14. Hukuk Dairesi 2015/4913 E. , 2017/9723 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.10.2007 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi talebi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın sulhune dair verilen 14.11.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... mirasçısı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, müvekkilinin alabalık yetiştirme çiftliği kurmak amacıyla devlete ait su kanalından yine devletin izniyle su aldığını, davalıların ise müvekkilini bu su kanalına müdahale ettiği iddiasıyla kaymakamlığa şikayet ettiğini, kaymakamlık tarafından da tecavüzün men-ine karar verildiğini ileri sürerek taraflar arasındaki muarazanın giderilmesini ve suya müdahalenin önlenmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davacının alabalık tesisine akıtacağı suyun köy halkının kullandığı çayırlarda sulama imkanını ortadan kaldıracağını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile taraflar arasındaki muarazanın 08.06.2010 tarihli bilirkişi raporunda 12 aylık dönemler itibariyle belirlenen su ihtiyaçları doğrultusunda giderilmesine dair verilen kararın davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 08.03.2011 tarihli 2010/23155 Esas 2011/3518 Karar sayılı ilamıyla özetle; dosyada mevcut 08.06.2010 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde tarafların dava konusu sudan yararlanabilecekleri bir su rejiminin kurulduğu, ancak davalı tarafın temyiz dilekçesinde de belirttiği gibi suyun kanaldan mı yoksa dere yatağından mı alınacağı konusunun açıklığa kavuşturulmadığı, bu durumda mahkemece, davacının kanaldan değil de dere yatağından su alabileceği hususu gözetilerek bilirkişiden bu konuda ek rapor alınmak suretiyle buna uygun bir su rejimi kurulması gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalı ... yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davalı ... yönünden HMK"nın 315. maddesine göre taraflar arasında köy tüzel kişiliğinin 08.06.2011 toplantı tarihli 24.07.2012 tarihli ... Kaymakamlığının "uygundur" havaleli sulh sözleşmesine göre davanın sulhle sonuçlanmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... mirasçısı ...vekili temyiz etmiştir.
HMK."nun 27. maddesi hükmü uyarınca, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi haklarıyla bağlı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Hukuki dinlenilme hakkı, Anayasının 36. maddesinde ve ... İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının en önemli unsurudur. Bu itibarla, davanın taraflarından birinin ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK"nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir.
4721 sayılı TMK"nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
442 sayılı Köy Kanununun 37/7 maddesi uyarınca da köy tüzel kişiliği adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi köy muhtarına aittir. Köy muhtarının hukuki bir engelinin çıkması durumunda bu yetki aynı Kanunun 33/b maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanınmıştır.
Ancak,... Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince;
1-....,... illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
2-... belediyelerinin sınırları il mülki sınırlarıdır.
3-Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır.
Aynı Kanunun Geçici 1. maddesinin 13. fıkrasında; "1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur" hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm Kanunun "Yürürlük" başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; her ne kadar davacı şirket vekili, 14.02.2013 tarihli celsede davalı ... yönünden davadan feragat ettiklerini bildirmiş ise de, adı geçen davalının feragat tarihinden önce 28.07.2012 tarihinde öldüğü, ancak mahkemece yasal mirasçılarının davaya katılımı sağlanmaksızın yargılamaya devam edilerek ölü kişi hakkında hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, davalı ..."ın temin edilecek mirasçılık belgesine göre yasal mirasçılarının tespit edilerek davada yer almalarının sağlanması ve daha sonra işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bunun yanısıra, davalı ... Köyünün 6360 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen hükümleri gereğince tüzel kişiliği kaldırılarak mahalle olarak ... ilçesinin belediyesine katılması nedeniyle görülmekte olan davada taraf sıfatı kalmadığından ve katıldığı ilçe belediyesi davada taraf olacağından 6360 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin 13. fıkrası gereğince işlem yapılması gerekirken bu husus gözardı edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.12.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.