10. Hukuk Dairesi 2016/3608 E. , 2018/1042 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rucüan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekillerine temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Kanunun 23. maddesidir. Anılan maddede; “ Sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten önce meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri Kurumca ödenir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, Kurumca yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü masrafların tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri tutarı, 21 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirilir.” hükmü yer almakta olup, maddede “ilk peşin sermaye değeri tutarı” dendiğine göre yasanın buyurucu nitelikte olan bu açık hükmü karşısında; gerçek zarar tavan hesabı yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır.
Anılan maddeye göre davalı işverenin sorumluluğu kusursuzluk ilkesine dayanmakta olup, zararlandırıcı sigorta olayında işverenin hiç kusuru olmasa bile, şayet sigortalının işe giriş bildirgesi yasal süre içerisinde Kuruma verilmemişse ve zararlandırıcı sigorta olayı bu yasal süreden sonra meydana gelmişse Kurumca yapılan sigorta yardımlarından 23. maddeye göre sorumlu tutulması gerekir. Ancak işverenin, 5510 sayılı Kanunun 23. maddesi kapsamındaki sorumluluk sınırını oluşturan miktar belirlenirken, işkazasında işverenin kabul edilmesi gereken % 100 oranında kusurundan, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50. ve 51. maddeleri uyarınca, zarar görenin/sigortalının müterafik
kusurunun %50 sinden az olmamak üzere belirlenen hakkaniyet indirimi oranı nedeniyle bir indirim yapılabilir. Bu kapsamda davalı işverenin tazmin ile sorumlu olacağı kurum zararının belirlenmesi için 5510 sayılı Kanunun 21. maddesindeki belirtilen hususları irdeleyen, kusur incelemesi yapılması gereklidir.
Somut olayda; 27.03.2012 tarihinde davalı işyeri işçilerinden ... pres makinasına elini kaptırmak suretiyle yararlandığı, hükme esas alınan temyiz edilmeden kesinleşen tazminat dosyasındaki kusur raporunda ise, davalı işveren %60, kazalı sigortalı %40, kurum tahkikat raporunda davalı işveren %90, kazalı sigortalıya %10 kusur verildiği, dosya kapsamında kusur raporu alınmadığı anlaşılmıştır.
Sigortalının açtığı tazminat dosyasında verilen karar, rücuan tazminat davalarında kesin hüküm teşkil etmeyip, o dosyada alınan kusur raporu da eldeki davada kesin delil teşkil etmemektedir.
Mahkemece, 5510 sayılı Kanunun 23. maddesi kapsamındaki belirleme isabetli ise de tahkikat kusur raporu ve tazminat kusur raporu arasındaki çelişki giderilmeksizin dosya kapsamında rapor alınmaksızın karar verilmesi hatalı olup, yapılması gereken iş, iş güvenliği önlemleri açısından tarafların kusur oran ve adiyetlerini irdeleyecek şekilde iş kazasının meydana geldiği konuda uzman bilirkişi kurulundan kusur raporu almak, Borçlar Kanununun 50. ve 51. maddeleri uyarınca hakkaniyet indirimi yapılarak davalı işverenin sorumluluğuna karar vermekten ibarettir
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 15.02.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.