4. Hukuk Dairesi 2016/5378 E. , 2016/12496 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 09/12/2013 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 21/05/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm; davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
a)Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, pazar esnafı olduğunu, ... şehir pazarında Pazartesi ve Perşembe günleri tezgah açtığını, davalı ... tarafından yasaya aykırı olarak yer tahsis parası, aylık gider, ortak giderler adı altında tahsilat yapıldığını, bu konuya ilişkin olarak belediye meclisinin aldığı kararların ... İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından iptal edildiğini, belediyelerin pazar yerlerinden alabilecekleri işgal harç ve ücretleri yasayla belirlenmiş olup, bunlar dışında alınan ücretlerin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, yapılan tahsilatlar için davalıya geri ödeme yapması için başvurduğunu, davalının talebi reddetmesi üzerine icra takibi başlatıldığını, davalının yapılan takibe itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, bilirkişi raporu benimsenerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; ayrıca asıl alacak miktarı üzerinden davacı lehine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
İcra İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi gereğince itirazın iptali davalarında borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için itirazında haksız ve alacağın likit olması zorunludur.
İcra inkar tazminatının kanuna konuluş amacı borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecek durumda olan borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine borcunu inkar etmesini önlemektedir.
İcra inkar tazminata hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ise; ya alacağın gerçek miktarının belli
ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinebilecek durumda olması gerekir; başka bir ifadeyle, borçlunun kendi başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez.
Somut olayda; dava konusu alacağın varlığı ve miktarı yargılama sonucu toplanan deliller ve bilirkişi raporu alınarak yapılan hesaplamalar sonucu saptanmış, davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiş olduğundan, dava konusu alacak likit değildir.
Dolayısıyla itirazın iptali halinde alacaklının icra inkar tazminatı isteyebilmesi için gerek uygulamada, gerekse öğretide öngörülen alacaktaki “likit” yani muayyenlik ve belirlenebilirlik koşulu somut olayda gerçekleşmemiştir.
Hal böyle olunca mahkemece, takip konusu alacak miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece yasal koşulları bulunmadığı halde, icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekirse de belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
b)Somut olayda, davalı taraf, takip tarihi öncesinde herhangi bir ihtar ya da ihbar ile temerrüde düşürülmediği için, takip tarihinden itibaren asıl alacağa faiz yürütülmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekirse de belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2-a) sayılı bentte gösterilen nedenle hüküm fıkrasının icra inkar tazminatına ilişkin 2. bendinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, ayrıca yukarıda (2-b) sayılı bentte gösterilen nedenle hüküm fıkrasının birinci bendinde faize ilişkin “....takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesine,....” sözcük dizisinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, davacının tüm; davalının ise diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddi ile kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın bundan mahsubuna ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.