23. Hukuk Dairesi 2015/3589 E. , 2015/8541 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Tarsus 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı borçlu ... aleyhine bonoya dayalı alacağının tahsili için ihtiyati haciz kararı alınarak ... İcra Müdürlüğü"nün 2013/5408 E. sayılı dosyası ile takibe başlandığını, borçluya ait taşınmazlar üzerine 02.09.2013 tarihinde haciz konulduğunu, davalı tarafından borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak 30.11.2012 tarihinde .. İcra Müdürlüğü"nün 2012/3299 E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, anılan dosyada borçluya ait aynı taşınmazlar üzerine 14.01.2013 tarihinde haciz konulduğunu, hacizli taşınmazların icra marifeti ile satışı üzerine davalının alacaklı olduğu dosyada sıra cetveli düzenlendiğini, davalı şirket tarafından .... aleyhine yürütülen takibe dayanak bono ve icra takibinin muvazaalı olduğunu, taraflar arasında gerçek bir alacak verecek ilişkisi olmadığını, alacaklı şirket yetkilisi ile borçlu .."nın eşinin akraba olduğunu, evliliğin devamı sırasında diğer alacaklılardan malları kurtarmak için düzenlendiğini ve icra takibi yapıldığını, davalı tarafından başlatılan takibin dayanağının her zaman düzenlenmesi olanaklı olan bono olduğunu ileri sürerek, .... İcra Müdürlüğü"nün 2012/3299 E. sayılı dosyasında düzenlenen sıra ve derece kararında davalıya ayrılan paydan müvekkilinin ... İcra Müdürlüğü"nün 2013/5408 E. sayılı dosyasında alacaklı olduğu miktar kadarının müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin alacaklı olduğu takip dosyasında borçlu adına kayıtlı taşınmazlara 14.01.2013 tarihinde haciz konulduğunu, her üç taşınmazın da borçlunun kız kardeşi .. .. satıldığını, satışlarla ilgili ... İcra Hukuk Mahkemesi"nin 2014/181 E. sayılı dosyasında borçlu .. .. vekili tarafından ihalenin feshi davası açıldığını, borçlu ... ... açtığı ihalenin feshi dava dilekçesi ile davacı ...."ün ... İcra Hukuk Mahkemesi"nin 2014/196 E. sayılı dosyasında sıra cetveline itiraz ve şikayet dava dilekçesinin tüm yönleri ile aynı olduğunu, davacı tarafın alacaklı olduğu bononun vade tarihinden 170 gün sonra takip başlatıldığını, 215 gün sonra haciz işlemi yapıldığını, davacılarca ihtiyati haciz kararı alındığı tarihte müvekkilinin alacaklı olduğu bonodaki vade tarihi ve keşide tarihinin baz alınarak, geriye dönük bono düzenlendiğini, müvekkili davalının toplam alacağının 171.388,00 TL olduğunu, borçlu .. .. 4 adet taşınmazının kıymet taktirlerinin toplamının 330.000,00 TL olduğunu, satışa çıkartılan üç taşınmazdan davacı tarafa 40.414,00 TL para kaldığını, ayrıca satışı talep edilen ... Ereğlikapı Mahallesi 2285 ada 1 parsel sayılı taşınmazda da davacı tarafın tek başına birinci sırada alacaklı olduğunu, kıymet takdirini yaptırdıkları bu taşınmazın değerinin 80.000,00 TL olduğunu, borçlu üçüncü kişinin mal kaçırmak gibi bir derdi olsa idi taşınmazların toplam değerine yakın bir miktarla borçlanması gerekirken 120.000,00 TL gibi bir rakam borçlanması ve neticede davacı tarafa 40.414,00 TL para +80.000,00 TL değerindeki taşınmaz üzerinde haciz bırakmasının muvazaa mantığı ile bağdaştırılamayacağını, davacı tarafın gerçek bir alacağı olmadığını, müvekkilinin alacaklı olduğu .. İcra Müdürlüğü"nün 2012/3299 E. sayılı takip dosyasında borçlu .. .. T.C. kimlik bilgilerine sonradan UYAP ortamından ulaşabildikleri için takipten çok sonra taşınmazlar ve borçlunun ... ..aray Şubesi"nde bulunan hesabı üzerine haciz koyulduğu ve 16.000,00 TL tahsilat yapıldığını, müvekkilince takibe konu bonoda alacaklının ticari defter tutma zorunluluğu olan vergi mükellefi şirket olduğunu, bononun alacaklı ... Şti."nin temlik cirosu ile müvekkili şirkete geçtiğini, borçlu ....."nin o dönemde sigortalı çalışanı, sahibinin yeğeni olduğunu, müvekkili şirketin takibe konu bononun düzenlendiği tarihten bir ay kadar öncesinde bayisi bulunduğu ... firmasından ürünlerin spottan satıldığı yönünden ihtarlı mail aldığını, müvekkilinin yaptığı görüşmelerde ve sistemden yaptığı araştırmada bu ürünlerin 600 parça civarında olduğunu tespit ettiğini, kayıp malların tek sorumlusunun borçlu ...."nın hatasını kabul ettiğini, olayın adli makamlara intikal ettirilmeden takibe konu bononun düzenlendiğini, karı kocanın borcu ödeme vaadinde bulunduğunu, takibe konu bonoya keşide tarihinden 6 ay sonrasına vade atıldığını, vade tarihi geldiğinde ödenmeyen bono için 6 ay daha beklendiğini ve 1 yıl sonra takip başlatıldığını, müvekkilinin iyiniyetli yaklaşımına karşılık muvazaa içerisinde olunduğu iddia edilen dava dışı borçlu üçüncü kişi ... ... ikinci sıra haciz alacaklısı .. .. ile birlikte hareket etmelerinin davacı ile borçlu üçüncü kişi ... ... arasında muvazaa olduğunun karinesi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın alacaklı olduğu bonoyu vade tarihi olan 10.06.2012 tarihinden bir gün sonra kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapmasının mümkün olduğu, alacaklı oldukları bononun vade tarihinin 4 gün kadar öncesi yani 06.06.2012 ise de takip tarihinin 30.11.2012, haciz tarihinin ise 14.01.2013 olduğu, davacı tarafın alacaklı olduğu bononun vade tarihinden 170 gün sonra takip başlatıldığı, davacı tarafın alacaklı olduğu bononun vade tarihinden 215 gün sonra haciz işlemi yapıldığı, muvazaalı bir işlem olduğuna ilişkin kanaat oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir.
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Diğer anlatımla, muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması, diğer anlatımla kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Takip işlemlerinin hızlandırılması, İİK’nın 20.maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulması, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar değildir. Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, davalı alacaklıdadır. Davalı alacaklı alacağının varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikte olan usulüne uygun, birbirini doğrulayan yazılı delillerle kanıtlamalıdır. Her zaman düzenlenmesi mümkün olan çek ve bono, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli değildir. Senetler ve çekler ancak tarafları ve onların cüz"i ve külli halefleri yönünden kesin delil niteliğinde olup, temel ilişkinin ve kambiyo ilişkisinin dışında kalan davacı üçüncü kişi bakımından bu nitelikte bir ispat vasıtası olarak kabul edilemez. Öte yandan, alacağın miktarına göre diğer tarafın açık muvafatı bulunmadığı sürece tanık dinlenemez ve tanık beyanını dayalı olarak hüküm kurulamaz. Davalı alacaklının savunma ve delilleri çerçevesinde alacağın gerçek olup olmadığının tartışılması, davalı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin ve davalının alacağının doğum tarihinin değerlendirilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Somut olayda, davacının alacaklı olduğu ... . İcra Müdürlüğü"nün 2013/5408 E. sayılı icra takip dosyasında, 07.06.2011 tanzim ve 10.06.2012 vade tarihli bonoya ve 02.09.2013 tarihli ihtiyati haciz kararına dayalı olarak 03.09.2013 tarihinde icra takibine başlandığı, borçluya ödeme emrinin 04.09.2013 tarihinde tebliğ edildiği, bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine tapuda 02.09.2013 tarihinde ihtiyati haciz şerhi işlendiği, ödeme emrinin tebliğ tarihine göre davacının ihtiyati haczinin 14.09.2013 tarihinde kesin hacze dönüştüğü; davalının alacaklı olduğu .... İcra Müdürlüğü"nün 2012/3299 E. sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde ise, davalı alacaklının 16.12.2011 tanzim ve 06.06.2012 vade tarihli bonoya dayalı olarak 30.11.2012 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibine başladığı, ödeme emrinin 14.12.2012 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine tapuda 14.01.2013 tarihinde haciz konulduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, davalının başlatmış olduğu icra takibinin ve haciz tarihinin, davacının ihtiyati haciz tarihi ve icra takip tarihinden daha önce olduğu, daha önce doğan davalı alacağının daha sonraki davacı alacağı bakımından muvazaa yaratmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, tarafların icra takiplerinin dayanağı olan kambiyo senetlerinin vade tarihlerinin karşılaştırılması suretiyle sonuca gidilmesi doğru olmamış ise de, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca kararın gerekçesi değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan kararın değişik gerekçe ile ONANMASINA, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.