunan komşu işyerlerini tespit etmek, bu işyerlerinin işverenleri veya resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarını belirleyip beyanlarına başvurarak, bordro tanıklarının beyanları arasındaki çelişkiyi gidirmek, davacı adına verilen işe giriş bildirgesindeki sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olduğu araştırmak, eğer fiili çalışmaya yönelik olarak tanık beyanları arasındaki çelişki giderilemezse, davacının en azından bir gün süreyle çalıştığı hususu dikkate alınarak ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği göz önünde bulundurulup araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.