
Esas No: 2014/15264
Karar No: 2016/43
Karar Tarihi: 11.01.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/15264 Esas 2016/43 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.06.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve katılma yoluyla davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, paydaş olduğu 2697 parsel sayılı taşınmazın dava dışı paydaş .............."dan 1/12 payını davalı ..."in, 1/12 payını diğer davalı ..."in 10.04.2012 tarihinde satın aldıklarını, dava konusu taşınmazda önalım hakkı olduğunu, önalım hakkı nedeniyle satışa konu toplam 1/6 payın davacı adına tescilini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazın satış bedelinin gerçekte 50.000,00 TL olduğunu, taşınmazda fiilen taksim yapıldığını bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve katılma yoluyla davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen fen bilirkişi raporuna göre dört parça şeklinde kullanıldığı görülmekte ise de davalılara pay satan .........."ın taşınmaz üzerinde belirli bir bölümü kullandığı kanıtlanamamıştır. Fiili taksim kanıtlanamadığına göre davanın esası incelenerek, tarafların delilleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Diğer taraftan, HMK"nun 326/1. maddesine göre, kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olması halinde davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraftan alınmasına karar verilmesi gerekirken, bu hususun dikkate alınmaması da doğru görülmemiş, belirtilen nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatıran taraflara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.01.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.