11. Hukuk Dairesi 2016/5259 E. , 2017/7348 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31/12/2015 tarih ve 2015/101-2015/253 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile ... arasında oyuncu olarak yer aldığı reklam filminden doğan hakların devrine ilişkin sözleşme yapıldığını, kast ajansı müvekkili ile ... Yapım Şirketi arasında ..."nın davalı THY için çekilecek reklam filminde oynaması ve karşılığında kendisine ödeme yapılması konusunda sözleşme yapıldığını, bu sözleşme ile verilen hakların sadece Türkiye"deki gösterime ilişkin olmasına rağmen reklam filminin anlaşmaya aykırı olarak yurt dışında da gösterildiğini, yurt dışındaki gösterimleri için müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı THY"nin reklam filminin sahibi olarak diğer davalının da reklam şirketi olarak sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 100.000 USD’nin reklam filminin gösterime sunulduğu tarihten itibaren en yüksek döviz faiziyle davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, ajansın dava açma yetkisinin bulunmadığını, ..."nın reklam filmindeki rolü nedeniyle icracı sanatçı ve eser sahibi olarak kabul edilemeyeceğini, ... ile davacı arasındaki model sözleşmesinin önceki sözleşmelerden sonra yapıldığını, devir sözleşmesinde haklarının tek tek belirtilmediğini, talep edilen miktarın fahiş olduğunu, müvekkilinin senaryo ve diyalog yazarı olup bu hakların lisansını yapımcıya verdiğini, kendisine husumet düşmediğini, davacı ile ... arasında imzalanan sözleşmenin muvazaalı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı THY vekili, müvekkilinin reklam işlerini diğer davalı sorumluluğunda yaptırdığını, davacı ve diğer davalılarla ilişkisine müvekkilinin dahil olmadığını, müvekkiline husumet düşmediğini, ihtilaf konusu sözleşmede müvekkilinin imzasının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile ... Film Yapım Şirketi arasındaki sözleşme dışında davacı ile diğer davalılar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığı, davacının bu iki davalıya husumet yöneltebilmesinin ancak ..."in reklam filmindeki icrasının FSEK m. 80 kapsamında korumadan yararlanabilmesiyle mümkün olabileceği, ancak reklam filminde ..."in 1-2 saniye göründüğü, reklama özgün oyunculuğundan dolayı değil çekici olmasından dolayı dahil edildiği, icracı sanatçı sayılamayacağı gerekçesiyle, davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, dava dışı oyuncu...’un dava konusu reklam filminde davalı THY’nin bir görevlisi olarak hostes rolünü temsil ettiği, rolünün figüratif bir görünüm olmadığı, reklam senaryosunun dramatik akışı içinde yer alan ve ona uygun diyaloğa sahip fiziksel görünüm, jest ve mimikleriyle eserin yorumuna ve tanıtımına katkısı bulunan FSEK 80 maddesine göre icracı sanatçı olduğu mütalaa edilmiştir. Buna karşın, mahkemece dava dışı oyuncu...’un reklamda bir iki saniye göründüğü, reklama özgün oyunculuğu sebebiyle değil fiziksel görünümünden dolayı dahil edildiği ve FSEK 80. maddesi anlamında icracı sanatçı olmadığı gerekçesiyle davacı şirketle hukuki ilişkisi bulunmayan davalılar aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Dairemizin 31.10.2013 tarih 5804/19313 sayılı kararında da açıklandığı üzere; bir sinema eserinde rol alan ancak icrasını alelade ifa eden kişilerin "özgün biçimde icra" unsurundan yoksun olan oyunculuklarının da FSEK 80/1.maddesi anlamında "icracı sanatçı" olarak nitelendirilemeyeceği aşikardır. Ancak, az önce de açıklandığı üzere bir sinema eserinde komşu hak sahibi icracı sanatçı olarak 5846 Sayılı FSEK kapsamında koruma sağlanmasının temel koşulu, o sinema eserine temel oluşturan yazılı ya da sözle ifade edilen ilim ve edebiyat eserinin veya yönetmenin fikri çabası ve yorumuna göre gerçekleştirilen icranın "özgün bir biçimde" ifa edilmesidir. Bu bakımdan, bir sinema eserinde rol alan kişilerin icracı sanatçı sıfatını kazanıp kazanamayacakları hususu bu eserde rol alan kişilerin asıl ya da yardımcı oyuncu olup olmadıklarından ziyade icranın "özgün bir biçimde" gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği dikkate alınarak ve her somut olay bakımından ayrı ayrı tartışılıp belirlenmelidir. Bu belirlemenin de, sinema eserinin özgün koşullarının yanı sıra; meydana getirilen görüntüler dizisinin izleyicide uyandırdığı izlenim itibariyle icranın özgünlük taşıyıp taşımadığının konusunda sinema sanatına özgü dil ve teknik konusunda uzman olan bilirkişilerce yapılması gereklidir.
6100 sayılı HMK’nın 266 vd. maddeleri uyarınca mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, tarafların talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verebilir. Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer kanıtlarla birlikte serbestçe değerlendirir. Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yeni görevlendirebileceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme de yaptırabilir. Somut uyuşmazlıkta, bir fikri ürünün eser olup olmadığı ve yine bu fikri ürünün özgün bir biçimde yorumlanıp yorumlanmadığı hususları özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği ve mahkemece de bu hususlarda bilirkişi görüşü alındığı halde, raporun yetkisi bulunması karşısında ek rapor ya da yeni bir heyetten bilirkişi raporu alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken özel ve teknik bilgiyi gerektiren bir konuda bizzat bilirkişi yerine geçilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmeyip kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 18/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.